Hadi ULUENGİN
KÜRDİSTAN paranoyası tabii ki Türkiye’nin bölüneceği korkusundan kaynaklanıyor.
Yani hem Kuzey Irak’ı, hem son durum ertesinde Kuzey Suriye’yi de kapsayacak bir Kürdistan devleti kurulursa ülkemiz Kürtleri de ona katılmak için irade beyan edebilirler.
***
ÖNCE şunu vurgulayalım: Aynı etnik aidiyeti taşısalar bile tarihî süreçte ayrı düşmüş kavim ve halkların illâ ortak çatıda buluşacağına ve bunu arzulayacağına dair bir kural yoktur!
Meselâ soy itibariyle Cermen olan Avusturyalılar mazide, yine Cermen Almanlarla birleşmeyi hep reddettiler. Prusya’yla gerçekleşen 1866 Sadowa savaşı da bu yüzden patladı.
Çünkü o Avusturyalılar hanidir ve hanidir Alman Konfederasyonu’ndaki krallık ve prensliklerden farklı bir devlet yapısıyla ve toplumsal kültürle harmanlanmışlardı.
Dil hariç bir Salzburg sakiniyle bir Dresden sakini arasında ortaklık mevcut değildi.
Nitekim birleşme eğilimi neden sonra, yani 1. Harp ertesi Viyana İmparatorluğu’nun dağılması ve bunun da Avusturyalıları Büyük Almanya fikrine zorlamasıyla birlikte öne çıktı.
***
ÇOK yakın tarihe de gelebiliriz. Kosova ve Makedonya Arnavutları bugün çoğunluk olarak hiç de Tiran başkentli “Anavatan”la bütünleşmek eğilimini taşımıyorlar.
Zira dün eski Yugoslavya’da olduğu gibi şimdi de bu iki cumhuriyette Arnavutluk’a oranla daha iyi bir hayat yaşanıyor. Artı, o Yugoslavya’dan miras sosyal kodlar paylaşılıyor.
Dolayısıyla, şayet Kürdistan devleti kurulursa ülkemiz Kürtlerinin de oraya katılmak için Türkiye’den ayrılmak isteyeceği tezi spekülatif bir hezeyan olmaktan öteye gitmiyor.
Veya baştan beri dediğim gibi, paranoyak bir korkunun tezahürünü yansıtıyor.
Artı, bizzat o Türkiye Kürtlerini de avanak sanmak yanılgısıyla atbaşı gidiyor.
***
ÖYLE, çünkü velev ki denize çıkışı olmayan, etrafı hasım ülkelerle çevrelenen ve refah ortalaması itibariyle de Güneydoğu’yu bile aşamayan bir Kürdistan kuruldu.
Kabul, kavmi ve milli aidiyet dürtülerinde illâ rasyonalite aranamayacağı doğrudur.
Ama yine de Türkiye Kürtleri sağduyudan bu denli yoksun mudurlar ki o ulus-devlete katılmak için iktisadi- sosyal entegrasyon sağladıkları ülkeden ayrılmak isteyeceklerdir?
Kaç kişi, kaç aile, kaç aşiret dünyadaki en büyük ve en yoğun Kürt nüfusu barındıran İstanbul’u terk edip Erbil’e, Süleymaniye’ye, Dahuk’a yerleşmeyi seçecektir?
Jeo-stratejik açıdan ise hangi süper güç Ankara, Arap başkentleri ve Tahran gibi hayati siyasi merkezleri es geçmek pahasına aynı Kürdistan’ın “hamisi” olmak gafletine düşecektir?
Dolayısıyla, ruhen travmatik boyutlu ve komplo teorisi hezeyanlı saplantıları bir kenara bırakırsak“Kürdistan paranoyamızın” kökeni aslında tek bir kısırdöngüye uzanıyor.
Yani bizzat Türkiye’nin kendi Kürt meselesini çözememesinden kaynaklanıyor.
***
ÇÜNKÜ panik yaratan şey bağımsız bir Kürdistan’ın Ankara için somut tehdit oluşturacağı korkusu değildir! Aklı başında hiç kimse böyle bir saçmalığı ciddiye almaz.
Korku, bu tür bir devletin varlık ihtimalinin dahi yarattığı dinamikten kaynaklanıyor.
Kaygı, Türkiye Kürtlerinin bundan böyle “alavere, dalavere Kürt Mehmet nöbete” türü bir“çeyrek” yahut “yarım” çözüme rıza göstermeyeceğini fark etmekte hayat buluyor.
Ve evet, korku bu açıdan yerindedir! Panikleyenler endişelerinde haklıdırlar!
Zira Kürdistan diye bir ulus-devleti doğdu veya doğmadı, şimdi fazla önem taşımıyor.
Türkiye Kürtleri bıçak kemiğe dayanmadığı müddetçe onu asla seçmeyeceklerdir ama sözkonusu ivme sayesinde de ikincil statü kabullenmeye artık hiç “he” demeyeceklerdir.
“Kürdistan paranoyamız” aslında zahiri bir yansımadır ve temel araz ortak ulus-devletimizi yeniden tanımlamak aşamasında kâbusa dönüşmektedir.
Yazarlar
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.02.2016
12.02.2016
6.02.2016
29.01.2016
22.01.2016
18.01.2016
15.01.2016
8.02.2016
1.02.2016
25.12.2015