Fehmi KORU
Her gün haberle ve yorumla hemhal biri olarak sizlerle paylaşmam gereken hazin mi hazin bir itirafım var: Televizyonlardaki tartışma programlarını izlemiyorum. Hem de bunu epeyi bir zamandır sürdürüyorum…
Pek çoğunuz da aynısını yaptığınız için bu itirafımı o kadar da hazin bulmayabilirsiniz. Bir ikinci itirafım daha olacak: Televizyonlarda her akşam birbirine yakın saatlerde sunulan haber programlarıyla da aylardan beri pek işim olmuyor.
Haberleri internet üzerinden alıyorum.
Henüz televizyon yayınları yokken radyodan belli saatlerde verilen haberleri izlemeyi görev bilmiş biriyim. 50 yıl öncesinde bile “Aman saat 1 ve 7 ajansını kaçırmayayım” telaşı yaşayanlardan…
Halen çeşitli yerli-yabancı ajansların -bu arada AA‘nın da- günün gelişen olaylarını duyuran mesajları cep telefonum üzerinden kolumdaki akıllı saate akıyor. Gözüm her zaman ekranın kenarına ve saatime gelen haberlerde.
Sözün kısası, haberler konusunda eski hassasiyetim devam ediyor, ancak onları gazetelerden ve televizyonlardan almamayı tercih ediyorum. TV tartışmalarına da gözüm ve kulaklarım kapalı.
İtirafım bu kadar.
Şikayetler bana ait değil
Aylar hatta yıllara yayılan alışkanlığımı bilmeyen tahmin de etmeyen dostlarım arasından bazen izlediği bir programla ilgili düşüncelerini benimle paylaşmak isteyenler çıkabiliyor. Bendeki buz gibi ifadeyi görünce duralıyor, ancak uzak durabileceğimi tahmin edemedikleri için ifadesizliğimi yaşımla ilgilendirip görüşlerini aktarmaya çalıştıkları kişileri fiziksel özellikleriyle tarif etmeye başlayanlar aralarından çıkabiliyor.
“Hani ekrana her seferinde değişik gözlüklerle çıkan avukat” ile başlayıp “Galiba saç ektirme operasyonu geçirmiş öğretim üyesi canım” ile devam eden tanıtmaların bana hiçbir şey ifade etmediğini görünce, gülüp geçiyor dostlar…
Artık kendilerine mi gülüyorlar, yoksa bana mı bilemiyorum.
Gülüyorlar işte.
Konuya böyle bodoslama girmemin ve itiraflarla önünüze çıkmamın sebebi, şimdi aktaracağım görüşlerin bana ait olmadığını, yüzüme karşı ifade edilen veya yanımda -benim müdahalem olmaksızın- yapılan konuşmalardan nasibime düşenler olduğunu bilmenizi istemem.
Ekranlardan ifade edilenleri olağanüstü çelişkili buluyor insanlar… Daha önceleri Trumpsevgisiyle dolu sözleri hatırlanan kişilerin belli dönemlerde Trump‘ı suçlayan, aşağılayan ifadelerine şaşırıyorlar sözgelimi. Sınır dışına hemen müdahale edileceği kanaatiyle ifade edilmiş görüşlerin sahiplerinin son zamanlarda bu konuda suskunlaştıkları da bir başka izlenim. En çok şikayet edilen ise, bazı ağızların yalnızca CHP başta olmak üzere muhalefet partilerini kıyasıya eleştirmek üzere açılması…
Bana bu şikayetlerini iletenleri anlamakta zorlanıyorum.
“Film izleyin, her kanalda sayısız dizi var, onlar da mı ilginizi çekmiyor?” tavsiyelerime verilen cevaplardan özellikle de dizilerde gizlenmeye bile kalkışılmadan verilen mesajlar olduğunu öğreniyorum.
Siyasi mesajlar…
Kaçış yok yani.
Yoğun siyaset iyi bir şey mi?
Batı da bize benzeyecek gibi
Bir yılını bir Batı ülkesi üniversitesinde geçirmiş bir yakınım, “Orada yaşayanlar kendi ülkelerininki de dahil olmak üzere günlük siyasetle ilgili değiller, insanlar bir araya geldiklerinde konuşup tartışacakları siyaset dışı konular bulmakta hiç zorlanmıyorlar”izlenimini aktardı.
Oysa bizler, “Bugün siyaset konuşmayalım” kararlılığıyla buluştuğumuzda bile, fazla gecikmeden, konunun yine siyasete dönüştüğü bir ortamda yaşıyoruz.
Sağlıklı değil bu durum.
İnsanları sürekli siyasi hava içerisinde tutmanın siyasilerin bir taktiği olduğunu düşünüyorum. 24 saat siyaset soluklayan insanların daha kolay etkilenebildikleri siyasiler tarafından keşfedilmiş gibi. Bu sebeple, yakınımın “Orada siyaset hiç konuşulmuyor” dediği ülke de dahil Batı’yı da bekleyen gelişme bu konuda bize benzemek olacak gibi…
Baksanıza, İtalyan başbakan yardımcısı Fransa’ya gidip o ülkenin cumhurbaşkanıyla ilgili yakışıksız sözler sarf ediyor; karşı taraf da boş durur mu, o alınganlıkla İtalyanları rencide edecek sözler bolca sarf ediliyor.
Fransa ve İtalya’nın suskun yığınları da bu yüzden ister istemez sesli hale geliyorlar.
Kimseye kulak ve göz kapatmak, bu yolla siyaset dışı kalmak öğüdünde bulunacak değilim. Yapan yapsın, bana ne? Ancak siyasetle yoğun biçimde ilgilenmenin sinir sistemleri üzerindeki olumsuz etkilerini, bunun da hayat kalitesini düşürme ihtimalini göz ardı etmemekte yarar olduğunu düşünmeden de edemiyorum.
Dünya yalnız 5’ten değil, siyasetin kıskacından da büyük.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025