Fehmi KORU
İstanbul 1453’te fethedildiğine göre, fethin üzerinden 569 yıl geçmiş bulunuyor. ‘İstanbul’un fethi’ olayı bizde “Çağ kapayıp çağ açan” diye anılır. Gerçekten de öyledir. ‘Orta çağ’ karanlığından ‘yeni çağ’ aydınlığına geçişte rol oynayan birkaç olaydan biridir İstanbul’un fethi.
Bu konu, aklıma, olayın bir başka anlatımını hatırladığım için geldi.
Kulağımda yer etmiş olan “İstanbul fethedilirken Bizans’ta papazlar ‘erkek mi dişi mi?’ diye meleklerin cinsiyetini tartışıyordu” deyişi sebebiyle…
Günümüzde uluslararası arenada taşları yerinden oynatmaya aday önemli gelişmeler yaşanıyor. Birkaç hamle sonrasında dünyamızdaki ağırlıklı dengelerde ciddi kaymalar yaşanabilecek. Yeni bir çağa geçilebilecek. Bunu sağlayacak ilk hamle için ‘kibrit çakma’ yerine geçecek bir olay bekleniyor.
Öyle bir gelişme sırasında biz ne halde olacağız?
Rusya ve Çin ile Ukrayna ve Tayvan
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması, eğer saldırırsa, o kibriti çakabilir.
Soğuk Savaş yıllarında ideolojik tercih olarak birbirine en yakın durması gereken iki ülke olmalarına rağmen, Sovyetler Birliği ile Çin arasında derin ihtilaflar vardı. Günümüzde ise birbirinden farklı yol tutturmuş olan Rusya ile Çin aynı cephede yer alıyor.
Putin’li Rusya Ukrayna’yı yeniden eski coğrafi gücüne kavuşma yolunda en belirleyici stratejik hedef olarak gördüğünü belli ediyor. Ukrayna’ya yönelik atağının bahanesi çok farklı olsa bile, Sovyetler Birliği adını taşırken sahip olduğu coğrafi genişliğe yeniden kavuşma arzusu Moskova’nın benimsediği retorikten fazla zorlanmadan anlaşılıyor.
Ukrayna, Moskova’nın gözünde, vaktiyle Sovyetler Birliği içerisinde yer alan şimdinin bağımsız ülkeleri ile nüfuz alanı içerisinde bulunmuş coğrafya üzerinde, yeniden dikkatlerini kazanmaya yönlendirecek bir etki unsuru olarak değerli.
Hele bir de Çin Tayvan’a aynı muameleyi yapmaya karar verirse zorlayıcı tablo tamamlanacaktır.
ABD ve NATO’daki müttefikleri, Rusya’nın Kırım’ı işgaline, bir bölgesinde (Donbass) kendisine yandaş ayrılıkçı bir yönetim kurmasına etkisiz yaptırımlarla mukabele etmişlerdi; Moskova ve Pekin’in iştahını artıran o yumuşak mukabele oldu.
Dikkat edilirse Washington’dan uyarı dışında Moskova’nın arzusunu niyet düzeyinde bırakacak ağırlıklı bir tepki gelmiyor.
İşgale kalkışmanın ağır sonucu olarak savaşın öldürücülüğü hatırlatılıyor.
Moskova niyetini hayata geçirmekte aceleci davranmıyorsa, bunun sebebini arzu eksikliğinde değil, kendisinin bir tuzağa çekilmek istendiğinden kuşku duymasında aramak gerek.
Afganistan’da yaşadığı ve vaktiyle kendi sınırları içerisinde bulunan sayısız ülkeyi kaybetmesine yol açmış macerayı unutmuyor Ruslar…
O macera çok pahalıya mal olmuştu.
Sovyetler Birliğini yıkan Afganistan macerasıydı.
NATO’nun ve arkasındaki ABD’nin, vaktiyle Afganistan ne idiyse Ukrayna’yı günümüzde benzer bir macera için ‘deneme kabı’ olarak kullanmak istediği kuşkusunda Moskova.
Haksız da sayılmaz. Çarlık döneminden beri stratejik hedef olarak belirlenmiş ‘sıcak denizlere inme’ fırsatı Moskova için ilk kez günümüzde gerçekleşti. Rusya’nın Akdeniz’de -Suriye ve Libya’da- askeri varlığı, üsleri var.
Bir yanlış hamle ve o hamleyi fırsat bilen bir karşı çıkış Putin’in hayallerinin sonunu getirebilir.
Rusya’nın Ukrayna’yı, Çin’in Tayvan’ı kolay lokma görerek atacakları adımlar ikisine de pahalıya patlayabilir.
İçleri karışabilir bu iki ülkenin…
Öyle veya böyle, şimdiye kadar oluşmuş dengelerin tehdit altına düştüğünü belli eden bir dönemde yaşadığımızı düşündürecek gelişmelerle karşı karşıya dünyamız.
Bunlar olurken biz
Yakın zamanda -son yerel seçim öncesinde- siyasi gündemimize girmiş olan “Hiçbir şey olmasa bile kesin bir şeyler olmuştur” vecizesine benzer bir durum var.
Henüz bir şey olmasa bile bir şeyler olacak gibi…
Türkiye bu olacak şeylerden en fazla etkilenebilecek ülkeler arasında.
‘En büyük stratejik değerimiz’ bildiğimiz coğrafi konumumuz bizi öyle bir durumda tutuyor. Henüz bir şey olmadığı halde olmuş gibi etkilerini üzerimizde hissediyoruz.
Yarın gerçekten bir şeyler olmaya başladığında gelişmeleri kenardan izlemekle yetinemeyebiliriz.
Hal böyleyken içeride durumumuz hiç iç açıcı değil.
Nelerle meşgul olduğumuz -meşgul edildiğimiz- ortada. Tek tek sıralamaya gerek yok.
İşte ‘İstanbul’un fethi’ benzetmesi dünyamız bu haldeyken kendi durumumuza baktığımda aklıma geliyor.
Etrafları Osmanlı ordusuyla çevriliyken, Doğu Roma olmakla da övünen Bizans’ta yönetim üzerinde etkili olan çevrelerin tartışma gündemi gerçekten meleklerin cinsiyeti konusu muydu?
Bizim içine sıkıştırıldığımız politik gündemimizin konuları ona benziyor.
Politik hayata hakim olan jargon maalesef süfli.
Konular da günü kurtarma amaçlı; ülkenin geleceğinden umut kesen gençler ne yapacaklarını bilmez haldeler.
Sorunlar var ve giderek derinleşiyor, ancak çözüm üretmesi kendilerinden beklenenler ortada yok. Olanlar boş işlerle meşguller.
Kibrit çakılır ve ortalık karışırsa, bir tek biz -belki birlikte yan yana anılmayı istemeyeceğimiz birkaç başka ülke daha- dünyamızın alacağı yeni biçimde söz sahibi olmak bir yana, gelişmeden en olumsuz etkilenen ülke/ler olabiliriz.
Bir çağ kapanıp yeni bir çağ açılabilir ve biz bunu fark bile edemeyebiliriz.
İleride bu dönemi yazacaklar “Birbirlerine düşmüşlerdi” derken örnek olarak kullanabilecekleri o kadar garip olaylarla meşgul olunuyor ki…
Yazık oluyor ülkeye.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025