Fehim TAŞTEKİN
Moskova ile pazarlıklar sonuç vermeyince Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “İdlib’i bırakmayacağız” diyor. Neden? Yoksa İdlib, Suriye seferinin ganimeti mi?
Türkiye’nin Suriye’de ne duruma düşürüldüğü, hamaset deryasında boğulurken anlaşılamaz. Öteki taraftan bakmalı. Leyramun, Anadan, Haritan, Kefr Hamra gibi Halep’in kuzeybatı kırsalı tamamen Türkiye destekli silahlı grupların elinden geri alındığında Halepliler sabaha kadar kutlama yaptı. Bazıları “Rejim yaptırdı” deyip beyin loplarının konforunu bozmayabilir.
2015’de Halep’e gittiğimde Leyramun’da 100 kişinin çalıştığı kimya fabrikasının sahibi Basil Nasri, doğrudan Erdoğan’ın Suriye siyasetinin sonuçlarına taalluk eden kişisel hikayesini anlatmıştı. “Fabrikamın başına ne geldiğini bilmiyorum. Ara sıra Google’dan uydu görüntüsüne bakıyorum. Bu terör bitsin aynısını hemen yeniden inşa ederim. Bu azim hepimizde var” diyordu.
Bu süreçte fabrikaların kaderi yağmalanmaktı, kendilerine devrimci diyen güçler tarafından. O zaman Şeyh Neccar Sanayii Kenti’nin bütün sokaklarını gezmiş, yağmalanmış fabrikaların halini görmüştüm. Herkesin hikâyesi aşağı yukarı aynıydı: Silahlı gruplar makineleri ve değerli parçaları söküp Bab el Heva-Cilvegözü Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye götürdüler, orada sattılar.
Şeyh Neccar Sanayi Kenti Genel Müdürü Hazım Accan da “Buraya 2000’de 145 milyar Suriye Lirası yatırım yapıldı. 2005’te faaliyete geçti. 963 üretim tesisi var. Fabrikalar tekstil, gıda, kimya, ilaç, alüminyum, demir, plastik ağırlıklı. Şu anda bunların 366’sı çalışıyor. Geri kalanların tamamı zarar gördü. Elektrik ve su altyapısı da çöktü. Tesislerin yarısı tamamen söküldü, Türkiye’ye götürüldü” diyordu.
Yağmacının pazarı Kilis, Gaziantep ve Hatay’da dönüyordu. Makinelerin izini sürüp bulanlar vardı. Hatta parasını verip yeniden satın alanlar oldu. Türkiye’den kıymetli parçaların tespiti ve sökümü için ‘makine avcıları’ getirtiliyordu. Tabii buna ‘ganimet’ diyorlar, suçu suç olmaktan çıkarmak için! “Ganaimdir şükür, sual olunmaz!”
Şeyh Neccar’ı gezip fabrika sahiplerini dinledikten sonra Halep Sanayi ve Ticaret Odası’na gitmiştim. Binanın girişinde yere serilmiş ve üzerinde “Halep’in devşirme hırsızı… ” ifadesinin yazıldığı bir portreyi gördüğümde şaşırdığımı söyleyemem. Sokakta kulağımıza çalınanlar afişe yansımıştı. Sadece içim burkuldu, utandım. Suriye’nin ana atar damarı Halep ‘devrime’ katılmamış ama ağır bedel ödemişti. Öfkesi büyüktü. Adresi de belliydi.
Tarihi Halep çarşısının ihtişamlı günlerini bilip de tarumar edilmiş haliyle sarsılmamak ne mümkün! O zaman Türkiye, Katar, Suudi Arabistan ve Batılı ortakların gözdesi İslamcı grupların çatı örgütü İslami Cephe tünellere yerleştirdiği bombalarla yol açtığı infilakın görüntülerini gururla servis ediyordu. Güya rejimin noktalarını havaya uçuruyorlardı. Carlton Hotel’i uçuran saldırıda 500 kilo patlayıcı kullanılmıştı. Bunun gibi tünellerden 4-5 şiddetinde deprem etkisi yaratan 13 büyük saldırı düzenlenmişti. Fransızlar döneminden kalma Hükümet Sarayı ve Sanayi Odası da tünellerden gelen dehşetle havaya uçmuştu.
900 yıllık Emevi Camii tamamen askeri karargâha dönüştürülmüş, kum torbaları ve bidonlarla mevziler yapılmış, karşı tarafa ateş açmak için borular yerleştirilmişti.
Mutfak tüplerinden yapılmış “Cehennem Roketleri” tarihi binaların bulunduğu sokaklardan yükseliyordu.
O zamanki Vali Muhammed Mervan el Ulabi ile görüşmüştüm. Binaya düşen mermileri makam odasında sergiliyordu. Birinin üzerinde “Şebbihaya hediyemizdir” yazılıydı. Vali, Halep’e atılan roketlerle 11 bin insanın öldüğünden bahsediyordu. Elbette devlet de bunlara karşı savaşını lazer ışıklarıyla yürütmüyordu! Derdim karşı taraftan görülen manzarayı azcık resmedebilmek. Halepliler neden sabaha kadar kutlama yaptı? İşte bunu anlamak!
***
O zaman Halep bölünmüş haldeydi. Doğu tarafı silahlı grupların elindeydi. Eski Halep’te de çatışmalar sürüyordu. Bölünmüş caddeler keskin nişancılara karşı perdelenmişti.
2016’nın sonunda Halep hükümet güçlerinin kontrolüne geçtikten sonra kentin sokaklarını karış karış gezdim. Yıkımın boyutları ürkütücüydü. Husreviye Camii, Han el Vezir, Adalet Binası, El Şabani Okulu, Nahasin Hamamı, Yalbuğa el Nasri Hamamı, Mihmandar Camii, Kemaliye Camii, El Zaviye el Sayadiye, Hotel Dar-Zamaria ve Sarraf Pazarı yıkılanlar arasındaydı. Harabeye dönen Emevi Camii’nin devamında Medine Çarşısı haraptı. 22 çarşı ve hanı içeren, sokaklarının uzunluğu 13 kilometreyi bulan Medine Çarşısı. Işıltılı koridorları artık kara birer dehlizdi. Kapı ve çerçevesi geride bırakılmış tek bir dükkân yoktu.
Halep’te çok suç işlendi. Ve bunlar Türkiye’nin hesabına da yazıldı. Burada yenilen gruplar İdlib’dekilere katıldı.
Silahların gölgesinde kalan insanlar için yaşamak belki cephe tutmayı gerektiriyor. Evinin önünde silahlı muhaliflerin barikatına kum torbası taşıyanlar, o barikat yıkılırken de askerlere el verenlerdi. Anlaşılmayacak hiçbir şey yok; basit bir hayatta kalma dürtüsü. Ancak genel olarak insanlar savaşın bütün vahşetini ve çirkinliğini yaşadı, silahlı grupların Suriye’ye vaat ettiği geleceği gördü. “Önce savaşı bitirelim sonra yapılacak çok işimiz var” sözlerini duymak da mümkün. Elbette Suriye 2011 öncesine dönemez. Burası ayrı. Bedel ödemiş bir halkın değişim talepleri farklı bir ağırlıkta olacaktır.
***
Biz Halep’i anımsarken Erdoğan, İdlib’deki örgütlere kalkan olurken “Kendi toprağını savunanlar mı terörist? Bunlar direnişçi” diye soruyor. Halep’in aynası bunun nasıl bir illüzyon olduğunu berrak şekilde yansıtıyor.
“ABD ile her an her türlü dayanışmamız olabilir. İdlib harekâtı artık bir an meselesidir” diye üsteliyor. Rusya da işin nereye gideceğini gösteren bir yanıt veriyor: “Suriye’deki meşru orduya karşı bir Türk askeri operasyonu olabilecek en kötü seçenektir.”
Türkiye’nin bugünü ve yarınına feci neticeler bırakan cari siyasetin dününü bir kenara bırakırsak zararın neresinden dönülerse kârdır hesabıyla belki en kestirme çıkış, Adana Mutabakatı temelinde geliştirilecek bir yol haritasıdır. Bu çerçevede Rusların masaya getirdiği harita beğenilmemiş! Alternatifi ne? Savaş mı? ABD, Britanya ve Almanya’nın üçlü açıklamasına bel bağlayıp “Savaşsa savaş” demeye devam mı edilecek? Bu savaş kimin için verilecek? Ve ne getirecek?
İçinde bulundukları illüzyon bir politikaya dönüşmese ya da kritik dönemeçlerde ülkeyi ateşe atan stratejik kararlara yansımasa basit bir değerlendirme diye kenara itilebilir. Lakin değil öyle.
ABD’yle Kürtler konusunda tersleşip Rusya’yla ortaklaşan, rotası belli Rus troleybüsü kendi kapısından geçmeyince tekrar yüzünü ABD’ye dönen, sahanın yakıcı denklemi karşısında yeniden Moskova’nın kapısını çalan, “Zor oyunu bozar” mantığıyla oturduğu Rusya masasından hezimetle kalkınca yeniden ABD’nin ayartıcı vaatlerine oynayan bir döngü. Bu savrulmuşluğu politik gerçeklikle izah edemiyoruz. Belki artık psikoloji imdadımıza yetişir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025