Etyen MAHÇUPYAN
Savaş tarihinde haklı/haksız savaş tanımına sıkça rastlarız. Basite indirgersek haksızlık ve mağduriyeti telafi etmek üzere girişilen savaşlar ‘haklı’, yapay mağduriyetleri gerekçe göstererek ya da buna ihtiyaç bile duymadan başkalarını mağdur bırakan savaşlar ‘haksız’ telakki edilir. Türkiye’nin kendi sınır güvenliğini sağlama amacıyla yürüttüğü Afrin harekatı bu açıdan ‘haklı’ bir hamle. Nitekim hiçbir devlet bu gerekçeye karşı çıkamadı, çünkü karşılarında somut bir gerçeklik var.
Ancak hedefi tüm PYD’nin ortadan kalkması olarak koyduğunuzda bu harekatın bölgedeki tüm aktörler nezdinde ‘haksız’ savaş olarak görüldüğünü ya da görülmek/gösterilmek istendiğini de bilelim. Bunu zaten verilen demeçlerden, resmi yayınlardan ve çeşitli işbirliklerinden anlıyoruz. Meselenin bir yönünde tabii ki aktörlerin çıkarları var. Farklı nedenlerle de olsa ABD, Rusya ve İran bölgede PYD’nin varlığını ya stratejik olarak istiyor ya da bu varlığı işlevsel gördüğü için hareket alanını kapatmıyor.
***
Fakat Türkiye’de pek tartışılmayan bir neden daha söz konusu… PYD bizim resmettiğimizden çok daha heterojen bir yapı. İçinde PKK’lı olmayan, hatta PKK ideolojisini paylaşmayan çok sayıda kişi ve grup barındırıyor. Ayrıca bu örgüt ile Sünni Arap aşiretlerin birçoğu arasında güç paylaşımı, bölge yönetimleri temelinde işbirlikleri ve hatta iç içe geçmeler yaşanıyor. Öte yandan Arap Baharı sonrası ortaya çıkan ve bugün siyasi meşruiyetin zemini haline gelen Yerel Konseyler ağı ile de temas içindeler. Nihayet Esat rejiminin kuşatıcılığını kabul ediyorlar ve ayrı bir devlet kurma hayalinden de vazgeçmiş gözüküyorlar.
Dolayısıyla ABD, Rusya ve İran açısından bakıldığında ortada esnek, değişebilir ve dönüşmeye istekli bir siyasi oluşum bulunuyor. PYD’nin baskıcı ve otoriter uygulamalarına itiraz ediyor ama bölgedeki diğer aktörlerden daha sorunlu olarak da görmüyorlar. Kısacası bu üç devlet için PYD çeşitlendirilebilir ve ‘ehlileştirilebilir’ bir unsur. Eklemek gerek ki böyle bir adım atıldığında, PYD’nin varlığı Sünni Arap muhalefet için de bir denge ve garanti faktörü haline gelecektir. Çünkü aksi halde muhalefet Rusya ve İran’ın hamiliğindeki Esat ile baş başa kalır ve tamamen ezilir.
Bir süre önce Afrin harekatının sadece ABD’ye değil, bölgedeki tüm aktörlere karşı olduğunu söylemiştim… İtiraz ve engellemelerin önümüzdeki süreçte artması şaşırtıcı olmayacak. Şu an için Türkiye’nin ilerlemesi Rusya’nın işine gelirken, her üçü de Türkiye’nin bu topraklarda kalıcı olmayacağına güveniyor. Çünkü muhtemelen ÖSO’nun kendi başına bölgeyi yönetemeyeceğini, bir barış düzeni kuramayacağını ve Rejim ile muhalefet arasında yeniden savaş başlayacağını öngörüyorlar. Bu durumda Türkiye ÖSO’ya yardım edemeyecek ve Rusya/İran kendi tasavvurlarına uygun bir çözümü elde edecektir…
Geçmiş yorumlarda Afrin harekatını Araplar yerleşsin diye yapıyoruz ama aslında orayı Esat’a teslim ediyor olacağız diye de yazmıştım… Rusya ve İran halen bizi o noktaya yönlendiriyor ve razı gelmekten başka çaremizin olmadığına güveniyor. Çünkü buna direnebilmek için Kürtlerle Arapları ortak bir muhalefet cephesinde buluşturabilmek gerekiyordu ancak Türkiye’nin Kürt politikası buna imkan tanımadı.
***
Yine önceki yazılarda, PYD ayrı devlet kurmak istemez de bölgesel federasyon fikrine yanaşırsa Türkiye ne yapacak diye de sormuştum… Etnik temelli federasyona ilkesel olarak, ya da Arap çoğunluğa dayanarak itiraz edilebilir. Ama ya ABD, Rusya ve İran bir bölgesel federasyon modeli üzerinde anlaşır ve PYD de bunu kabul ederse? Türkiye hâlâ ‘terörist’ yaftasını kullanarak bu harekatı ilerletebilir mi?
Karşı taraftaki birleşik cenahın böyle bir hamlesini öngörerek acaba hızla tüm sınırın güvenli hale gelmesine ve tahkim edilmesine mi ağırlık vermek gerekir? ‘Tüm teröristler ortadan kalkana dek’ savaşma hedefi, söz konusu ‘teröristler’ farklı bir evreye geçip normalleşmeye başlarlarsa, Türkiye için bir tuzak oluşturma ihtimali taşımaz mı?
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.02.2025
15.10.2024
24.09.2024
19.09.2024
10.09.2024
2.09.2024
13.04.2024
12.04.2024
11.04.2024
28.11.2023