Figen Çalıkuşu
Aynı yaştayız ama benden üç yıl sonra üniversiteye girmiş.
Anayasa Hukuku dersini, Anayasayı hazırlayan 15 kişilik komisyonun başkanı olan Prof. Orhan Aldıkaçtı’dan ve elbette efsane hocamız Prof. Erdoğan Teziç’den almış olmalı.
Sınav kağıdına, Can Atalay’ın milletvekilliğini düşürmek için toplandıkları gün TBMM’de AK Parti lehine grup başkanı sıfatı ile yaptığı konuşmayı yazmış olsa idi Anayasa Hukuku dersinden çakardı.
AKP Grup Başkanvekili Abdullah Güler... İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu.
Abdullah Güler’e göre Yargıtay kararı varsa, Anayasa Mahkemesi kararı uygulanmaz.
Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi arasındaki farkı bilmiyor mu, bilmezden mi geliyor?
Yargıtay ile Anayasa Mahkemesi iki farklı mahkemedir. Yargıtay’ın işi ayrı, Anayasa Mahkemesi’nin işi çok ayrıdır.
Yargıtay adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir. Temyiz mahkemesi yani.
Anayasa Mahkemesi işte bu adliye mahkemelerinde yapılan yargılamalarda, kamu gücünü kullanan organ yani mahkemeler tarafından, Anayasa’da yazılı temel hak ve hürriyetlere bir müdahale olup olmadığını inceler.
Müdahale var ise bunun ölçülü olup olmadığına bakar. Ölçülü değil ise de ihlal kararı verir.
Anayasa Mahkemesinin verdiği bu anayasaya ihlal kararı herkesi, her kurumu ve elbet Yargıtay’ı bağlar.
Anayasa’nın emri budur.
Yargıtay’ın verdiği karar ise bağlayıcı bile değildir. Örneğin mahkeme rüşvetten ceza verdi, temyiz edildi, Yargıtay “suç yok” dedi, bozdu kararı. Dosya döndü geldi mahkemesine. Hâkim, Yargıtay kararına uymadı, direndi. Direnir, uymak zorunda değildir. Yasa böyle diyor.
Siyaset esnafının kendi meslek onuruna ihanet ederek hukuku eğip bükmesine hadi aldırmayalım ama peki yargının anayasal düzene ve evrensel hukuka göre çalışmasını denetlemesi gereken Hâkim ve Savcılar Kurulu’na ne demeli?
HSK görevini yapsa, bir başkanvekili vasıtasıyla TBMM’sinde anayasal düzenin ortada kaldırılışına tanık olur muyduk?
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi 3 üyesi Can Atalay için Anayasa’nın 153. uygulamadıklarında anayasa suçu işlendi.
HSK’nın derhal devreye girmesi gerekirdi. Girmedi… Anayasayı ve anayasal düzeni savunmadı.
Bugün de bu sorun anayasal düzene ve evrensel hukuka göre çözülmek isteniyor ise yapılacak iş bellidir.
Yöntem açıktır.
HSK Can Atalay konusunda mahkemenin anayasanın 153. Maddesine uymasını gözetecektir.
Ama belli ki siyasal iktidarın küçük ortağı tarafından ortaya konan çok tehlikeli bir senaryo, yargı içindeki 5-10 kişi tarafından icra ediliyor, HSK da seyrediyor…
Tabii ülkedeki meşru tüm güçler ve muhalefet partileri anayasal düzenin devre dışı bırakıldığı bir ortamda, yürürlükte olan bir anayasal düzen varmış gibi yapamaz. Mış gibi davranamaz…
Anayasal düzenin kamu gücü kullananlar tarafından kaldırılması halinde ne yapılabilir, en etkili demokratik çözüm nedir bunu düşünmek mecburiyetindeyiz.
Siyaset kurumu saha dışında kaldı, işler hale getirilmesinin demokratik yolu nedir, belki parlamentodan çekilmektir… Her şey normalmiş gibi davranmamaktır.
Siyasal iktidara da şu soruyu sormak gerek, hukuksal zorbalıkla anayasal düzen çökertilince ne olacak?
Garip ve karanlık bir şekilde Kiliselerin basılması, milyonlarca emeklinin dramatik konumu, sürekli artan pahalılık, ülkenin huzurunu tehdit eden vicdansız ve adaletsiz gelir dağılımı, en zengin yüzde 20 sürekli zenginleşirken, geri kalan yüzde 80’nin fakirleşmesi mi çözülecek?
İşsizlik mi azalacak?
Türkiye uyuşturucu batağından mı kurtulacak?
Tabii ki hayır…
Çünkü hukuk hançerlendikçe ülke ölmeye yatıyor.
Ama benim en anlamadığım hukuk eğitimi alanların hukuka ihaneti… En korkunç örneklerinden birini salı günü yaşadık.
Anayasayı çiğneyerek abra kadabra yöntemleriyle Türkiye’yi boynundan çekerek mezbahaya götürme işine “hukuk diploması” olanların gönüllü sıvanmaları, işin mesleki açıdan en utanç verici kısmı…
Sefaletin ve baskının yaygınlaşması da bunun doğal sonucu… Hukuku siyasallaştırınca geriye çetelerin elinde yok olmaya doğru giden bir ülke kalıyor.
Anayasal düzeni, hukuk devletini can çekişmekten kurtarıp yeniden sağlığına kavuşturmanın yolu, yöntemi, çözümü nedir?
Günün en temel ve en acil sorusu budur.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.12.2025
12.12.2025
5.12.2025
28.11.2025
21.11.2025
14.11.2025
7.11.2025
31.10.2025
17.10.2025
10.10.2025