Fehim TAŞTEKİN
ABD, Irak’ı İran’la hesaplaşma arenasına döndürmekte ısrarlı. İran da ABD-İsrail-Körfez’in müdahale planlarına karşı koymak için Irak’ı ön cephede tutmakta kararlı. Iraklılar 1 Ekim’den beri Irak’ı geri almak için sokaklardan çekilmezken bu iki blok arasındaki savaşın ateşiyle daha fazla yanmak durumunda.
Hesaplaşma öngörülenlerin çok ötesine geçti. Irak’ın bütün çatışma dinamikleri harekete geçiriliyor.
500’e yakın ölü, 20 binin üzerinde yaralıyla korkunç bir tablo oluşturan ‘isyan ve müdahale’ sarmalında dahili aktörler ya çaresiz ve beceriksiz ya da sorunun temel parçası. Her halde Irak’ı uçurumun kenarında tutan son dal Büyük Ayetullah Ali Sistani. Bir çınar gibi duruyor. Başından beri ısrarla halkın sesine kulak verilmesini ve meclisin gerekli reformları yapmasını istiyor. Sokakta karşılığı olan tavsiyeleri, nihayetinde Başbakan Adil Abdülmehdi’ye istifa etmekten başka yol bırakmadı. İstifa, sadece 14 aydır görevde olan bir başbakan değil 17 yılın kirliliğine isyan eden sokağın ateşini düşürmedi. Yeni hükümeti kuracak taraflar da sorunun özünü teşkil eden yolsuzluk ve nüfuz savaşının birer uzantısı. Yani bir-iki yeni yüzle kurulacak tezgâh eskisinden farklı olamayacak. Bir de ürkütücü bir iki yüzlülük var: Suçlanan bütün taraflar göstericilere hak veriyor, hatta birbirine tetik çekenler Sistani’yi kendilerine kalkan yapıyor. İran karşıtı ya da yanlısı herkes “Reform” diyor!
Şimdi 2018 seçiminin ardından olduğu gibi bir tarafta İran diğer tarafta ABD yeni hükümeti şekillendirmek için bütün ‘müdahale takımlarını’ devreye sokmuş durumda. Buna karşın Sistani 6 Aralık’ta yol haritasını tekrarladı:
– Anayasanın öngördüğü 15 gün içinde yeni başbakan ve hükümet üyeleri seçilsin.
– Hükümeti kurma süreci tamamen yabancı müdahalenin dışında olmalı.
– Şiddete son verilmeli.
Kıyamet ikinci tavsiyede kopuyor.
Bazı kaynaklara göre ekimde Abdülmehdi’nin koltuğunu sabitlemek için devreye giren Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani geçen hafta yeniden Tahran’a döndü. AFP’ye göre Hizbullah’ın Irak’taki işlerini yürüten Muhammad Kevserani de işe koyuldu. İranlılar bunu müdahale değil tarafları uzlaştırma çabası olarak takdim edip takdir bekliyor!
***
Buna karşın Amerikalılar da geride durmuyor. Dışişleri Bakan Yardımcısı David Schenker “Yabancı terörist liderlerle görüşme olmamalı” diye Iraklı liderlerin kulağını çekmeye kalkışıyor. Olayların tırmandığı sırada Başkan Yardımcısı Mike Pence, Bağdat’a uğramadan El Anbar’daki Amerikan üssüne ve ardından Erbil’e gidip telkinlerde bulunmuştu. İki gün önce IŞİD’le mücadele özel temsilcisi James Jeffrey de Erbil’deydi. “İran’dan uzak durun ve Tahran’ın hükümet seçeneğine destek vermeyin.” Standart telkin bu. 2010 sonrası süreçte Erbil, Maliki hükümetine bayrak açan Sünniler için de bir üsse dönüştürülmüştü. Amerikalıların yönlendirmesiyle Körfez’deki ortakları da Kürtleri yakın planda tutuyor. Amerikan strateji gurularının bayıldığı ifadeyle “Şii hilaline karşı Kürt bariyeri” kurgusu öne çıkarılıyor. Hem Irak hem Suriye tarafında. Bu süreçte Bağdat’taki Amerikan diplomatik ve istihbarat kadrolarının neler çevirdiğini de bilmiyoruz.
En bayat müdahale aracı (yaptırımlar) da hemen devreye sokuldu. Daha önce Haşd el Şaabi liderlerinden birkaçını yaptırım listesine almış olan ABD, bu kez Asaib Ehli Hak’ın lideri Kays el Hazali, kardeşi Leys el Hazali ve Haşd el Şaabi’nin güvenlik şefi Hüseyin Falih Aziz el Lami’yi kara listeye ekledi. Suçlama göstericileri şiddetle bastırmak. Ortalık toz duman ama Amerikalılar kimin boynuna ip atacağını iyi biliyor. Daha da dikkat çekici olan ise Sünni iş insanı ve siyasetçi Hamis Hancer’in yolsuzluk suçlamasıyla yaptırım listesine alınması. Sanki ‘temizlik’ Amerikalıların çalıştığı siyasilerin özgeçmişinde aranan bir hasletmiş gibi! Kirlilikse hepsi kirli. Ve bu sistem bir “Made in USA”. Hancer’in üstünün çizilmesinin nedeni 2018’den bu yana İran yanlısı Hadi Amiri’nin Fetih Koalisyonu ile birlikte hareket ediyor olması. Amerikalılar bu şekilde İran’a yakın duran Sünnilere de “Dokunulmaz değilsiniz” diye gözdağı veriyor.
***
Amerikalılar açısından sokaktaki şiddetin yönelimi, İran’ı geriletme siyasetine müthiş bir zemin sunuyor.
Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Irak’ı bu hale getiren rollerine ve hala işgalci olduklarına bakmadan “Irak halkı ülkesini geri istiyor” diyerek öfkeyi Amerikan hesabına yontuyor. Herkes “Göstericilere ateş açanlar kim” sorusuna yanıtı ararken bir taraf ısrarla Ketaib Hizbullah’ı parmakla gösteriyor. Öldürme potansiyeli yasal ya da yarı yasal bütün güçlerde var. Elbette İran bu gösterilerin bitmesini en fazla isteyen taraf. İran’ın kendi içindeki göstericilere karşı şiddet sicili de ortada. Fakat ortada sorumluları belirleyecek bir soruşturma falan yok.
Burada asıl sarsıcı nokta da şu: Şiilerin Şiiler eliyle yakıldığı bir şiddet döngüsü derinleşiyor. Şiiliğin kutsal kentleri Necef ve Kerbela’da İran konsoloslukların ateşe verilmesi ya da Şii figürlere yönelik saldırılar, çatışmanın Şiiler arası çerçeveye taşınması açısından hedefteki seçiciliğe işaret ediyor. Çünkü çatışma Sünnilik-Şiilik parantezinde kaldığı sürece İran’ın nüfuz kabiliyetinin daha arttığı, özellikle IŞİD’in palazlandığı ve yıkıldığı süreçte Amerikalılar tarafından da iyice idrak edildi. Irak Şiiliğinin İran Şiiliğiyle olan çelişkileri ustaca kullanılıyor. Fay hatlarında düz bir çizgi de yok. Mesela 2003’te öldürülen Taklit Mercii Büyük Ayetullah Muhammad Bakır el Hekim’in türbesi saldırıya uğradı. Hekim ailesi Irak siyasetinde önemli yer tutuyor ve daha dengeli bir çizgi izliyor. İç savaş için büyük bir kışkırtma bu. Necef’te bazı kaynaklar saldırıdan eski Başbakan Haydar el İbadi’nin Nasr Koalisyonu’nda yer alan Şii milletvekili Adnan Zerfi’yi sorumlu tutuyor. Zerfi, Amerikalılar tarafından işgal sonrası Necef’e vali atanmıştı. Dağıtılan Baas’ın Şii unsurları da işin içinde olabilir. Polis kaynakları ise saldırıdan İran karşıtlığı ile tanınan, Sistani’yi de İranlı olması nedeniyle hedef alan ve kendini İmam Mehdi’nin naibi olarak gören Mahmud Sarhi’nin adamlarını sorumlu tutuyor. Sarhi’nin taraftarları daha önce Haşd el Şaabi ofislerini ve İran’ın diplomatik temsilciliklerine saldırmıştı. Sarhi ile paralel reflekslere sahip bir iki Şii akım daha var. Bunlar kurumsal Şii mercilerine meydan okuyor.
Yine Necef’te Sairun Koalisyonu’nun lideri Muktedar el Sadr’ın evi insansız uçak saldırısına uğradı. Sadr, İran’a yanaştığı için mi yoksa göstericileri korunmasını istediği için mi hedef oldu, meçhul.
Sadr bir dönem mezhepler üstü ve dış müdahale karşıtı ‘milli’ bir duruş sergilemiş ancak Abdülmehdi hükümetine ortak olup bir de kritik zamanda vaktinin çoğunu İran’da geçirince sokaktaki pozisyonunu yitirmişti.
***
Kavganın bölgesel boyutları sokaktaki ateşle perdeleniyor. Irak kuşkusuz Suriye, Lübnan, Filistin ve Yemen’i de içine alan daha büyük bir coğrafyadaki hesaplaşmanın en kavurucu parçasına dönüştü. Burası bir ön cephe. ABD büyük bir kuşatma stratejisiyle hareket ediyor. Suudi petrol tesislerinin vurulması sonrası Körfez’de kurulan deniz koalisyonunu genişletiyor. Patriot sistemlerine ilave bataryalar ve F-16’lar göndermekle kalmayıp asker sayısını artırıyor. CNN’e göre Körfez’e ilave 4-7 bin asker gidecek. New York Times rakamı 14 bine çıkarıyor. Pentagon’a göre rakamlar abartılı ama tahkimat gerçek. Tam bu sırada Amerikalılar İran’ın Yemen’e gönderdiği silahları ele geçirdiklerini öne sürüyor. Yine Amerikalılar İran’ın balistik füzeleri Irak’a sokmaya çalıştığı ve İsrail’in hedef alınacağı iddiasıyla uluslararası toplumu ateşliyor.
Malum bu hesaplaşmanın fitili ABD’nin Haşd el Şaabi’yi dağıtma baskısıyla ateşlenmişti. ABD kendi yapamadığını İsrail’e yaptırtıp Haşd el Şaabi’nin en az 4 üssünü bombalatmıştı. Abdülmehdi’nin kendi kararnamesine rağmen Haşd el Şaabi’yi kontrol altına alamaması, üslere saldırılardan dolayı açıkça İsrail’i suçlamak durumunda kalması ve İran’ın baskısıyla Suriye sınırındaki El Kaim kapısını açması ABD’nin Tahran’ın kollarını kesme stratejisinde uyumsuzluk olarak not edildi. Bileti de işte o zaman kesildi.
Velhasıl, Irak’taki ateşin yakıtı kendinden, bunda şüphe yok. Ama ateşin üzerinde dans edenler yok mu, onlar kesinlikle kendi çıkarları için kontrol edemeyecekleri kötülükleri serbest bırakıyor. Aymazca Irak’ın koordinatları bir kez daha cehennem olarak kodlanıyor. Nasıl olsa ateş kendilerine çok uzak.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025