Gülay GÖKTÜRK
PKK sağ ele geçenleri de öldürtmeye çalışıyor
30.10.2012
3633
Evet, ben de aynen oğlu cezaevinde ölüm orucunda olan baba gibi düşünüyorum.
Onu çok iyi anlıyor, onun yükselttiği isyan çığlığına çocukları PKK tarafından ölüm orucuna yatırılan bütün anne babaların katılmasını umut ediyorum.
"Mademki bu talepler çok mühimdir 14 senedir cezaevinde bulunan Abdullah Öcalan bugüne kadar bir gün bile açlık grevine gitmedi. Tutsak ailelerine açlık grevi için çağrı yapıyorsunuz. O zaman Mehmet Öcalan ve kardeşleri neden buna katılmıyor? Eğer Öcalan'ın özgürlüğü ve bazı hakları almanın yolu açlık grevi ise o zaman, bunu özgür insanlar yapar. Önce BDP vekilleri, parti başkanları, belediye başkanları, sivil toplum kuruluşlarının açlık grevine girmesi gerekmez mi" diyen acılı baba mantığın, aklın, sağduyunun sesidir.
Cezaevlerinde şimdiye kadar çok açlık grevi yapıldı. Hem dünyada hem de bizde nice tutuklu, mücadele için başka hiçbir imkanlarının olmadığı hapishane koşullarında, son koz olarak canlarını ortaya koyup taleplerini "dışarıya" duyurmaya ve gerçekleştirmeye çalıştılar.
Ama bu talepler, hep kendi sorunları, cezaevindeki yaşam koşulları ile ilgili oldu. Açlık grevleri ya da ölüm oruçları hiçbir zaman ülkenin siyasi sorunlarını "çözmek" için kullanılmadı. Tutuklular hiçbir zaman Meclis'in ya da siyasi partilerin atması gereken adımları bedenlerini şantaj unsuru olarak kullanarak gerçekleştirmeye çalışmadı.
İlk defa, tutuklular Öcalan'ın tecridinin kaldırılması, "Ana dilde savunma hakkı" ve "ana dilde eğitim"gibi tamamen siyasi taleplerle ölüm orucu yapıyorlar.
Bu, içerisi-dışarısı meselesi de değil.
Adamın biri köprünün korkuluğuna çıkıp "Borçlarımı ödemem için yardımcı olmazsanız kendimi atacağım" dese elbirliğiyle çözüm bulmaya çalışırız. Ama "Ya seçim barajını indirin ya da kendimi buradan atıyorum" dese Meclis toplanıp seçim barajını mı indirecek?
Vebali büyük
Gerçek şu ki, PKK "gerilla savaşıyla", canlı bombalarla, karakol baskınlarıyla; sözde "Devrimci Halk Savaşı"yla yapamadığını şimdi cezaevlerindeki tutukluların hayatını ortaya koyarak yapmaya çalışıyor. Şimdiye kadar umutsuz bir dava uğruna binlerce Kürt gencini dağlarda kırdırttığı yetmedi, şimdi de hapishaneye sağ girmeyi başarabilmiş olanları da orada öldürtmeye çalışıyor.
Terör örgütü şefleri, ortaya atılan taleplerin karşılanmasının mümkün olmadığını, ölüm oruçlarının -eğer bu taleplerle devam ederse- hezimetle bitmesinin kaçınılmazlığını herkesten iyi biliyor. Ve zaten beklediği sonuç da bu: Yüzlerce tutuklu ölsün, sakat kalsın, Kürtler'in acısı, kini öfkesi büyüsün ve PKK da bu acıyı kini, öfkeyi hükümete doğru yöneltebilsin!
Ne var ki, ülkemizin aymaz "demokrat"ları ne bu grevlerin meşruiyetine ne başarı şansına ne de PKK'nın hesaplarına bakmaksızın ortaya dökülmüş, hayatın kutsallığından söz edip hükümetin açlık grevindekilerin taleplerini kabul etmesi için baskı yapıyorlar.
Bir devlet, siyasi bir meselede bir grup insanın "Kendimi öldürürüm" şantajına boyun eğerek karar verebilir mi? Bu olacak iş midir?
Bugün açlık grevlerine çözüm olarak, hükümetin tutukluların taleplerini kabul etmesini savunan herkes, bilerek ya da bilmeyerek o çocukların canlarıyla oynuyor, büyük bir vebal altına giriyor. Onları başarı şansı olmayan bu mücadeleden vazgeçmeye ikna etmek ya da en azından öne sürdükleri talepleri gerçekleşebilir talepler haline getirmeye çağırmak yerine, o umutsuz yolda ölüme doğru ilerlemeleri için destek oluyor.
Onlar PKK'nın tutsağı
Unutmayalım ki, şu anda ölüm orucunda mahkumlar asıl PKK'nın tutsağı... Ölüm orucuna katılmama gibi bir seçenekleri olmayan, bu karara biraz itiraz etmeye kalksalar hain ilan edilip cezaevinin bir kuytusunda boğazlanma tehdidi altında olan çaresiz bir kitleden söz ediyoruz.
Onların canlarını kurtarmak istiyorsak yapılması gereken şey, hapishaneleri Kandil'in diktatörlüğünün hüküm sürdüğü yerler olmaktan çıkarmak, mahkumların can güvenliğini sağlamak ve onların özgür iradeleriyle davranabildikleri yerler haline getirmektir.
Bakın o zaman, kendini Öcalan için, Oslo sürecinin yeniden başlaması için ya da anadilde eğitim için kurban etmek isteyen kaç kişi kalır ortada..
.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.01.2016
8.02.2016
3.02.2016
31.12.2015
29.12.2015
27.12.2015
25.12.2015
22.12.2015
21.12.2015
18.12.2015