Gürbüz ÖZALTINLI
Bu büyük akıntının karşısında hiç kimse duramaz. Sözüm öncelikle, geçmişte kalmış cennetlerini delice özleyen her türden “dili var gözü yok” olanlaradır:
Önce dünya değişti, sonra Türkiye. Şimdi de Ortadoğu değişiyor.
Evet, doğrudur; çok acılı bir modernleşme macerasından geldik bu günlere. 19. yüzyılın başlarından beri düşe kalka “ilerliyoruz”. Macellan’ın varisleri gibiyiz. Hep “Batı”ya doğru giderek bulunduğumuz yere ulaşan bir yolculuğun içindeyiz. Fakat coğrafyanın gerçekleriyle, toplumun gerçekleri çok farklı. Toplumlar yolculukları içinde değişiyorlar. En sevdiğim büyük Türk düşünürlerinden Emrah Serbes’in hatırlattığı gibi “her temas iz bırakır”...
Biz de Batı’ya doğru gidip kendimizi ararken değiştik. Batı’nın kurumlarıyla, siyasal akımlarıyla, değerleriyle tanıştık. Bir yanımız Ortadoğulu kalırken diğer yanımız modernleşti. Ne tam bir Doğulu ne tam bir Batılı. Kendine has bir sentez; adı konulamaz bir melezlik...
Kimilerine göre “mahcubiyet verici bir yarım Batılılık”; bir “medeniyet eksikliği”!...
Başka bazılarına göre de “öz kimliğin sulanması; dönülmesi gereken bir yozlaşma”...
Her ikisi de marjinal. Ana gövde bu yolculuktan mutlu. Çağımızın gerçeği bu: Etkileşim, değişim ve yeniden oluşum. Gelenekle yeni olanın barıştığı makul denge.
Macellan’ın yolculuğunu biz böyle yaşadık. “Efendiler”le “parya”lar yer değiştirdi. Fakat “parya”lar da eski parya değil artık. Yeni dünyayla tanıştılar.
Kendilerini “medeni”, paryaları “barbar” olarak görmeye alışmış olanlarımız bu macerayı bugün de doğru okuyamıyorlar. Onlar, bunca yılın modernleşmesinin bize kattıklarıyla “Arap Baharı”nı kansız kaossuz yaşadığımızın farkında dahi değiller. O kadar değiller ki, bu büyük değişimi yapanları devirecek bir darbeyi bizim “baharımız” olarak selamlamaya hazırlar.
İşte bu tarihtir ki; önce “parya”ları ayağa kaldırdı; onları, kılıçla kanla değil; kürsülerle sandıklarla sözün sahibi yaptı. Şimdi de Kürtlerle Türkleri barıştırıyor.
Bütün Ortadoğu nerede ne zaman biteceği belirsiz bir çatışma ve dağılma hâli yaşarken; biz büyük kucaklaşmaya doğru ilerliyoruz.
Doğu-Batı sentezi: Kanımca, Türk-Kürt barışının arkasında yatan büyük tarihsel gerçeğimizin adı budur. Biz, “Doğu”nun kültürel kodlarını küçümseyenlerden, İslam toplumlarıyla temas noktalarımızı tehlikeli bulanlardan kurtulamasaydık bu barış olmazdı. Fakat biz, “Batı”ya doğru yola çıkmamış; insan hakları, özgürlükler, parlamento, seçimler, sivil irade kavramlarıyla tanışmamış olsaydık da bu barış olmazdı.
Bu savaşı bir bakıma “Doğu’nun değerleri”ni yok sayan “Batıcılar” çıkarttı.
Şimdi onu “Batı’nın değerlerini” yok saymayan “Doğulular” bitiriyor.
Bu bir “Pax Ottomana” değildir. “Geleneğin dirilişi” diyerek noktayı koyamayız.
Unutmayalım hepimiz Batı’nın icadı olan “Demokrasi” çağrısında buluşuyoruz.
Bir çift söz de “endişeli” dostlara
Kuşkusuz ki demokrasi mücadelesi önemini kaybetmiyor. Adı üstünde, bu bir mücadele. Fakat özellikle“Doğu Despotizminden” korkan demokrat aydınların bu barış günlerinde takındıkları tutum da eleştiriyi hak ediyor kanımca.
“Ortada Uludere dururken biz neyin barışını konuşuyoruz”... “Milli Güvenlik Kurulu mevcudiyetini korurken, hâlâ 12 Eylül yasaları orada dururken hangi demokrasiyi tartışacağız”... “Anayasa değişmedikçe Balyoz, Ergenekon davaları ayrıntıdır”...
Bu sözleri duyuyoruz...
“Anti-politikanın” adı ilke ve vicdan oldu. Aydının rolü, maksimalist çağrılar adına yaşamsal politik dönüşümlerin küçümsenmesine indirgendi.
Bu söylem yeni değil. Biz, dönüşümün ilk yıllarından beri “ilke” vazetmenin siyaset sayıldığı tutumu“sol”dan tanıyoruz. “Bırakın birbirlerini yesinler” diyenler, “devrim” olmadıkça her şey egemenler arasında yürüyen kayıkçı dövüşüdür, ayrıntıdır, aldatmacadır düşüncesindeydiler. Bugünün kimi demokrat aydınları böyle muhayyel bir “devrim” uğruna konuşmuyorlar, tamam. Ama bekledikleri demokratikleşme adımlarını savunmayı günün yaşamsal dönüşümlerini küçümsemenin gerekçesi kılmaları da onları farklı bir yere taşımıyor.
Eğer “ilke ve vicdan”, kimilerini Kürt barışının önemini dahi göremeyecek bir yere getirmişse, milyonlarca insan meydanlara dökülmüşken onlar bu tarihî günün tadını çıkartamıyorlarsa, bunun üzerine oturup düşünmelerini öneririm.
Bu toplumun demokrasiyi hakkıyla savunacak seslere ihtiyacı var.
Fakat bu rol, Ergenekon davasını “ayrıntı” sayan, Kürtlerin silah bırakmasını bile “aldatılma”endişesiyle yaşayan bir akıldan geçmiyor.
*
NOT: İki hafta yokum. “Batı”ya gidiyorum. Aynı yere varmak umuduyla...
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023