Etyen MAHÇUPYAN
Kürt meselesinin çözümü, kimliğin eşit kabulünü ima eden haklı kültürel taleplerin karşılanmasının ötesinde, PKK'nın silahlı mücadelesinin de bitmesini gerektiriyor.
Bu ise PKK'yı muhatap alan bir müzakere süreci demek ve nitekim devlet yetkilileri zaten yıllardan beri hem Öcalan'la hem de Kandil'le görüşmekte. Oysa bütün bu süreç boyunca özellikle hükümet yanlısı medya PKK'ya terörist, Öcalan'a 'bölücübaşı' demeye devam etti ve kendisini geleceği olmayan bir pozisyona tıkadı. Şimdi yeni bir durum var... Kürtleri PKK ile özdeşleştirmek mümkün olmasa da taleplerin büyük ölçüde aynı olduğunu ve zaman içinde PKK'nın genel Kürt kamuoyunun pozisyonuna doğru kaydığını görmekte yarar var. Öte yandan devletin tavrı ve zihniyeti değişmediği sürece, PKK'nın genel Kürt algısında bir tür 'dokunulmazlık' sahibi olması da kimseyi şaşırtmamalı. Bugün Kürtlerin önemli bir kısmı belki PKK'nın yöntemini onaylamıyor ama bu yöntemin değişmek üzere olduğunun ve devletin tutumunun bu açıdan hayatiyetinin farkındalar.
Önümüzdeki süreçte en önemli rollerden biri de muhakkak ki iktidar partisinin Kürt milletvekillerine ve üyelerine düşecek. Bu açıdan Cengiz Çandar'ın yazdığı TESEV raporunun tartışıldığı panelde AKP milletvekili Galip Ensarioğlu'nun katkısı son derece ufuk açıcı ve öğretici oldu. Ensarioğlu'na göre Kürt meselesinin müsebbibi, geçmişte Ermeni ve Süryani halklarına reva görülen örgütlü ve sistematik eylemleri yapan İttihatçı zihniyet ve siyasetten başkası değil. Bu bakışın uzantısını günümüzde yargı başta olmak üzere birçok yerde gördüğümüze işaret eden Ensarioğlu, analizine bir uyarı ile başladı: "Çözüm sürecinden kopamayız, çünkü bunlar zaten çözüm olmasın diye yapılıyor. Çözümü engellemeye çalışan güçler basit güçler değil... Kaybetmek üzere olanlar çok tehlikelidir. Ellerindeki gücün tümünü kullanırlar."
Ensarioğlu'nun bu yaklaşımı siyasetin nerede aranması gerektiğini de söylüyor. Tarihin garip tecellilerinden biri olarak, rejime karşı silahlı mücadele yürüten bir örgüt, bugün aynı rejimin demokratikleştirilmesi açısından bizzat iktidarın yeni sahiplerince muhatap alınacak bir aktöre dönüşüyor. Bu noktada Ensarioğlu'nun yaptığı üç tespit, birlikte ele alındığında tüm meseleyi açıklıkla ortaya koyuyor: "PKK mücadelesi bir isyandır ama bölücü bir isyan değil, haksızlığa karşı bir duruştur... Bu süreçte terör sebep değil, sonuçtur ve PKK ile Kürt sorununu birbirinden ayrılmaz hale getirmiştir... Öte yandan Öcalan ve PKK, çözüm açısından olmazsa olmaz unsurlar olmakla birlikte, muhatap tüm Kürt halkıdır." Karşımızda PKK'nın şiddet siyasetini onaylamayan ama onu yaratan zemini anlayan ve buradan hareketle hem o siyasetin değişebilirliğini hem de söz konusu siyasetin PKK'yı da aşacağını söyleyen bir bakış var. Bu yaklaşım PKK'nın da kendi içinde ve Kürt toplumu ile ilişkisinde demokratikleşebilmesinin imkanlarını sunuyor.
Nelerin olması gerektiğine ilişkin olarak AKP'li olmanın getirdiği bir farklılık yok: Etnik olmayan bir vatandaşlık tanımı yapılması, temsilde adaleti sağlamak üzere barajın kalkması, yerel yönetimleri güçlendirecek bir reformun hayata geçmesi... Bu noktada Ensarioğlu'nun her iki tarafa da uyarısı var: Eğer PKK tarafı 'demokratik özerkliği' bir proje olmanın ötesine götürüp zorunlu şart haline getirirse, bu çözümün önünde takoz olur... Öte yandan eğer devlet tarafı bugünkü taleplere cevap vermezse beklentiler daha da yükselir ve çözüm olanağı kaybolur. Kısacası Ensarioğlu çözümün ancak bu nesilde gerçekleşebileceğini, aksi halde olayın ayrılmaya doğru gideceğini ima ediyor.
Çözüm açısından psikolojik zorluk içeren alanlar olarak ise anadilde eğitim ve PKK'lıların dönmesine işaret eden Ensarioğlu, eğitim konusunda dünya örneklerinin emsal alınabileceğini, PKK'nın siyasete girmesinden ise korkulmamasını önerdi. Bu noktada kullandığı bir cümleyi tekrarlamakta yarar var: "PKK'nın siyasallaşmasından değil, siyasetin PKK'lılaşmasından korkun!"
Nihayet çözümün yöntemine geldiğimizde, Ensarioğlu beş madde halinde zihni bir yol haritası sunuyor: Birincisi karşılıklı açık olmak ve birbirine güven vermek, ikincisi şiddete maruz kalanın PKK olmasından hareketle örgütü muhatap alarak ikna etmeye çalışmak, üçüncü olarak silah bırakmayı bir önşart olarak öne sürmekten vazgeçmek ve bunun nasıl olacağını, PKK'ya nasıl garanti verilebileceğini araştırmak, dördüncü olarak çabuk davranmak ve mahalli seçim ortamına girmeden kritik yolu aşmak, nihayet beşincisi siyasi geleceği riske atmaktan çekinmemek... Ensarioğlu bu son nokta ile tüm siyasetçilere hitap ederken "herkes bu eşiği geçmeli" dedi.
Ensarioğlu'nun içgörüsü siyaseti aşıyor. İtiraf etmek lazım ki, bugün önündeki eşiği aşmakta en fazla zorlanan kurumlardan biri de medya. Çözüm ise kolaycılığı bırakıp, toplumsal sorumluluğu taşımayı gerektiriyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023