Güldalı COŞKUN
Ülke renkli olunca, seçimler de renkli oluyor ve bazen sonuçlar da. İlginç bir seçim dönemi yaşadık. Olumlu olumsuz tüm yanlarıyla, karşımıza çıkan manzara bu malzeme de bundan ibaret.
En olumsuz yanı, hiçbir partiye tek başına iktidar verilmemiş olması. Çünkü koalisyon, demokrasisi yerleşmiş ülkelerde bile sıkıntıya neden olan bir biçim. Kaldı ki; bizim gibi asgari müştereklerde bile uzlaşamayan partileri olan bir ülkede bu çok daha zor. Çok pardon efendim; AK Parti dışında, ötekiler için bir müşterek nokta var: AK Parti düşmanlığı! Belki de bu yeter!
Çözüm süreci, yapısal reformlar ve Anayasa gibi konular ve bazı büyük yatırımların, Hükümetler yerine bir devlet politikası olamadığı için, dondurulması ihtimali de son derece olumsuz.
Olumlu tarafları biraz daha sosyal psikolojiye ve algıya yönelik. Demokrasi adına demokrasiden vazgeçmeye meyyal bir kitlenin hem kendilerini hem karşıtlarını yoran hallerine bir nevi ilaç oldu. Meğer; bizim bir “diktatörümüz” yokmuş ve meğer bu parti de seçimlerde oy kaybedebilir ve buna saygı duyup, gerekeni yapabilirmiş. Oh mis! Ne rahatladık! Ak Parti fenomen değilmiş, kitlesi de “sürü” değilmiş. Üstelik bu seçimde; kedi, medi, trafo, çöp, oy, yanık, hile gibi sözcükler inzivaya çekilmiş!
Diğer olumlu tarafı ise, Kürt, Ermeni gibi kimlikleri kabul etmeyenlerin, neden ne olursa olsun, bu insanları desteklemesi, meclise sokması, “ötekine” sırf kişisel nefret yüzünden de olsa, her şerden bir hayır misali (Allah şaşırttı dedim, tam şu anda kahkaha eşliğinde!) destek olması gibi güzellikler. Statükonun partisinin neredeyse, hiç kurucu unsurdan ve laiklikten bahsetmemesi, ekonomiye ve sosyal politikalara yönelik projeler sunması da, artık ana zeminin demokrasi yolculuğu olduğunun ipuçlarıydı.
Şimdi yapılması gereken, çıkan bu sonuç üzere bir yol belirlemek ve bu işin çocuk oyuncağı olmadığının bilincinde halkın verdiği göreve talip olmak. Kapris ve dayatmalar, kişisel husumetler de halkın defterine not edilecek, ilk seçimde (olası erken seçim) okunmak için.
Bu seçimin galibi HDP’dir, barajın aşılıp aşılmaması üzerine kurulu ve hepimizin buna kitlendiği bir seçim olması nedeniyle. Birincisi ve en yüksek oy alan AK Parti olmakla birlikte, kurulduğundan beri, sürekli oylarını arttıran ve kendisiyle yarışıp, tek başına 13 yıldır iktidar olan bir parti için, bu seçim bir başarı kaybıdır ve bunu sorgulayacaklardır. Ancak, partilerin, uzun süre iktidarda kalmaları yüzünden bir çeşit metal yorgunluğa düşmeleri de kaçınılmazdır. Zamanla toplumu okumakta yanılgılar da baş gösterebilir.
Seçimin mağlubu ise CHP ve MHP’dir. Tabii onlar için başarısızlık sayılmıyor, muhalefette olunduğu halde oylarında değişiklik olmaması ,(MHP’de çok küçük bir artış var) Hatta, muhalefette olmaktan, mutlu bile olduklarını söyleyebiliriz. Tüm hedefleri, AK Parti’nin oylarının düşmesi ve iktidar olamaması. Başka nerede var bilemiyorum 50 yıldan daha fazladır, tek başına iktidar olamamış bir partinin ısrarla, çizgisini koruması ve istifa gibi bir durumun işlememesi.
Her seçimde yenilen pehlivanlar, seçim sonucunu başarı ilan ederken, pişkinlikte rekor kırmaları, artık yadsınmıyor, olağan görülüyor ve hala CHP üzerine bol elbiseler giydirilmeye çalışılıyor; leyleğin ömrü, lak lak ile misali…
Sonuçlarla ilgili, detay teknik bilgilere gelince; AK Parti’de tüm illerde düşüş var. Bunun iki milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor ve büyük oranda Kürt oylarından oluşuyor. CHP, 51 ilde düşüş yaşıyor, Kılıçdaroğlu’nun kendi memleketinde dahi oy oranı, yüzde 20. HDP, Doğu’da birçok ilde yüzde yüze yakın oy artışları sağlarken, asıl şaşırtıcı oranlar, İstanbul’un Bebek, Nişantaşı, Şişli, Etiler gibi semtlerinden gelmesiydi. Genel olarak İstanbul’da MHP’den daha fazla oy alması da, seçimin başka bir sürpriziydi.
Ak Parti’nin Kürt oylarını neden kaybettiğini de yazmayı düşünüyorum. Hepimizin alması gereken dersler var elbette ancak önemli olan siyasilerin ciddi bir özeleştiri yapıp, bu kısırdöngüden bizleri çıkaracak bir vizyon ortaya koymaları.
Her şeye rağmen seçim güzeldir.
twitter.com/gulcoskun34
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.06.2018
3.02.2018
27.05.2018
21.05.2018
14.05.2018
29.04.2018
23.04.2018
15.04.2018
9.02.2018
2.02.2018