Etyen MAHÇUPYAN
Haziran seçimlerini de açık ara farkla AKP kazanacak ve seçim beyannamesinde sözünü edeceği maddeleri hayata geçirmek üzere toplumdan onay alacak. Bunların arasında şu veya bu şekilde bir sistem değişikliği önerisi de kaçınılmaz olarak yer alacak. Çünkü şu anki sistemin devam etme ihtimali artık bulunmuyor. Zaten bir tür hilkat garibesi olan bir yapıdan söz ediyoruz. 1980 darbesinin siyaset alanını dizayn etmesine dayanan bu yapı, esas olarak parlamento ve hükümet üzerine bir bürokratik vesayetin yerleştirilmesini ifade etti. Asker sistemin sahibi ve ideolojik referansı olurken, yargı da tümüyle ‘profesyonel’ bir kalıp içinde, toplumsal denetimden kopuk olarak sistemin ‘yağdanlığı’ olma işlevini yüklendi. Yürütmenin siyasi tarafı bürokrasiye söz geçiremezken, muhalefetin de elinde sadece Meclis’te engel çıkararak iş yaptırmamak stratejisi kalmıştı. Buna cumhurbaşkanlığı makamının sayısız yetkiyle donatılıp sorumsuz kılınmasını ekleyelim. Rejim bu makamın muhakkak şekilde ‘kendi adamı’ tarafından doldurulacağından o denli emindi ki, böylesine bir garabetin ‘demokratik’ denen bir sistemde yaşaması düşünülebildi.
Cumhurbaşkanı’nın AKP’nin içinden çıkacağı anlaşıldığında ise sistem tek kelimeyle çamura yattı ve Anayasa Mahkemesi’nin meşruiyetini sonraki süreçte epeyce yıpratacak olan 367 kararı alındı. Bugün halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı varsa, bu tümüyle 12 Eylül rejiminin ve geçmişe damgasını vuran vesayetçi statükonun ürettiği bir sonuçtur. Ne var ki bu eşik bir kez geçildiği andan itibaren artık karşımızda çok farklı bir durum bulunuyor: Halk kendi cumhurbaşkanını bir kez seçtikten, bu hakkı kullandıktan sonra, o hakkın yeniden Meclis’e verilmesi gerçekçi olmadığı gibi demokratik açıdan sorunlu da. Hele yapılan saha çalışmalarında toplumun yüzde doksandan fazlasının cumhurbaşkanını halkın seçmesini istediği bir durumda.
Diğer taraftan halkın seçtiği bir cumhurbaşkanının sadece sembolik bir konuma sahip olması da yine pek gerçekçi değil. Yetkiyi bizzat sahibi olan halktan ve o halkın çoğunluğunun oyu ile almış birinin sadece misafir karşılaması ve hediye değiş tokuşunda bulunması beklenemez. Bırakın ki şu anki anayasa cumhurbaşkanlığı makamının birçok yetkiyi kullanmasına zaten izin veriyor. Salt parlamenter bir sistemde kullanılan bu hakların, halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanının olduğu bir yapıda kullanılmaması düşünülemez.
Demek ki önümüzdeki dönemde Türkiye parlamenter sistemden uzaklaşarak başkanlık sistemine yanaşacak. Bunun bütün partilerce bir veri olarak alınmasında ve tartışmaların bu zemin üzerinde gerçekleştirilmesinde büyük yarar var. Çünkü söz konusu ‘uzaklaşmanın’ miktarı ve üretilecek sistemin iç yapısı tamamen tercihe bağlı. Önümüzdeki geniş bir yelpaze, sayısız alternatif bulunuyor. ABD veya Fransız sistemleri ya da Latin Amerika örnekleri sadece esinlenilebilecek olan uygulamalar. Türkiye kendi iç tartışmaları sonunda uzun vadeli, kalıcı, işlevsel ve üzerinde mutabık kalınmış bir siyasi sistem üretmek zorunda.
Bu ise yeni bir anayasa demek… Diğer bir deyişle bir başkanlık modeli seçip ona göre anayasa yapacak değiliz. İdeal sistemi yeni anayasa tartışmasının içine yedirerek, toplumla sınayarak karara bağlamak zorundayız. Çünkü burada esas olan siyasi anlamda kamusal alanın yeniden tanımlanması ve özgürleştirilmesidir. Mesele yürütmenin hareket alanını açtığımız oranda, Türkiye’de eksik olan ‘şeyin’, yani demokrasinin ve demokrat zihniyetin bu sistem değişikliği ile birlikte gündelik hayatımıza ve toplumsal karar mekanizmalarımıza yerleştirilmesidir.
Muhalefet ve yurtdışında AKP alerjisinden beslenen çevreler bu olayı ‘başkanlık’ kelimesini öne çıkararak ve bu değişimi Erdoğan’ın ‘şahsi hırsı’ üzerinden anlamlandırarak sunacaklar. İçeriği olmayan, şekilci ve sığlaştırıcı her türlü tartışma buna hizmet edecek. O nedenle kendisini AKP destekçisi sanan bazı kişilerin altı boş başkanlık methiyesi düzmelerinin partiye sadece zarar vereceği açık. Türkiye ihtiyacı olduğu için bir sistem değişikliğine gidecek… Lideri ihtiyaç duyduğu için onu ‘başkan’ yapmayacak. Ama sonuçta bu hareketin lideri tabii ki daha fazla icrai yetkiye sahip olacak ve sorumluluk taşıyarak denetime açık bir görev üstlenecek.
Bu değişiklik topluma huzur, güven, refah ve mutluluk getirecekse anlamlı. Ve böyle bir imkân da gerçekten mevcut. O halde bunun altını doldurup toplumu yanına alarak ilerleyen bir stratejinin üretilmesi gerek. Yoksa iktidarın kendi eliyle inşa etmekte olduğu bu yol kolaylıkla bir tuzağa dönüşebilir…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023