Etyen MAHÇUPYAN
Türkiye küreselleşmenin ve yeni hak taleplerinin gündeme gelmesiyle birlikte, tehdit olarak algıladığı iki gelişme ile karşı karşıya kaldı. Farklı toprak parçalarının birleşmesiyle oluşacak bir özerk Kürt devletine doğru gidilmesi ve İran’dan Lübnan’a uzanan kesintisiz bir Şii bandının yaratılması. Bugün her ikisinin de engellenmesi için uğraşılıyor ama olay artık ‘iki ucu pis’ bir değneğe dönüşmüş durumda. Bu iki amacın her ikisini birden sağlamak mümkün gözükmüyor. Suriye’de Kürt oluşumu olmasın istiyorsak İran damgalı Şii bandını içimize sindirmemiz, Şii bandı engellensin istiyorsak PYD özerk bölgesine razı olmamız gerekecek. Görünen o ki tercih olası bir Kürt bölgesinin olabildiğince küçük ve zayıf olması yönünde tecelli ediyor ve bunun anlamı Suriye’deki Sünni toplumun kaderlerine terk edilmesi olacak.
***
Bunun nedeni Suriye-Irak-İran-Rusya eksenine giderek mahkum hale gelmemiz. ABD’nin ve genelde Batı’nın düşmanımız olduğuna, aslında onlarla savaştığımıza yönelik akılsız propagandanın meyvesini topluyoruz. Gerçek şu ki ABD de Rusya da bizi kendi hedefleri doğrultusunda yönlendirmenin peşinde. Söz konusu rekabetten şu an itibariyle Rusya ‘galip’ çıkmış gözüküyor. Bize sunulan ‘hediye’ bir PKK devletçiğinin üretilmeyecek olması. Ama aynı Rusya PKK’nın Moskova bürosunu kapatmadığı gibi, Türkiye de Batı’ya yaptığı afra tafrayı Rusya’ya uygulayamıyor. Sonuçta eğer Rusya bir PYD özerk yapılanmasını Suriye’yi yönetme ve İran’a denge kurma açısından avantajlı bulursa, kimsenin kuşkusu olmasın ki o ‘devletçik’ federal yapılanma içinde kendine yer bulur. Diğer taraftan Türkiye’nin Sünni kesim üzerindeki garantörlüğü ve koruyuculuğu da yıpranmaya devam eder ve Suriye’nin demografisi Şiiler lehine değişir. Rusya’nın bunu yapması çok kolay… Sünni gruplar arası geçişlilik çok yüksek ve zaman içinde hepsinin ‘terörist’ olarak tanınmasını engellemek zor. Dolayısıyla IŞİD bitse bile Suriye’de ‘terörle savaş’ devam edecek. Türkiye de böylece Ortadoğu’dan soyutlanmış olacak.
***
Geriye dönüp baktığımızda Türkiye’nin kendi sınırlarının güvenliğini koruma uğruna, bölgesel hedeflerinden uzaklaştığı saptamasını yapacağız. Oysa bu dinamiğin yönünü değiştirmek mümkündü. Çözüm Süreci bir ilkesel tutum olarak benimsenip kültürel haklar tümüyle verilse, yönetimde katılımcılığın artacağına dair bir tasavvur üretilse, Batı dünyası ile ayağı sağlam basan ve iki tarafın birbirini anladığı bir diyalog oluşturulsa, Suriye’de değişen koşulları dikkate alan bir esneklik geliştirilse ve Suriye muhalefeti içinde ilkesel ayrımlar yapılabilseydi…
Ama bunların hiçbirini yapamadık veya yapmadık. Böylece kendimizi çıkışı olmayan bir Ortadoğu labirentinin içinde bulduk. Kürt meselesinde en fazla Kürdün yaşadığı ve en gelişmiş ülke olarak ‘birincil’ önemde olmamıza karşın bu gücümüzü diplomasiye ve çözümcü bir tahayyüle tahvil edemedik. Suriye’deki Sünni kesim açısından ise tam aksine, o coğrafya için ‘ikincil’ önemde olmamıza karşın sanki ana tercih imkanını biz elimizde tutuyormuş gibi davrandık. Güçlü olduğumuz yerde ilkelere sahip çıkamazken, zayıf olduğumuz alanda adaptasyon yeteneği sergileyemedik.
***
Siyasette temel kural kendi gücünüzün nerede, hangi durumda ve kime karşı ne kadar etkili olduğunu doğru saptamaktan geçiyor. Türkiye Kürt meselesinde otuz yıl boyunca yürüttüğü ‘muğlaklık ve erteleme’ stratejisinin bedelini bugün dış politikada yaşanan açmazla ödüyor. Kürtlerle eşit olmayı kabullenmemenin karşılığında Ortadoğu’daki Osmanlı mirasının geçmişe terk edilme ihtimali ile yüzleşiliyor…
Yazarlar
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAk Parti içinde üç grup var ve Erdoğan sonrası için mücadele halinde mi? Güldürmeyin beni… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEHapishaneler artık iktidar teknolojisi üretmiyor 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTAvni Akyol’a Ayıp Ettiniz… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023