Eyüphan KAYA
Bir çok dünya ülkelerinde olduğu gibi bizde de vatandaşlığın iki temel sorumluluğu var; vergi vermek ve vatani görevini yerine getirmek. Ancak ne hikmetse vatandaşlarımızın bir kısmı bu iki görevi de yerine getirmekte pek hevesli değil, hatta her fırsatı kullanarak bu sorumluluğu yerine getirmekten kaçıyorlar.
Bu sorunu tek yünlü olarak vatandaşa yüklemek doğru mu acaba? Bak sana, vatan haini vergisini vermiyor, askerliğini yapmıyor diye vatandaşı eleştirmek ne kadar hakkaniyetle ölçülür? Bu konuda devletin de payı yok mu?
Aklı selim çerçevesinde tarafsız bir gözle baktığımız zaman aslında bu ihmalde en büyük pay hantal devlet anlayışının olduğu aşikardır. Nasıl mı? Bir sefer, vatandaş uzun yıllar vergisinin harcanması gereken yere gitmediği kanaatini taşıyordu hâlâ bile tereddüt yaşıyor, hatta vergisiyle beslenen ve memleketin “göz bebeği” dediği ordusu vatandaş üstü bir eda ile terör estiriyor, yerine göre hükümete meclise göz dağı veriyordu. YAŞ toplantılarında Genel Kurmay Başkanının Başbakanla yan yana oturduğunu unutmadık. Hâlâ bile Genel Kurmay Milli savunma bakanlığına bağlanamamış.
Askerlik dediğin; rahat hazır ol, yat kalk, kimisi emir eri, kimisi garson, kimisi ayakkabı boyuyor. Yetmiyormuş gibi vatandaş asker ocağında hakaretle, korkuyla tedip ediliyordu. “Alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete” oyunlarıyla vatandaşı askerden soğuturken, Her Türk asker doğar sloganıyla da Türkleri milliyetçilik oyunuyla aldatıyorlardı. Neyse ki o günler geride kaldı, Askerlik, mantığın durduğu yer olmaktan çıktı. Oğlum şu anda asker ve halinden memnundur. Umarım her askerin keyifle askerlikten bahsettiği günler de gelir.
Şükürler olsun ki bir çok subay içine sindirmediği halde askeri yapılanma baştan aşağı dizayn ediliyor. Vatandaşın kendini orada saygın ve güvende hissettiği bir kurum haline geliyor. Bu yeni zihniyete dayanamayan Genel Kurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları aynı anda istifalarını vermediler mi? Neyse derdimiz büyüktür.
Ne var ki bu süreçte Milli Savunma Bakanımızın ifadesiyle 400-500 bin askerlik vazifelerini ertelemiş ya da kaçak durumda olan vatandaşlarımız var. Bu bir sorunu yaşayan vatandaşlarımız, hem yaş itibariyle askerlik çağını aşmış durumdalar, hem de kısa zamanda bunları silah altına almak ordu açısında da mümkün gözükmüyor.Dolayısıyla sıra dışı bir sorun olarak ortada duruyor. Bu sorunun asıl çözümü ödenebilir bir miktarla bedelli askerliği bu vatandaşlarımıza yaptırmaktır.Ancak bedellilerin yapmakta olduğu bir aylık askerlik süresinde, bu vatandaşlarımıza İnsan haklarını, Aile kavramı içinde bireyin yeri ve babalık eğitimi, İlk yardım ve Afet eğitimi verilmeli ve böyle önemli bir programın provasını yaptıktan sonra askerlik programının içine alarak askerliği nitelik açısından cazip hale getirilmesini sağlamak gerekir.
Bu münasebetle yarı okul haline gelen askerlik Anadolu insanı için bir cazibe merkezi hali gelir. Askerlik görevini yapan bir vatandaş hem vatandaşlık hak ve ödevleri konusunda daha duyarlı olur hem de “ iyi ki askerliğimi yaptım” diyerek övünebilir.
Eğer bir memlekette vatandaşlar askerlik görevini yerine getirmekten kaçınıyorlarsa kendini ilk etapta sorgulaması gereken kurum ordudur. Askerler üzerinde anketler yaparak askerliğin nasıl daha cazip hale gelebileceğini bilmeli ve ona göre kendine çeki düzen vermelidir. Anlamlı bir ifadeyle yazımı renklendirmek istiyorum; ”Ayakkabının kalitesini ayakkabıyı yapana değil, giyene sormak lazım” demişler. Neden mi? Saraç diyor ki,
- Ben sana çok iyi ayakkabı yaptım.
Giyen de diyor ki,
-Yok arkadaş ayağıma dar geliyor, beni rahatsız ediyor.
Bu durumda kime kulak vermek lazım gerisini siz düşünün.
Durum bu iken askerliği cazibe merkezi haline getirmek için her ne gerekiyorsa yapmak lazım. Askerliğini yapan vatandaşa bedelliden gelen paradan katkı vermek lazım. Ayda 100 Tl askere yansıtıp teskeresini alan her askerimize 500 Tl katkıda bulunulursa fena mı olur? Bunlar aklı selimin ön görüleri. Artık yetkili etkili insanlarımız gerisini düşünsün. Zaten ben askeri yapılanmayla ilgili 2006 yılında yazdığım bir makaleden dolayı 9 ay ceza aldım, neyse ki cezam şartlı ertelendi. Bir daha bu konuda yargılanmak istemiyorum. Benden bu kadar.
Saygılarımla.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.03.2020
26.08.2019
20.08.2019
17.06.2018
17.04.2018
11.03.2018
25.10.2017
16.10.2017