Hasan CEMAL
Kürt sorunu, başörtüsü ve Alevi meselesi, Ermeni açılımı, Kıbrıs, Avrupa Birliği... Bu sorunlar ne kadar çözüldü? Erdoğan’ın kibri, Türkiye’yi uçlara savurmaya başlamadı mı?
AK Parti iktidarı Türkiye’nin temel çatlakları için demokrasinin gereklerini yapmazsa, yaşanabilecek altüst oluşlar, hiç kuşkunuz olmasın, ‘askeri vesayet’in yeniden canlanmasına yol açacaktır.
Ekonomi iyi gidiyor, diyoruz, gerçek payı var. Ama genel tablo böyle giderse, ekonomi de olumsuz etkilenecek! Bu gerçeği Erdoğan korkusu nedeniyle sinmiş iş dünyası da gayet iyi biliyor.
Erdoğan yüzünü ‘eski Türkiye’ye dönerek Demirel’leşme yolunda mesafe alıyor. Bir başka deyişle, sorun çözen Türkiye’den sonra, yine sorun biriktiren Türkiye yolunda adım adım ilerliyoruz...
Sorun çözen Türkiye’den, yine sorun biriktiren Türkiye yolunda adım adım ilerliyoruz.
Kürt sorunu yerli yerinde duruyor.
Çözüm süreci ne kadar umut veriyor?
Aleviler ve onların dertleri...
Kürt sorunu gibi maalesef Alevi meselesi de gündemdeki yerini koruyor.
Başörtüsü sorunu ne kadar çözüldü?
Kıbrıs ne oldu?
Çözüldü mü, yoksa Türkiye’nin AB yolunda bir tıkaç olmaya devam ediyor mu? Kıbrıs’ta 2000’lerin ilk yarısındaki bir adım önde olma politikası da buharlaşmadı mı?
Bir zamanların ‘Ermeni açılımı’nı hatırlayan kaldı mı?
Avrupa Birliği...
AB ile ilgili olarak Tayyip Erdoğan’ın acaba ne kadar inandırıcılığı kaldı? Hele Gezi sonrasıAB’ye koyduğu postalarla AB karşıtlarının eli iyice güçlenmedi mi?
Karnıyarık gibi bölünüyoruz yine ortadan...
Yeni anayasa deyince ben bugün artık heyecan duymuyorum. Sivil ve demokratik bir anayasayla Türkiye’nin birinci sınıf demokrasi, birinci sınıf hukuk devleti olacağına dair sözler kaç kere verildi, ama sonuç?..
İfade özgürlüğü...Hapisteki gazeteciler...Gezi Parkı’yla birlikte patlayan insan hakları ihlalleri, devlet güçlerinin gaddarlığı, hoyratlığı...
Roboski katliamıkonusunda bir özrü bile esirgeyen bir iktidar, bir Başbakan...
Toplumun yenidencepheleşmesi...
Özellikle Gezi Parkı sonrasında Tayyip Erdoğan’ın iyiden iyiye dışa vuran tek adamlık kibriTürkiye’yi her geçen gün ayrıştırıp uçlara doğru savurmaya başlamadı mı?
Bu tehlikenin ne kadar farkındasınız?
Toplum, bir zamanlar olduğu gibi karnıyarık gibi ortasından bölünmekte...
Çatlakları kapatmaya çoğunluklar yetmez!
Göremiyor musunuz?
Eski Türkiye yeniden sahne alıyor.
Eğer demokrasinin, hukukun ipi böylesine boşlanmaya devam ederse, Türk - Kürt, Sünni - Alevi, laik - antilaik çatlakları büyüyecek, derinleşecek.
Bu yaraların kapanabilmesi için seçim sandığından çıkacak yüzde 40’lık, yüzde 50’lik çoğunluklar yetmez.
Geçmişte, örneğin 1950’lilerde, 1960’larda yetti mi yüzde 50’leri de aşan seçim zaferleri? Hayır, yetmedi. Türkiye’yi dün olduğu gibi bugün de geren, cepheleştiren temel sorunlar hala çözülebilmiş değil.
Askeri vesayeti canlandıracak olan...
Evet, askeri vesayet geriletildi, ‘askeri otorite’nin ‘seçilmiş sivil otorite’ye tabi olması konusunda ciddi mesafeler kaydedildi.
Ama yetmez!
Çünkü, askeri - sivil otorite konusunda taşların demokrasi açısından yerli yerine oturmasını sağlayacak birçok anayasal ve yasal düzenlemeler hala yapılmış değil.
Ayrıca Türkiye’nin temel çatlakları, yani Türk-Kürt, Sünni-Alevi, laik- antilaik konularında AK Parti iktidarı demokrasinin gereğini yapmaz ve ipe un sermeye devam ederse, yaşanabilecek altüst oluşlar, hiç kuşkunuz olmasın, ‘askeri vesayet’in yeniden canlanmasına, güçlenmesine yol açacaktır.
Demokrasiyi yalnız seçim sandığıyla bir görenlerin, yani ‘sandıkçılar’ın şu noktayı iyi bellemelerinde yarar var:
Sadece Kemalizmeleştirileriyle demokratolmak miadını doldurmuş bir tutum. Bugün artıksandıkçı tutum ve gittikçe otoriterleşen Erdoğan’dır demokrasi üzerindeki gölge...
'Sıfır sorun' politikasından yalnızlığa...
Öte yandan, ‘dış politika’nın hallerine de göz atmak lazım. Çünkü, yine bir zamanlarınkomşularla sıfır sorun politikası mazide kalmış durumda.
İsrail’le ilişkiler zaten bitik.
Suriye’de Esad rejimi yerli yerinde, hatta güçleniyor, ömrü uzuyor.
İran’la durumlar malum. Başta Suriye olmak üzere Ankara - Tahran ilişkilerini zehirleyen meseleler gündemdeki yerlerini koruyor.
Esad rejimi, Türkiye’nin Rusya’yla ilişkilerini de olumsuz etkiliyor.
Mısır’da Müslüman Kardeşler gitti, başta Suudi Arabistan, Katar olmak üzere Körfez ülkeleridarbe yönetiminin yanında yer aldı. Amerika, Başkan Obama yönetimi de öyle...
Gazze dolayısıyla yalnız İsrail’le, Amerika’yla değil, Filistin yönetimiyle de ilişkiler limoni.
Irak’a gelince... Bağdat’la, Şii Başbakan Maliki hükümetiyle vaziyet de uzun zamandır kötü seyretmeye devam ediyor.
Gezi Parkı sonrasında, Başbakan Erdoğan koyduğu postalarla Amerika’sıyla, Avrupa’sıyla neredeyse bütün Batı’yı karşısına almadı mı?..
Kısacası:
Sorunlar büyüdükçe büyürken, Türkiye’nin dış politikada manevra alanı da daraldıkça daralıyor. Çünkü diplomaside ‘reel politika’yı fazlasıyla göz ardı eden, dengeleri çok fazla gözden kaçıran bir anlayış dış politikayı etkisi altına alıyor.
Türkiye modelinin akıbeti
Milliyet’in Washington Temsilcisi Pınar Ersoy’un,yumuşak güç kavramını geliştiren ve Türk dış politika yapımcılarının da etkilendiği Harvard Üniversitesi’nden Joseph Nye ile Gezi Parkı sonrasında ilginç bir konuşması var. Nye, Gezi’ye de işaret ederek, AK Parti hükümetini eleştiriyor, gelişmeleri iç karartıcı bulduğunu söylerken, yaşadığı hayal kırıklığının altını çizerek şöyle diyor:
“Eğer Başbakan Erdoğan ve AK Parti iktidarı, dış ve iç politikada doğru ve gerekli adımları atmazsa, içeride ve dışarda gelişen olaylara tepkici bir tavırla yaklaşmaya devam ederse,Türkiye modeli bitebilir.” (Fuat Keyman’ın Milliyet’teki köşesinden)
Peki ya iş dünyası?
Öte yandan ekonomi iyi gidiyor diyoruz genellikle. Elbette gerçek payı var bunda. Ama yukarıda çizmiş olduğum genel tablo böyle giderse, ekonomi de olumsuz etkilenmeyecek mi?
Etkilenecek!
Bu gerçeği büyük iş dünyası da gayet iyi biliyor. Ama uzun zamandır sinmiş durumda. Tayyip Erdoğan korkusu nedeniyle sesini fazla çıkaramıyor, tepkilerini şimdilik daha çok içine atmaya devam ediyor.
Ama bu da uzun sürmeyebilir.
Paranoya siyaseti ve ‘eski Türkiye’ye dönüş
Eyüp Can’ın önceki gün Radikal’deki yazısının son bölümü şöyleydi:
“Türkiye yıllar yılı iç ve dış düşmanlar paranoyasıyla yönetildi. AK Parti hükümeti her şeyden önce herkesi düşman gören bu çarpık anlayışa son vermekle işe başladı.
Başbakan Erdoğan askeri vesayete de, iç ve dış düşman tehditlerine de, Aleviyi - Sünniyi - Türk’ü - Kürt’ü potansiyel tehlike gören anlayışa da, tüm komşuları düşman ilan eden dış politikaya da kafa tuttu.
Zorlansa da, komşularla sıfır sorunu hedefledi. AB yolunda çok önemli reformlara imza attı. Ekonomiyi küreselleştirdi. Cumhuriyet tarihinin en büyük sorununa, Kürt meselesine cesaretle el attı.
Fakat bir Gezi protestosu dengesini bozdu. Korkulara, paranoya ve tabulara savaş açan hükümet gitti, yerine korkularla beslenen, olan biten her şeye paranoya gözlüğüyle bakan, etrafı tabularla çevrili bir siyaset anlayışı geldi. Türkiye içerden ve dışardan yeniden düşmanlarla çevrildi.”
İşte bunun adı, demin belirttiğim gibi, ‘eski Türkiye’nin yeniden sahne almaya başlamasıdır.
Ya da geçen günkü yazımda altını çizdiğim gibi, Erdoğan’ın yüzünü ‘eski’ye dönerekDemirel’leşme yolunda mesafe almasıdır.
Bir başka deyişle:
Sorun çözen Türkiye’den sonra, yine sorun biriktiren Türkiye yolunda adım adım ilerliyoruz.
Twitter: @HSNCML
Yazarlar
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.03.2025
28.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
28.11.2024
12.11.2024
24.10.2024
27.08.2024
20.04.2024
9.04.2024