Etyen MAHÇUPYAN
Kemalistler laikleşip Batılı modern yaşam tarzına geçilerek ‘ileri’ bir medeniyet seviyesine gelineceğini sanmışlardı. Sonuçta şekilsel ve yüzeysel modernlik anlayışında tıkanıp kalan, siyasi ufku olmayan ve toplumun geri kalanına ‘dokunamayan’ bir cemaat ürettiler. Muhafazakarlar da kendi değerlerine sahip çıkarak maddi gelişmeyi başarmanın ‘ileri’ bir medeniyet seviyesini getireceğini sanıyor. Oysa sonuçta kendi cemaatlerini o değerlerin eprimesinden beslenen oportünist bir kültüre taşımaktalar.
İki taraf da aynı yanlışı yaptı ve yapmaya devam ediyor… Birtakım değerlerin bizatihi medeniyet üretebileceğini sanıyor ve bu nedenle de o değerler bir süre sonra maddiyatçı gelişmenin, giderek yozlaşmanın parçası olmaktan kurtulamıyor. Mesele sahip olduğunuz değerler değil, söz konusu değerleri kendi hayatınız bağlamında tanımlar ve yeniden üretirken sahip olduğunuz zihniyet.
***
Eğer özgürlüğe ve farklılığa tahammül edemeyen bir zihniyetiniz varsa, elinizdeki değerler kalıplaşıyor, mutlakiyetçi ya da keyfi referanslara bağlanıyor, içleri kuruyor ve manevi/entelektüel gelişmeyi engelleyici bir işlev kazanıyor. Siz istediğiniz kadar ‘Batılılaşın’ ya da tersine ‘yerli ve milli’ olmaya çalışın, bu arada istediğiniz kadar konservatuar, üniversite açın veya yol, köprü, hava alanı yapın… Sonuç değişmiyor… Yerinizde sayıyorsunuz.
Farklılıklara sahip çıkarak yaşatan, her türlü aykırılığa ve yaratıcılığa kapı açan kalıcı ve güvenilir bir özgürlük dünyası yaratmadıkça, bunu sistemleştiren bir demokratik düzen oluşturmadıkça, cemaatçiliğin cenderesinden çıkıp paylaşmaya hazır olmadıkça ve bütün bunları mümkün kılan bir tevazu geliştirmedikçe Türkiye’nin ‘ileri’ gitmesi hayal…
Ne yazık ki bırakın bu yola girmiş olmayı, hatta bunun üzerine düşünmeyi, tam aksi yönde beklentilere sahip olmaya ve bu bakışımızın ‘doğru’ olduğu yanılgısıyla yaşamaya devam ediyoruz. Bu eşiğin geçilmesinde liderlerin önemli katkısı olabilecekken, bizdeki liderlerin her biri kendi meşrepleri doğrultusunda farkına bile varmadan ‘geriliği’ olumluyor.
Fransa dönüşü uçakta sorulan bir soruya Erdoğan şöyle cevap vermiş: “ Biz vurduk mu oturturuz. Ne PKK bir şey yapabilir, ne YPG!... Bu konuda kararlıyız, bunu herkes bilecek. Bizim medyamızın da bunun bilincinde olması lazım. Konuya ABD değil Türk’ün bakışı ile bakın. ABD lafa gelince, ‘Biz terör örgütünün karşısındayız’ diyor. Ondan sonra da DEAŞ’a karşı yine bir terör örgütü olan YPG’yi yanına alarak mücadele ediyor. Medyadan bazıları da tutmuş, ‘Ne yapsın ABD, tabii ki onlarla yürütecek bu işi’ diyebiliyor. Milli ve yerli olmak, yanlışa düşmemek açısından da önemli...”
Yani, medya hükümetin hedef ve politikasına göre haber oluşturup yayın yapmalı… Doğru vatandaş tavrı devletin duruşuna sahip çıkmaktır… Aksine bir tutum sizi yabancı yapar… Ve de eğer yerli ve milli olursanız yanlışa düşmezsiniz.
Bu yaklaşımın medyayı devletin uzantısı olarak gören klasik Kemalizm’den farklı olmaması bir yana, medyayı gerçeklerden kopuk bir işlev olarak tasavvur etmesi de ziyadesiyle sorunlu. Erdoğan’a kalırsa örneğin ABD’nin Suriye politikası üzerine gerçeklere dayanan nesnel bir analiz yapmamamız lazım. Çünkü gerçeklerin bilinmesi Türkiye’nin yaratmak istediği gerçeklik algısına uygun düşmüyor.
***
Gerçeklik yerine onun belirli şekilde algısına dayanan bir siyasete muhtaç hale gelmişsek, zaten gerçeklik alanında başarılı olamamışız demektir. Davasında haklı ise, Türkiye’nin gerçeklerden uzak durmak değil, aksine o gerçekleri her fırsatta gündeme taşımak gibi bir kaygısı olması gerekir. Gerçekliği es geçerek siyaset oluşturmanın hiçbir ülkeyi daha iyiye veya ileriye götürdüğü bugüne dek görülmedi. İktidarlar da yanlışa düşmek istemiyorlarsa, kendi halklarını toplu halde kendini kandırmaya değil, gerçekleri görüp tartışmaya ve ülkeyi ileri götürecek politikalara destek vermeye davet etmeliler…
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023