Etyen MAHÇUPYAN
Bugünlerde ABD’den çok şikayetçiyiz… NATO müttefiki olan Türkiye’nin isteklerini ve hatta güvenliğini bir yana koyarak Suriye’de bizim onaylamadığımız işbirlikleri içine giriyor. Rusya ile olan zımni anlaşmasına diyebileceğimiz pek bir şey olmasa da, PYD’yi koruma altına almasına, YPG ile ortak askeri operasyonlara kalkışmasına, hatta PKK’nın uzantısı olan bu güçlerle komuta ve silah açısından iç içe geçmesine öfkeleniyoruz. Ama haklı olmak işe yaramıyor… Çünkü dış politika herhangi tür bir ‘haklılık’ kavramı üzerine oturmuyor. Yani kimsenin talebi veya hayali ‘haklı’ değil. Dış politika ‘siyaset yapma gücü’ etrafında şekilleniyor ve bunun anlamı diğer aktörleri kendi hedefiniz doğrultusunda yönlendirmek üzere tutum alıp hamle yapmak. Eğer bunu iyi yaparsanız hayat istediğiniz yönde gidiyor. Aksine eğer hayat istem ediğiniz yönde gitmişse, işinizi doğru yapmamış olduğunuzu idrak edip meseleyi yeniden düşünmenizde büyük yarar var. Çünkü buna direnç gösterirseniz hayatın daha da istemediğiniz yönde gideceği açık…
***
ABD bugün YPG’ye bir miktar Arap ekleyip Suriye Demokratik Gücü diye bir oluşum üreterek IŞİD ile savaştırıyor. PKK’yı terör örgütü olarak kabullenmelerine ve PYD’nin de onun uzantısı olduğunu teslim etmelerine rağmen, PYD’nin silahlı kanadı olan YPG ile işbirliği yaparız diyorlar… Kendileri açısından epeyce akıllıca… Bir yandan Suriye’deki operasyonun maliyeti azaltılıyor, aynı anda Kürtlere istediklerini ABD’nin savaşını sürdürerek alabilecekleri hatırlatılıyor, ama diğer yandan da gelecek belirsizliğini sürdürüyor. Diğer bir deyişle Kürt meselesinde kozlar ve dizginler ABD’nin elinde kalmaya devam ediyor. Türkiye buna ‘ahlaken’ itiraz ediyor ama dış politikada ‘ahlak temelli siyaset’ ancak savunucusu hiç taviz vermezse saygı kazanabilir. Oysa biz de örneğin Sudan konusunda pek ahlaklı olmamıştık…
***
Dolayısıyla çözüm siyasetten geçiyor. Türkiye farklı bir yol izlese ne olurdu diye düşünelim. Türkiye’de PKK ile ateşkes arayışı ve reform adımları, Rojava’da ise sahiplenici bir tutum sergileyerek Kürtlerle iyi ilişkiler üretmeye çalışsaydı? O durumda ABD çok muhtemelen Türkiye ile anlaşmanın ve birlikte yürümenin en akılcı ve en az maliyetli yol olduğunu düşünecekti. Türkiye bunu öngöremedi mi? Basit bir akıl yürütme bile ABD’nin ne yapacağını söylüyordu: Rusya zaten Esad yanlısıydı, Özgür Suriye Ordusu alternatif olmamıştı ve üstelik IŞİD ile aralarında geçişlilik olduğu görülüyordu. Geriye sadece PYD kalmıştı. Yani hem mezhepsel kimlikleşmenin dışında duran, hem de küresel bir gücün himayesine ideolojik açıdan karşı olmayan bir aktör...
ABD işin başında Türkiye’yi de üzmek istemedi. Özgür Suriye Ordusu’na destek verdi ama yarım ağızla. Çünkü siyasi güvenilirlik açısından Sünnilerden hiçbir zaman emin olunamayacağını düşündü. Sonunda ibre Kürtlere doğru kaydığında Türkiye hala aynı politikada sayıyordu ve etkileme gücü elimizden kaçtı. Bugün ABD Türkiye’ye danışarak karar vermektense, kararlarını Türkiye’ye bildiriyor. Türkiye’nin kara harekatı gibi karşı tekliflerine de pek itibar etmiyor. Bir dönemin Türkmen ‘kartının’ bugün buharlaşmasının gösterdiği üzere, dış politika güç dengesizliklerini doğru değerlendirmeyi ve kendinize gerçekçi yaklaşmayı gerektiriyor.
***
ABD bölgede etkileme ve yönetme avantajlarını elinde tutabileceği kalıcı bir yapının kurulması peşinde. Bunu veri alarak ABD’ye istediğini en fazla yaptırtabilecek ülke Türkiye idi. Eğer pazarlık gücünü artırabilse, kendisini vazgeçilmez yapabilseydi. Bu da ancak Kürtlerle olabilirdi ve Türkiye bu fırsatı kaçırdı…
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları





































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.10.2025
25.10.2025
15.03.2025
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024