Hasan Bülent KAHRAMAN
1960'lı yılların başıydı. Henüz çok çocuktum ama okumayı sökmüştüm. Eve gelen gazetelerden birisinde bir başlık gördüm: 'beyaz zulüm.' Ne olduğunu hayal meyal anladığımı bugün hatırlıyorum.
Fakat başlığı hiç unutmadım. Çünkü daha sonra onlarca defa gazetelerin manşetlerinde karşılaştım onunla.
Her yıl kar yağdığında, ortalık alt üst olduğunda, insanlar bin bir sıkıntı çektiğinde, ertesi gün gazeteler aynı sözcüklerle çıkar: beyaz zulüm!
Gene öyle oldu. Birkaç gün evde mahsur kaldık.
İlk günün derecesiz buhranını ne hatırlamaya gerek var ne anlatmaya. Önce Levent'ten Bebek üstüne kadar meşakkatle yürüyerek gelip, daha sonra da kendime geldikten sonra televizyon ekranlarını kaplamış 'facia'ya bakıp düşündüm: neydi her yıl katlandığımız bu çile, bu işkence.
***
İki büyük açıklaması var değil mi bu durumun, hepimizin diline pelesenk olmuş: belediye işini yapmadı. Biraz daha düşündükten sonra, hiç aksatmadan öteki yanıtı da veriyoruz: bizim millet de uslanmıyor; kabak lastik, zincirsiz araba, kural riayetsizliği.
İki gerekçe de el-hak doğru. Ertesi gün bir toplantı için Nişantaşı'na indiğimde, dürüstçe söyleyeyim, Teşvikiye caddesinin halini görünce tek kelimeyle utandım.
California ölçüsünde geliri olan sokak neredeyse insan edebine aykırı bir haldeydi. O ara Şişli Belediye Başkanını gördüm televizyonda.
18 saat kesilmiş elektrikten bahsediyor, ana arterlerin temizliğinin Büyükşehir Belediyesinin sorumluluğunda olduğunu söylüyordu.
Ben olacağım da, bırakın ara sokakları, orayı o halde bırakacağım...
İkinci gerekçe de sonuna kadar doğru.
Şu kısa iki günde sadece camdan Nispetiye Caddesine bakarak ne kural ihlalleri gördüğümü ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
Nefret ettiğim bir şeyi yaparak bir mukayesede bulunayım. Amerika'da ve Avrupa'da kaldığım, yaşadığım şehirlerde çocuklara falan bir tek şey öğretilir: kuralları çiğnemeyin ama eğer mutlaka öyle bir şey yapacaksanız her şeyin yolunda gittiği bir zamanda yapın. Olağanüstü durumlardaysa her zamankinden daha fazla uyun kurallara.
Bizde tam tersi; olağan günlerde zaten uymuyoruz kurallara, acil durumlardaysa hepimiz kendimizi diğer insanlardan daha zeki, yaratıcı zannettiğimiz için ('hamakatın' ta kendisidir bu 'zan') ilk işimiz kuralları çiğnemek. Ters yönden emniyet şeridinde giden kendisini herhalde akıllı sanıyor.
Bence ilk elde tımarhaneye kapatılması gereken bir budaladır.
***
Bunlar tamam; biliyoruz. Zihnimi tırmalayan soru şu; neden böyleyiz?
İki açıklama buldum. Birincisi, Türkiye'de modernleşme daha ziyade hatta daima makro meseleler etrafında ele alındı. Aralarında gerçi siyasallaşma, demokrasi gibi hususlar da var ama işin özü ekonomik kalkınmadır. Örneğin ilkokulu köye liseyi kasabaya ulaştırmak önemsendi ama eğitimin kalitesiyle kimse uğraşmadı.
Yani, insan ölçeğinde yaşanacak değişimler, geliştirmeler kimsenin ilgisi dahilinde olmadı. Böylelikle de mikro ölçekteki modernleşmede sınıfta kaldık. Kentlere büyük gökdelenler dikmek iyidir ama işte kar yağdığında kentin iflas etmesini engelleyemiyoruz.
İkincisi, toplumsal düzensizlik, kent yaşamına uyumsuzluk, kural tanımazlık. Tabiriyle söyleyeyim, anomi. Şu belirttiğim mikro yetersizliklerimizin özeti de bu. Göç, kentte yerleşik olmama psikolojisi ve gerçeği, tüm uyumsuzluklar ve hiçbir şeyi ciddiye almamaya yol açan eğitimsizlik! Yurttaş ve insan düzeyindeki bu gerçek devlet düzeyinde de müeyyidesizlik olarak telakki ediyor.
Kural var, müeyyidesi var ama uygulayanı yok. Nedenleri malum, yetersiz merkezi yönetim, yetersiz ekonomik gelir, sistemin kendi kaçaklarını üretmesi...
Sadece kar yağınca böyle olmuyor, aslında her zaman böyle; kar sadece bunları en geniş planda gösteriyor. Karın bir şeylerin üstünü örtmeyip açtığı tek ülke bizimki mi acaba?..
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025
18.11.2024
31.10.2024
23.10.2024
8.10.2024