Hasan Bülent KAHRAMAN
Öyle çok önceden kurgulamadığım, tasarlamadığım, adeta başıma gelmişçesine yaşadığım bir tatilden döndüm.
Süre olarak kısaydı kısa olmasına ama öyle yoğun ve öyle yorucu geçti ki kendimi alıştığım çevre ve koşullardan bir asır boyu uzak kalmışım gibi hissediyorum.
Ayrıntılarını merak edenler Pazar Eki'nde yayınladığım günlüklerimde okuyabilir. Sadece şunu söyleyeyim, belki ayıp, biliyorum, ne yapayım ilk kez Ayvalık'ı, Cunda'yı gördüm ve ilk kez bir Yunan adasında, Midilli'de üç gün geçirdim.
Bu 'tatil', anladığım anlamda bir dinlenme, ara verme dönemi değildi. Göçebe bir hayatın başka bir cinsini yaşadım. Önce Ayvalık, sonra Midilli, tekrar Ayvalık. Hepsi hepsi yedi güne bunca hareket sığınca ve hele de Ayvalık-Midilli gidişinin akıl almaz, şimdi hatırladığımda bir kere daha dehşete düştüğüm feribot yolculuğu çilesi eklenince itiraf edeyim hayli yoruldum.
Dönüşte çok daha kısa yollar vardı İstanbul'a ulaşmak için. Uzun yolu tercih ettim. Çanakkale, Eceabat, Gelibolu, Şarköy, Tekirdağ üstünden geldim. İşte bu yolculuk burada sıralayamayacağım nedenlerden ötürü zevkli, verimli, heyecanlıydı.
Gene de ben şimdi moda ve söylediğimde bizzat güldüğüm bir ifadeyle belirtirsem 'slow turizm' seviyorum. Zevkini bir de saatlerce yürümekte bulduğum saatlerce yüzmeyi çok sevdiğimden daha sıcak bir deniz kıyısında kalıp, okuyup, yazıp çalışarak zaman geçirmektir benim için dinlenmek.
Gençliğimde çok ve bu defa da yaptığım türden 'gezme-görme' de dünyanın en hoş şeylerinden biridir ama ağustos ayında olacak iş değildir. Bir de Ayvalık'ın çividen soğuk denizi dalınca insanı ferahlatıyor ama öyle uzun yüzmelere elvermiyor.
***
Bu geziyle ilgili birkaç şey söyleyeyim.
Birincisi Kuzey Ege coğrafyasının yeryüzündeki en etkili 'yaz peyzajlarından' birine sahip olduğuna artık iman etmiş durumdayım.
Balıkesir-Susurluk arasında gidip gelirken yıllardır bunu düşünürdüm. Ne Toscana, ne Provence ne şu ne bu. O coğrafya eşsizdir. Buna şu Çanakkale, Gelibolu, Şarköy, Tekirdağ bölgesini ekleyiniz. Bu düşünceye yıllar önce Çanakkale Şehitleri abidesi için o çevreye gidip gelirken de varmıştım.
Akıl almaz bir çevre bu. Ovalar, tarlalar, zeytinlikler, ormanlar, deniz eşi menendi olmayan bir resim çiziyor. Gelin görün ki, kızmadan, köpürmeden, sövmeden, tersine sevgiyle ve içtenlikle düşünerek konuşalım ve itiraf edelim. Toscana'da, Provence'da, daha bilmem nerede, gündelik hayatın imkanları, zenginliği ve düzeyi buralarla mukayese edilmez.
Yıllarca taşınıp durduğum Toscana'da, doğrudur, görüntü insanın nefesini keser ama aynı zamanda çoraklaşır, bomboz, kupkuru, sası bir tat kazanır. Gelin görün ki, oturup kalkar, yer içersiniz. Her yerde aynı düzeyde hizmet alırsınız. Fiyatlar elinizi yakmaz.
Sözün nereye varacağı bellidir. Bizde bu imkanlar çok sınırlıdır. Ulaşabildikleriniz de cep, el, avuç ve yürek yakıyor. Bu sorunu aşabilecek miyiz, emin değilim.
***
İşte 'Yunan adaları' denen 'hadise' galiba hayatımıza böyle girdi. Bir istiarem var. Bence vakti zamanında Mavi Yolculuk yapıp Bodrum'u ve civarını keşfeden kesim, bu defa oraların 'dolması' üstüne Yunan Adaları faslına geçti. O muhiti buldu.
Midilli çok büyük bir ada. En ücra köşesine kaçtım gene de yurttaşlarımızla ve 'hal ü etvarlarıyla' karşılaştım. O bir yana, besbelli ki, oralara, kimse Kikladik adaların arkeolojik kazıları için gitmiyor. Benim gibi yatı, kotrası, teknesi, gemisi, vapuru olmayan yoksullar basbayağı sessiz sakin bir tatil yapmak ve makul bir yemek yemek için dengini sırtlanıyor.
Oralarda da el-hak bu işler iyi yapılıyor. Hayatımı mahveden şu bangır bangır bağıran müziğin yokluğu ve iki kişinin makul bir para ödeyerek sofradan kalkması az şey değildir. Hele Midilli'de tek bir plajın, duşun, kabinin, park yerinin para almadığını söylersem durum daha iyi anlaşılır.
(Truva harabelerinin girişinde Allah'ın kırına park ettiğim araba için 5 TL aldılar; buna mukabil 'WC' ücretsizdi (!)).
Türkiye coğrafyası hayatımın gerçeğidir. Uzun boylu anlatmak isterim. Ama şu Yunan adaları 'marifeti'nin öyle boş bir şey olmadığını da anladım.
Kısa değil yorucu günün değil haftanın özeti değil karı bu!
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.08.2025
18.08.2025
17.07.2025
20.06.2025
13.05.2025
5.05.2025
6.03.2025
26.02.2025
13.02.2025
6.01.2025