Hakan AKSAY
Biliyorum, benzerlik deyince Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le karşılaştırılmasına alıştık.
Ama ben Erdoğan’la “Yeni Rusya”nın ilk lideri Boris Yeltsinarasında daha çok benzerlik olduğunu düşünüyorum.
Bu benzerliklerden bazılarını aşağıda özetleyeceğim.
Son günlerde sık sık aklıma takılan ise, Erdoğan’ın iktidardan ayrılmasının Yeltsin’in gidişine benzeyip benzemeyeceği.

Herkes yüksek sesle dile getirmese de, AKP’nin ve “kurucusu”nun yükseliş döneminin epeyce gerilerde kaldığı; Gezi, 17 Aralık ve nihayet 7 Haziran’dan sonra tersine giden sürecin her an hızlanabileceği ihtimali artık zihinlerde.
Çözüm Süreci’nin bitirilmesi sonucu başlayan kanlı aşama ve cenazelerde yükselen protestolar, 1 Kasım seçimlerinin – tabii eğer yapılırsa – Cumhurbaşkanı açısından son derece olumsuz sonuçlar doğurabileceğini düşündürüyor.
Yaygın bir başka kanı da, seçimle gelen Erdoğan’ın “seçimle gitmemek için elinden gelen her şeyi yapabileceği”...
Öyle mi olur, başka türlü mü, bilinmez.
Ama şu anki gidiş değişmezse, onun siyaset sahnesini terk edişi, Rusya’nın eski lideri Yeltsin’in iktidarı bıraktığı şanslı şartlara fazla benzemeyecek gibi.
‘Kurnaz’, ‘acımasız’, ‘kindar’...
Rus ve Batılı siyaset uzmanları ve medya, Yeltsin’in temel özelliklerini sıralarken genellikle şunların altını çizmeden geçmiyor:
Güçlü karizma... Kitleleri peşinden sürükleme becerisi... Entelektüel ve kültürel birikiminin fazla yüksek olmaması... Beklenmedik ve bazen de riskli siyasi çözümler ortaya koyması.... İnatçılık... Kurnazlık... Gerekirse yalan ve iftiraya başvurmak... Kin tutmak... Her zaman bir “düşman” bulup taraftarlarını konsolide etmek... Acımasızlık... Sonsuz bir iktidar tutkusu...
Bu özelliklerin size başka birilerini daha hatırlatabileceğini tahmin ediyorum.
Hiçbir zaman çok iyi bir öğrenci sayılmayan Yeltsin, buna karşın Komsomol (komünist gençlik örgütü) ve Sovyetler Birliği Komünist Partisi saflarında son derece aktifti. Bu sayede birçok önemli göreve getirildi. İri cüssesi ve kavgadan kaçınmayan yapısının yanı sıra, iyi bir sporcu (uzun süre voleybol, sonradan tenis) olarak dikkat çekiyordu.
Urallar’dan gelip 80’lerin ortalarında – önemli ölçüde de sonradan düşman ilan edeceği Sovyet lider Gorbaçov sayesinde – ülkenin en büyük kenti Moskova’da parti teşkilatının başına ve Merkez Komitesi’ne, hatta Politbüro’ya kadar yükseldi.
Adı birçok skandala karıştı, hakkında soruşturmalar yapıldı. Bunların çoğunu atlatmasını bildi. Ama 1988’de bazı görev ve yetkileri iptal edildi.
İki yıl içinde halk arasında popülaritesini arttırmasını bildi ve Sovyet devletinin iyice zayıfladığı 1990’da Komünist Partisi’nden istifa ederek Gorbaçov’a bayrak açtı.
12 Haziran 1991’deki seçimlerle – daha henüz Sovyetler Birliği’ne bağlı olan – Rusya Federasyonu’nun halk oyu ile seçilmiş ilk Devlet Başkanı oldu.
19 Ağustos 1991’de girişilen darbe denemesi sonucunda giderek gücünü kaybeden Gorbaçov’u adım adım gerileterek aynı yılın sonunda Sovyetler Birliği’nin dağıtılmasına önderlik etti.
Yolsuzluklar ve kanlı olaylar
Onun iktidarında Rusya Federasyonu birçok sarsıntı yaşadı. 90’ların başı, halkın olağanüstü yoksulluğu ve “vahşi kapitalizmin doğuşu” dönemiydi.
Bu yıllarda birçok yeni yetme işadamı ülkenin madenlerini ve fabrikalarını yağmaladı. Bunların en büyüklerinin (oligarkların) Yeltsin ve siyasi ekibiyle ilişkileri çok sıkıydı.
O yıllara ilişkin yolsuzluk iddialarının baş rollerinde ünlü Rus zenginleri, eski Sovyet devleti yöneticileri, eski parti ve haberalma örgütü şefleri ve bu arada Yeltsin’in bazı yakınları (mesela, küçük kızı ve bir dönem danışmanı olan Tatyana Diyaçenko-Yumaşeva) dikkat çekiyordu.
Rus liderin adı birçok hukuksuzluğa ve şiddet olayına karıştı. 1993 Sonbaharı’nda parlamento ile yaşadığı gerilimin ardından içinde muhalif milletvekillerinin bulunduğu Beyaz Ev’i bombalattırması, onlarca insanın ölümüne, birçok siyasinin de tutuklanmasına yol açması bunların başında geliyordu.
Yeltsin, 1996’daki devlet başkanlığı seçim kampanyasını Batılı devletlerin ve “7 oligark”ın mali desteği ile yürüttü. Yıllar sonra bugünkü Başbakan Medvedev’in itiraf ettiği gibi, 1996 seçimlerini aslında komünist aday Zyuganov kazanmış, ancak “Kremlin darbesi” ile Yeltsin’in koltuktan kaldırılması önlenmişti.
Giderek güç kaybeden yaşlı lidere halkın desteği azaldı azaldı, 1999 yılının ikinci yarısındaki anketlerde yüzde 2’ye kadar düştü.
İç politikada kaos ortaya çıkmış, dış politika neredeyse iflas etmişti. Çeçenlerle önce savaşılmış, sonra barış süreci izlenmiş, ardından ondan da vazgeçilmiş ve Rus milliyetçiliğinin etkisiyle toplumun önemli bölümü askerî operasyonları talep eder hale gelmişti.
Kremlin duruma hâkim değildi. Ülkede “bu böyle gitmez”diyenlerin sayısı son derece artmıştı...
Son dönem ve kurtuluş umudu
Bir zamanlar halkın yarısından fazlasının desteğiyle (1991’de yüzde 57, 1996’da ikinci turda şaibeli yüzde 53’le) iktidara gelen Yeltsin çok tedirgindi.
12 ay içinde durmadan başbakan değiştirdi; bunu yaparken bir taraftan da kendisinin yerine gelebilecek “güvenilebilir” bir emanetçi aradı. Önce Kiriyenko’yu görevden alarak (ikinci kez)Çernomirdin’i atadı; onu Primakov, daha sonra Stepaşin ve nihayet Putin izledi.
4 ay içinde Putin’e iyice güvenen Yeltsin, 1999’un son günü yaptığı yılbaşı konuşmasında tarihî kararını açıkladı:
“İstifa ediyorum. Yoruldum.”

Yeni lider Putin adım adım Yeltsin’in bütün politikalarını değiştirdi. Onun çok güvendiği ve Kremlin Sarayı’ndan çıkmayan siyasetçileri ve işadamlarını şiddetle cezalandırdı. Berezovski,Gusinski gibi medya patronlarını ülkeden kaçmaya mecbur etti, ülkenin en zengini sayılan Hodorkovski’yi hapse attı.
Ama verdiği bir söze sonuna kadar sadık kaldı: Yeltsin’e ve ailesine dokunmadı, onlara yönelik siyasi saldırıları ve hukuki girişimleri önledi.
Ve kendisinden “eski lider” veya “eski Başkan” olarak değil,“Rusya’nın halk tarafından seçilmiş ilk Başkanı” olarak söz edilmesini isteyen Yeltsin, iktidardan ayrılmasından yaklaşık 7,5 yıl sonra, 2007 baharında 76 yaşında eceliyle öldü.
Erdoğan, Yeltsin’in yaptığını yapabilir mi?
Yukarıda Yeltsin’in temel özelliklerini yazarken “güçlü karizma”yla başlayıp “sonsuz bir iktidar tutkusu” ile tamamlamıştık.
Özellikle “sonsuz bir iktidar tutkusu” Yeltsin için çok önemliydi. Neredeyse bütün hayatı boyunca.
Ama Kremlin’deki son döneminde bu tutku, ondan daha güçlü sayılabilecek belki de tek tutku tarafından gemlenebildi:Yaşamak, hayatta kalmak, özgür olmak tutkusu...
Bunun için kendi yerine başka bir lideri getirerek siyaseti bırakmak gibi oldukça riskli bir yol seçti.
Ömrünün son 7,5 yılında hoşuna gitmeyen veya gururunu kıran birçok şey yaşamış ve görmüş olsa da, son çözümlemede riskli kararının kendisi açısından “isabetli” çıktığını ve onu kurtardığını rahatça söyleyebiliriz.
Aynı şey Türkiye’de olabilir mi?..
Erdoğan, Davutoğlu ya da başka bir “uygun lider”le, “uygun bir zamanda” aktif siyaseti ya da kendi uydurduğu “terleyen cumhurbaşkanı” konseptini bırakıp geri çekilebilir mi?
Böylelikle hakkında biriken bir dizi hukuki talebin yarattığı tehlikeyi bertaraf edebilir mi?
AKP tekrar şahlanışa geçer ve uzun süre iktidarda kalabilir mi?
Cevapları Tarih Baba verecek...
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.08.2025
17.07.2025
26.06.2025
22.06.2025
11.05.2025
10.05.2025
13.04.2025
29.03.2025
20.03.2025
6.03.2025