Etyen MAHÇUPYAN
Siyasette hiçbir başarı ya da başarısızlık salt dışarıdan gelen etkilerin sonucu ortaya çıkmıyor. Her olay önümüze seçenekler çıkarıyor ve biz tercihte bulunuyoruz. Sonuçta başarı(sızlık) da yaptığımız bu tercihle ve niçin o tercihi yaptığımızla doğrudan ilintili… Dolayısıyla örneğin gayet iyi yönetilen ekonominin bir anda akıldışı ve gereksiz tercihler neticesinde darboğaza girmesinin, iktidarın siyaset anlayışındaki değişimle ve tercihleriyle çok yakından bağı var.
Dönüm noktası 2011 seçimlerine kadar geri götürülebilir… O noktadan sonra AK Parti ile Gülen Cemaati arasındaki ilişki husumete dönüştü. Gezi olaylarının yoldan çıkarılması, onun ardından gelen 17/25 Aralık Gülenci hukuk suistimali ve sonrasında yaşanan 15 Temmuz girişimi AK Parti’nin devrilmesini hedefleyen bir stratejiyi yansıtıyordu.
***
Ne var ki iktidarın performansı sadece ona yapılanlarla değil, onun bu yapılanlara nasıl cevap verdiğiyle de bağlantılı. Başarı veya başarısızlık bu iki uçlu dinamiğin sonucunda ortaya çıkıyor. Söz konusu tehdit AK Parti’nin bekası ile ilgiliydi ve bunu sağlamanın yolu da meşruiyet üretiminden geçiyordu. Soru iktidarın bu meşruiyeti nerede arayacağı, hangi cihazlarla hayata geçireceğiydi. Seçenekler ise kabaca iki yola işaret ediyordu… Biri gerilimi ve kavgayı meşrulaştırmak üzere ölçek büyütmek, diğeri gerilim ve kavgayı bitirmek üzere ölçeği küçültmek… İlk yol yalnızlaşma ve konsolidasyonu, ikincisi işbirliğine açılmayı ve geçişkenlik yaratarak büyümeyi ima etmekteydi. AK Parti ilk yolu seçti.
Bu tercihte arka plandaki ruh hali ve psikolojik beklentiler etkili oldu. Çıraklık ve kalfalık dönemi bitmiş, ‘ustalık’ dönemi gelmişti. Bu aynı zamanda ‘ustanın’ dizginleri ele almasını sağlayacak bir sisteme geçilmesini de zımnen gerektiriyordu. Atılacak adımlar, gerçekleşecek sıçrama ve dönüşüm AK Parti ve liderinin tarihe geçmesini ifade edecekti. Özgüvenin çok yükseldiği, Erdoğan’ın hayallerini hayata geçirmek için sabırsızlandığı bir dönemdi. Böyle bir tasavvura sahipken karşılaşılan ölümcül engelleme, doğal olarak iktidarı savunmaya itti ve cemaatçi dürtüler muhafazakar sosyolojiye hakim oldu.
***
Böylece rasyonel stratejilerden uzaklaşılmaya başlandı ve gerçekçiliği çok zayıf birtakım ideolojik yaklaşımların etkisine açık hale gelindi. AK Parti liderin etrafında kenetlenirken, ortak akıl ve demokratik temayüller hızla kenara itilerek keyfiliğin önü açıldı. Buna paralel olarak kolaycı, toptancı şablonlar üzerinden duygusal bir bütünleşme arandı. Parti devletçiliğe ve milliyetçiliğe göz kırparak popülizme savrulurken, kendi iç yapılanmasında da iletişim sistematiğini yitirdi. Yönetim merkezi ise, partinin ana kitlesinin ‘üzerinde’ hegemonik bir birim olarak yeniden inşa edildi ve bu yapılanma kariyeristler için bir davet oluşturdu.
Sonuç birçok yanlışın fark edilmediği, fark edilmesine rağmen düzeltilmediği, dahası ideolojik olarak savunulabildiği bir anlam dünyasıdır… Bugün MHP üzerinden sağcılaşan sistemle, romantik cehalet üzerinden solculaşan söylemin ‘garip’ senteziyle karşı karşıyayız.
***
Evet, AK Parti son birkaç yıl içinde büyük bir saldırı ile karşı karşıya kaldı. Ancak o saldırıların oluşmasında tümüyle hatasız değildi. Ayrıca saldırılar sonrasında da onu sıkıştıran, iktidarda kalma uğruna ülkeyi yönetme yeteneğini elinden alabilecek yola yine kendi iradesiyle girdi. Başkalarını suçlayarak gidilecek yol o nedenle çok uzun değil… Toplum AK Parti’nin kendisini sarmalayan hezeyanın ötesine geçerek başarı için gerekli sağduyuya dönmesini bekliyor. Çünkü siyasette şikayet ederek değil, doğru yapmayı becererek hak sahibi olunuyor...
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023