Etyen MAHÇUPYAN
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye ile üyelik müzakerelerini dondurma kararını önemsedik mi, önemsemedik mi? Önemsemediğimizi söylüyoruz… Ama Cumhurbaşkanı her gün bu kararı muhatap alarak esip gürlüyor. Diğer siyasetçiler de geride kalmamak üzere peşinden gidiyorlar. Bu tablonun tek bir okuması olabilir: AP kararını çok önemsiyoruz… Avrupa’daki Türkiye karşıtları da herhalde Türkiye’yi hemen her gün cevap üretme zorunluluğunda bıraktıkları için memnundurlar. Bir kez daha iç siyasette tahkimat amacıyla kullanılan söylemler ve etrafında üretilen hamaset, Türkiye’nin yalnızlaşmasıyla sonuçlanıyor ve bunun bedeli sadece Batı ile ilişkilerde ödenmiyor…
İşe AP’nin ne dediğinden başlayalım. Gülen örgütüne karşı mücadeleye destek verdiklerini ama alınan karşı tedbirlerin demokratik sistemin meşruiyet sınırını zorladığını söylüyorlar. Yani bizzat AK Partililerin de şikayetçi oldukları bir durum. Bu tespitin sonucu olarak da OHAL bitene kadar ilişkiyi dondurmayı tavsiye etme kararı alıyorlar. Bu tavsiyenin hayata geçme ihtimali az… Avrupa iç siyaseti dikkate alınarak önerildiği belli… Ayrıca şu ana kadarki yanlı ve önyargılı tutumları nedeniyle aldıkları bu kararın meşruiyeti de çok zayıf. Göçmen anlaşmasını müzakerelerin parçası yapmak zaten onlar adına utanç verici bir oportünizm örneğiydi…
***
Ne var ki ortada bir başka gerçek daha var. Türkiye AB siyasi kriterlerine uyma yönünde değil, aksi yönde hareket ediyor. Darbe girişimini gerekçe olarak göstermenin kabul edilebilir bir sınırı var. Uygulamalar o sınırı çoktan aştı. OHAL bir keyfi yönetim rejimi görüntüsü verirken Gülen’e karşı mücadele PKK’ya, oradan her iki örgütün çeperinde yer alan veya oraya sokulabilen siyasetçi ve aydınlara uzandı. Dahası siyasi ahlaka itibar edilmeyerek HDP’li milletvekilleri tutuklandı. Oysa bu kişilerin dokunulmazlıkları kaldırılırken soruşturma açılacağı ama kişilerin tutuklanmayacağı, suçlu bulundukları takdirde de cezalarının milletvekilliği süresinin sonunda çekileceği konusunda Meclis’te mutabık kalınmıştı.
AB Komisyon Başkanı Juncker doğru demiş. Suriyeli sığınmacılar konusunda Avrupalılara ancak ‘alçak gönüllü’ olmak düşüyor, ama üyelik meselesinde de Türkiye bütün kriterleri yerine getirmeyi isteyip istememe kararını hala verememiş gözüküyor. Nitekim demokratik ilkeleri ‘ihlal’ imkanı veren her durum fazlasıyla kullanılıyor. Türkiye o kadar da demokrasiye razı, hazır, daha doğrusu istekli değilmiş gibi… Eğer bu gözlem doğruysa AP kararından da çok şikayetçi olmamak lazım.
***
Gerçeklere dönelim… Türkiye Batı için çok önemli bir ülke olsa da, AB bu önemi azaltacak adımları atmaya başladı. Sınırları açma tehdidi sanıldığı kadar korku verici değil. Çünkü terör yasası değişmediği takdirde kısa bir süre içinde doğrudan Türkiyeli yüz binlerce iltica talebi ile karşı karşıya kalacaklarını öngörüyorlar. Suriyelileri ise zaten istemiyorlar ve her ülke yükü bir diğerinin üzerine atmak için uğraşıyor. İnsani açıdan sorunlu, küçültücü bir tutum… Ahlaki bağlamda kendimizi daha iyi hissetmekte haklıyız… Ama reel politik açıdan daha güçsüz olacağız.
Türkiye zaten Esad-Irak-İran ekseniyle yakın olamaz. Rusya’nın Türk ordusunun bombalanması olayından habersiz olması da herhalde düşünülemez. Bu ortamda, Türkiye’deki Kürtler manen uzaklaşırken ve Suriye’ye girilmişken, pratikte Batı’dan kopuşa neden olabilecek bir tutum izlemenin tek bir anlamı var: Türkiye yalnızlaşacak, ‘oyun oynanabilir’ hale gelecek ve Suriye bizler için bataklığa dönüştürülecek.
Bu arada belki birçokları hala üst akıl falan demeye, bir ölüp bin dirilmekten söz etmeye devam edecek… Ve tarih bizi hoş olmayan bir sıfatla anacak.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023