Fehmi KORU

Ülkemizde siyasetle de ilgilenenlerin büyük çoğunluğu, haber ve yorumlar için geleneksel medyayı değil, internetin sağladığı habere ve o haberle ilgili yorumlara ânında ulaşma imkanı sağlayan alternatif medyayı tercih ediyor.
Günlük gazetelerden seçtiklerimize de internetten göz atıyoruz, ama daha çok haber sitelerine dadanıyor, vaktimiz varsa YouTube üzerinden yayın yapan kanalları takip ediyoruz.
Alternatif medya gelenekselin siyaset üzerindeki hakimiyetini sarstı.
Galiba siyasiler bunun farkına hala varamadılar.
Özellikle iktidar ortağı partiler ve yönetim kademeleri…
İktidarın es geçtiği alternatif medya muhaliflerin sesini duyurma aracı bugün.
Kılıçdaroğlunu doğru okumak
Konuyu aklıma CHP’nin ve lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun geleneksel medya eliyle zora düşürülme girişimleri düşürdü.
Eskiden, ülkemizdeki medya düzeni muhalefetin ağırlıklı olarak temsil edildiği geleneksel biçimiyle devam ederken, iktidarlar hayli zorlanırlardı. Turgut Özal, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan’a kök söktüren bir medyamız vardı.
İsimlerini saydığım siyasilerin yakın zamanlarda ‘medya’ diye adlandırılan geçmişin ‘basın’ gücü tarafından hırpalanmalarına isyanlarını kendi ağızlarından işitmişliğim var.
Bugün durum tersine döndü. Geleneksel medya neredeyse bütünüyle iktidar yanlısı ve muhalefete kök söktürüyor.
Manşetleri ve köşe yazılarıyla gazeteler, tartışma programlarıyla TV kanalları, koro halinde, muhalefeti mitralyöz ateşine tabi tutuyorlar.
Ülkemiz muhalefeti geleneksel medyada bulamadığı kendini savunma imkanını alternatif yolları deneyerek geniş kitlelere ulaştırabiliyor.
CHP’yi kendisine yakın bilmeyenler bile geleneksel medyaya karşı direnişini takdirle izliyor Kemal Kılıçdaroğlu’nun…
Ne yalan söyleyeyim, ben de, bu son cümlede yer alanlardan biriyim. Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyumu CHP’li birine verir miyim, bilemem, ancak daha önce “Asla vermem” dediğine emin olduğum pek çok insanın son İstanbul belediye başkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu’nun aday gösterdiği Ekrem İmamoğlu’na oy verdiğini biliyorum.
Zaten Kılıçdaroğlu da iktidar cephesinden ve geleneksel medyadan gelen baskılara rağmen “Cumhurbaşkanı adayı olacağım” demiyor.
Meclis’te bütçe müzakereleri sırasında yaptığı konuşmada iktidar saflarından gelen “Aday olacak mısın, açıkla” baskılarına “Olmayacağımı kim söyledi?” cevabını vermesi, ardından seçimde kimin aday olacağına ‘Millet İttifakı’ olarak karar vereceklerini açıklaması usta bir manevraydı.
Kendisinden “Aday olacağım” veya “Adayımız CHPli biri olacak” demesini bekleyenlerin üzüntüleri her hallerinden belli oluyor.
CHP’de etkili görevlerde bulunanlar henüz genel başkanlarının taktiksel kıvamına erişmiş görünmüyorlar ama.
Yeni dönemin özelliği
Son iki yıldır ülkemizde uygulanan anayasal güvenceye de sahip yeni sistem, ‘cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’, ne kadar kalabalık bir seçmen tabanına sahip olurlarsa olsunlar tek bir partinin gücüyle iktidara erişmeyi imkansıza yakın bir hale getirdi.
Bugünkü iktidar ve son seçimde cumhurbaşkanı seçilmeyi başaran Tayyip Erdoğan bu durumu MHP desteği sayesinde kazandı.
Yapılacak ilk seçimde de yine ittifaklar sandıktan kimin önde çıkacağını belirlemek için yarışacaklar ve hangisi daha geniş kitleleri ikna edebilirse iktidara erişebilecek ve o ittifakın adayı cumhurbaşkanı seçilebilecek.
Kamuoyu yoklamalarına gerek yok; iktidardaki varlığını devam ettirebilmesi için AK Parti’nin MHP’yi yanında tutabilmesi de ilk seçimde istenen sonuca ulaşmayı sağlayamaz; bir sonraki seçimin sonucunu, AK Parti-MHP cephesi dışında kalan partilerin aynı ittifak çatısı altında buluşması belirler.
[En son ABD seçimlerinde de gördük: Kamuoyu araştırması yapan kurumların öngörüleri ile sandık gerçeği birbirini tutmuyor. Aynı durum son birkaç seçimde bizde de yaşandı. Sebebini tam anlayamasam da, ben bunun bir biçimde siyasete ilgi duyan insanların alternatif medyadan beslenmesiyle ilgili olduğunu düşünüyorum.]
Mevcut iktidarın devamı, muhalefet cephesini zayıflatması, orada yer alması beklenen partilerden bir-ikisini yanına çekmesi veya karşı cepheyi dağıtması ile mümkün olabilir.
İçindeki uzlaşmaya kapalı çelik çekirdeğin partide söz sahibi olmasına kapı aralayarak CHP’yi yalnız başına bırakmak, HDP’nin kapanmasıyla sonuçlanacak bir süreci başlatmak veya HDP’nin kendi başına gireceği seçimde baraja takılmasını sağlamak…
Bunların iktidarın siyasi hesaplarının satır başları olduğu belli.
Nereden biliyoruz?
İktidara destek veren geleneksel medyada köşeleri tutmuş olanların yazdıklarından…
Muharrem İnce’nin ayrı başı çekmesi ve onun gibilerin çoğalması da aynı hesapla ilgili.
Kılıçdaroğlu’nun “Aday ol” baskısı altında tutulması da…
Oysa, iktidar cephesi dışında kalan partilerin neredeyse bütünü iktidara gelme başarısı gösterdikleri takdirde güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönülmesini talep ediyorlar; bu da cumhurbaşkanını siyasi sistem içerisinde ‘tek adam’ olmaktan çıkarıp var olan bütün taraflar arasında bir ‘hakem’ konumuna getirmek anlamını taşıyor.
Yani? Yanisi şu: Parlamenter sisteme geçilecekse, bu durum bir sonraki cumhurbaşkanının bir siyasi partinin saflarından çıkmasını değil ülkenin bütününü temsil edecek biri olmasını gerektiriyor.
İşte Kılıçdaroğlu bunun farkında ve o farkındalığa uygun davranıyor.
Kendilerini iktidara göre pozisyonlayan geleneksel medya unsurları da bunun için Kılıçdaroğlu’nu sürekli hedeflerinde tutuyor.
Onların fark etmedikleri gerçeği en başta yazdım: Geleneksel medya gücünü kaybetti ve yerini siyasete ilgi duyan büyük çoğunluğun takip ettiği alternatif medyaya bıraktı.
Bu yeni gerçeği günümüzün iktidarı da ilk seçimde anlayacak.
Yazarlar
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.08.2025
5.08.2025
3.08.2025
27.07.2025
25.07.2025
24.07.2025
23.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
17.07.2025