Fehmi KORU
Türkiye, kendine özel gündemin dışındaki konularla ilgilenemiyor; haklı olarak ilgilenemiyor: Önce anamuhalefet partisi liderinin 25 gün süren uzun yürüyüşü ve ona verilen tepkiler dikkatleri üzerinde topladı; şimdi de bir yıl önce boşa çıkartılan hain darbe girişimi anma etkinlikleriyle meşgulüz.
Bunları bırakıp da yakın ve uzak coğrafyamızda meydana gelen gelişmelere kulak kabartacak halimiz yok.
Oysa dünya da yerinde durmuyor; hemen her gün birçok yönüyle ülkemizi de ilgilendiren köklü değişiklikler veya altüst oluşlara yol açması muhtemel gelişmeler yaşanıyor.
Şu gelişmelere bakın
Rusya’nın Beşşar Esad’ı Şam’da güçlü tutmayla sonuçlanacak bir mutabakatı ABD’ye kabul ettirmesi sözgelimi… Ya da Irak’ta IŞİD tehdidini sona erdirmeye az zaman kaldığının güçlü işaretlerinin alınması… Bu arada Türkiye’nin asırlardır süren ‘Avrupalılık’ iddiasını sona erdirme yolunda önemli başkentlerin ve Avrupa kurumlarının girişimleri…
Suudi Arabistan’ın başını çektiği Körfez ülkeleri ile Katar arasındaki çekişmede Türkiye de Katar’dan yana taraf…
New York’ta yargılanmayı bekleyen Reza Zarrap’ın (Rıza Sarraf) tek kişilik bir hücrede tutulduğunu, avukatlarıyla görüşemeden günlerini geçirdiğini de ancak üç ay sonra öğrenebildik. Oysa Ekim ayında başlaması beklenen mahkeme, iç siyasete bakan yüzü ile, Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor.
Daha az önemli olmayan bir başka gelişme de Donald Trump’ın başkan seçilmesi sonrasında ABD’nin istikrarının bozulması. Washington eskisinden daha fazla yüksek perdeden konuşuyor, ancak eskisi kadar olayları etkileyemiyor.
ABD’nin liderlik yapamaması dünya dengelerini zorluyor.
Küreselleşme çatırdadı, çöküyor
Trump’ın Beyaz Saray’a yerleşmesinden sonra ABD, tıpkı Türkiye gibi, kendi iç gündemine o denli yoğunlaşmış durumda ki, başka ülkelerde olup bitenlerle eskisi kadar ilgilenmesi imkânsız.
Evet, Trump başkanlık uçağıyla dünyayı geziyor, ancak yaptığı bir tür turistik seyahat. En son Fransa’da Bastille Günü’ne katıldı ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından bir geceliğine kapatılan Eyfel Kulesi’nin tepesinde krallara lâyık bir ziyafetle ağırlandı. Ama o kadar.
Rex Tillerson, ABD dışişleri bakanı, oradan oraya koşarak ülkesi adına hâlâ olayları etkileyebilirmiş görüntüsünü veriyor, ama nafile; global arenada Washington’un altından halı kayıyor.
Dünyanın son 50 yılına damgasını vurmuş olan ‘küreselleşme’ de tehlike sinyalleri vermeye başladı; onun yerini alacak bir yeni tez de henüz ortada yok.
Ekonomik ve siyasi krizlere alışık dünyamız hemen her alanı kapsayan daha farklı bir global krize doğru sürüklendiğinin işaretlerini vermeye başladı.
Türkiye bu gelişmeleri yakından izlese ve olan-bitenlere doğru teşhisler koyabilse, bu durumdan en fazla yararlanabilecek ülkeler arasında; acaba gelişmeler iyi izlenebiliyor mu, konulan teşhisler isabetli mi, doğrusu kuşkuluyum.
Çin’in acelesi yok; o kendisini 50 yıllık bir programla dünyanın en etkili ülkesi yapma yolunda…
Rusya, küreselleşmeden olumsuz etkilenmiş ve Sovyetler Birliği döneminde sahip olduğu bağımlı ülkeler ile birlikte ‘süpergüç’ özelliğini de kaybetmişti; şimdi hem yakın çevresini yeniden düzenleyerek hem de var olan uluslararası ihtilâflarda ağırlığını koyarak yeniden güç kazanma çabasında.
Yaptıkları işe de yarıyor.
ABD’yi felç eden, hapis olduğu gündem yüzünden uzak-yakın çevresiyle ilgilenemez hale getiren de Rusya zaten.
Rusya ABD seçimine müdahale ettiği gibi, şimdi de…
Geçen yıl yapılan başkanlık seçiminde, Hillary Clinton’ın değil de Donald Trump’ın seçilmesini sağlamada en büyük etki sahibi Rusya olarak ortaya çıktı. En başlarda “Öyle şey olur mu?” kuşkusuyla karşılanan ve önemsiz bir iddia muamelesi gören seçime Rusya müdahalesi, her geçen gün kendini belli eden yeni ayrıntılarla bir gerçek olarak zihinlere kazınıyor.
Son ayrıntı şu: Seçim çalışmalarında adayların şansının at başı gittiği dönemde, 2016 yılı Mart ayında, Trump’ın büyük oğlu ile damadı ve kampanyasını yönetenler, vaktiyle Rus ordusu istihbaratında çalışmış biri ile istihbarat ilişkisi bilinen bir Rus kadın avukatla oturup konuşmuşlar.
Ruslar, Trump ekibine, Hillary Clinton aleyhine kullanılabilecek malzeme sağlama taahhüdünde bulunmuşlar.
Filmlerde veya TV dizilerinde rastlanacak türden bir hikaye. Soğuk Savaş günlerinde ABD’ye yerleştirilmiş ve Rus olduğu bilgisini silmeyi de başarmış bir casus aileyi hikaye eden ‘Americans’ dizisi gibi…
Ancak gerçek.
Son olayı geçen hafta sonu New York Times gazetesi ortaya çıkardı; NBC ve CNN TV kanalları yeni ayrıntılarla besleyip geliştirdi. Pazarlığı yürüten Donald Trump’ın kendisiyle aynı adı taşıyan büyük oğlu, görüştüğü Ruslar ile internet üzerinden yazışmalarını kamuoyuyla paylaştı, ama bu da etrafı yatıştırmadı, tam tersine…
Vladimir Putin, bu haberler üzerine çıkan tartışmaları izlerken ellerini ovuşturuyor olmalı.
Yalnız ABD seçimlerini etkileyip Trump’ı seçtirmekle kalmamış Ruslar… Trump’la ABD’yi mefluç hale getirecek malzemeleri depolamış, şimdilerde işlerine gelen haberi sızdırarak ülkeyi işlevsizleştiriyorlar da…
Böyle bir dünyada yaşıyoruz…
Gözlerimizi dört açmamız lâzım da…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.06.2025
19.06.2025
16.06.2025
10.06.2025
8.06.2025
5.06.2025
29.05.2025
26.05.2025
22.05.2025
18.05.2025