Fehmi KORU
Suriye’nin Lazkiye ve Tartus illerini içine alan bölgesinde meydana gelen çatışmalar kimseyi şaşırtmış olmamalı. Kendi hesabıma bu tür gelişemleri bekliyordum. Süregiden çatışmalara ülkenin başka bölgelerinde yenileri de eklenebilir.
Ülke bu tür gelişmelere açık bir süreçten geçiyor çünkü.
Geçen Aralık ayının başlarında Suriye’de bir çırpıda gerçekleşmiş yönetim değişikliği ve o değişiklik sonucu ülkeyi yönetmeyi üstlenmiş olanların durumu yüzünden sebep çok açık: Uluslararası örgütler ve Türkiye’nin de aralarında yer aldığı pek çok ülke tarafından ‘terörist örgüt’ statüsüne alınmış, el-Kaide ve IŞİD kökenli Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütü ve el-Colani olarak bilinen lideri Ahmed el-Şara, hiç beklenmedik bir şekilde Suriye’nin yeni yönetimine geldiler.
HTŞ ve onunla işbirliği halindeki benzer örgütlerin militanları Suriye ordusu haline dönüştü.
Böylesine kısa bir sürede bu kadar köklü bir dönüşüm pek görülmüş değil. Bu arada, ülkeyi yaklaşık yarım asır boyunca yönetmiş Esad ailesi ile onların tahakküm yıllarının ürünü Baas Partisi’nin ilk çıktığı yerleşim yerinin, Lazkiye ve Tartus illerinin de bulunduğu Akdeniz kıyıları ile Türkiye sınırı arasındaki bölgede bulunduğunu da bu tabloya eklemek gerekiyor.
HTŞ’nin devlet haline dönüştüğü kısa süreçte, eski dönemin asker ve sivil bürokrasi içerisinde yer almış unsurlarının, kendilerini, şimdi çatışmalara sahne olan bölgeye attıkları da biliniyor.
Baas kadroları ile eski rejimin silahlı unsurlarının sığındıkları bölgede gelişmeleri tersine çevirecek, hiç değilse fırsat bulunca yeni yönetimi zora sokacak eylemlere girişmeleri beklenmeliydi.
Bölgeyi Suriye’nin genel nüfusu içerisinde özel yapan, orada yaşayanların büyük bölümünün Alevi oluşu.
Arap Alevilerine Nusayri de deniliyor.
Suriye’de çoğunluk Sünni Müslüman. Alevi kesim yanında değişik bölgelere dağılmış Dürzi ve Yezidi diye adlandırılan dini veya etnik kökenli insanlar da var ülkede.
Kendi sınırları içerisinde bulunan Dürzilere vatandaşlık vermiş olan İsrail, Suriye’deki rejim değişikliğini fırsat bilerek, Dürzi bölgesini ülkenin bütününden ayrıştırma yolunda adımlar attı. Belli ki, o bölgenin Suriye’den kopmasını veya Suriye’de kalsa bile otonom özellik kazanmasını amaçlıyor İsrail.
Bu durum bilindiği için, el-Şara ve yönetiminin farklılık taşıyan insanların yaşadığı Lazkiye ve çevresi gibi sinir uçları açık bölgelere karşı daha hassas davranması beklenirdi.
Çatışmaya kıvılcımı ilk kim çakmış olursa olsun, gelişmenin aldığı biçim, görevi üstlenir üstlenmez yaptığı ‘birlik ve beraberliği’ önceleyen açıklamalarına rağmen, yeni yönetimin bir şeyleri yanlış yaptığını gösteriyor.
En ciddi yanlışlık, silahlı militanlarını ordu bünyesine almakta aceleci davranan yeni yönetimin, yıllar önce Saddam’ın devrilmesi sonrasında ABD desteğiyle Irak’ta iş başına gelenlerin yaptığı yanlışlıklardan ders çıkartmayıp, mevcut orduyu feshetmesi…
Dürziler İsrail’in eline bırakılmamalıydı.
Ülkede azımsanmayacak bir oranı bulunan Aleviler ile eski rejim arasında birebir ilişki kurmak yerine, onları da kazanacak kapsayıcı bir anlayışın yönetime hakim olması gerekirdi.
Kıyıma uğramaktan kaçanların Rus askeri üssüne sığınmak zorunda bırakılması hayra alamet değil.
Gelişmenin Türkiye’yi yakından ilgilendiren yönü, çatışma bölgesinde yaşayan ve bine yakın can kaybı veren insanların mezhebi özellikleridir.
Hem ülkemizdeki Alevi vatandaşların hassasiyetleri öyle gerektirdiği için, hem de Suriye’nin yeni yönetimi üzerinde etkisi bilindiği için, Türkiye çatışmalara sessiz kalamaz.
Sessiz kalmamalı, tam tersine çatışmaları sona erdirmek için en üst düzeyde devreye girilmelidir.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, gecikmiş Şam ziyaretini böyle bir misyonu yerine getirme amacıyla kullanabilir. Suriye’nin geçici Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Lazkiye-Tartus bölgesine birlikte giderek, Suriye’nin Alevi vatandaşlarına sahip çıkmalarında yarar var.
Suriye’de Esad ailesinin hakimiyetinde ülkeyi yönetmiş Baas Partisi’nin iktidarı bitti. Yerine gelenler henüz ‘geçici’ statüsündeler. Geçici yönetim kalıcılık kazanmak istiyorsa, bunu ‘rövanşist’ bir yaklaşımla değil, bütün farklılıkları içinde barındırmayı amaçlayan bir anlayışı her düzeyde hakim kılarak sağlayabilir.
Daha ilk sınavında, yeni yönetimin, en yakınlardan en uzağa bütün dünyanın tepkisini çekmeyi getiren bir tavır sergilemesinin hiçbir makul izahı yok.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025