İbrahim Kiras
Kılıçdaroğlu’nun ilk olarak KARAR-TV’de yaptığı “Muhafazakarlarla helalleşmeliyiz” çıkışı üzerine başlayan tartışma görülen o ki muhafazakâr kesimden ziyade sol-seküler kesimde yankı buldu.
Her ne kadar CHP liderinin bu yolda ısrarla devam ettirdiği açıklamaları Cumhuriyet, Sözcü gibi gazetelerde yer bulmamış olsa da konu hakkındaki tartışmayı sürdürenler, daha doğrusu bu açılım girişimine itiraz edenler, ekseriyetle sol kesimin aydınları.
Mevcut siyasi iktidarın sözcüleri ve yine iktidarı destekleyen kalemler de şiddetle eleştiriyor bu çıkışı tabii ama CHP tabanı adına söz söyleme iddiasındaki belirli bir zümrenin tepkisi -veya direnişi- daha manidar olsa gerek. Çünkü iktidar kanadı dindar/muhafazakâr seçmen tabanının ayartılma çabası olarak görüyor söz konusu girişimi. Bunu etkisizleştirmek istemeleri de anlaşılır bir durum. Ne var ki diğer kesimin itirazı ana muhalefet partisi yönetiminin uzunca bir süredir devam ettirdiği -ve özellikle yerel seçimde önemli bir başarı sağlamış olan- siyasi stratejisi bakımından anlaşılır bir tutum değil.
Nasıl açıklamalıyız bu durumu? Adı geçen zümre CHP’nin başarılı olmasını engellemek niyetiyle hareket etmeyeceğine göre, bunun “akla uygun” iki sebebi olabilir: İlki, parti tabanının böylesi bir yaklaşıma sıcak bakmayacağı varsayımıyla “karşı tarafla barışma” çabasını siyaseten yanlış buluyor olmaları. İkinci ihtimal, eskiden kalma ideolojik reflekslerin yanısıra, ülkedeki kutuplaşma ortamının etkisiyle “düşman” olarak gördükleri karşı tarafla barışma fikrine duygusal motivasyonla itiraz etmeleri.
***
Bu muhtemel sebeplerin yanısıra sözkonusu grupların Kılıçdaroğlu yönetiminin siyasi çizgisini benimsememiş olmaları da bir başka izah olarak düşünülebilir… İzlenen politikaların “partiyi sağa kaydıracağını” düşünmeleri belki. Bir anlamda CHP’ye merkez parti kimliği verebilecek bir yola girilmesini doğru bulmamaları, partinin her halükârda eski kimliğini muhafaza etmesini arzu etmeleri.
Zaten geçmişte birtakım yanlışlar yapılmış olduğunu da kabul etmemeleri. CHP’nin yakın zamana kadar toplumun geniş kesimlerini kucaklayacak bir politik yaklaşımdan uzak durmasını kusur saymamaları. Askeri ve sivil bürokrasi üzerinden sağlanan “ideolojik iktidarın” yeterli görülüp demokratik mekanizmalar yoluyla “siyasi iktidarı” elde etmenin küçümsendiği jakoben anlayıştan kopamamış olmaları.
Yani geniş toplum kesimlerini kucaklayacak bir siyaset yerine, dindar/muhafazakâr kesimlerin ileride bir gün hatalarını anlayıp “doğru adrese” gelmelerini sağlayacak bir siyasete inanmaları.
Diğer yandan, geçmişteki yanlış laiklik uygulamalarının rencide etmiş olduğu mütedeyyin vatandaşlarla o uygulamalara destek vermiş olan CHP’nin barışmasına itiraz edenlerin önemli kısmının “CHP’li olmaması” da ilginç bir detay. Konu hakkında konuşan veya kalem oynatan isimlerin büyük çoğunluğu CHP’nin solundaki bazı sosyalist partilerin veya HDP’nin sempatizanı olarak bildiğimiz aydınlar.
Bu arkadaşlar geniş toplum kesimlerinin ideolojik (kültürel) değerlerini meşrulaştıracak tutumlardan kaçınılması ve bu insanların sınıf analizi yapabilecek bilinç düzeyine erişmeleri yolunda çaba gösterilmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Bunların karşısında yer alan -ama yine bunlar gibi partinin dışında duran- Kemalist kanat ise cahil bırakılmış halk yığınlarının aydınlanmanın gereğini ve Atatürk devrimlerinin değerini anlayacakları güne kadar sabırla mücadeleye devam etmekten yana.
Bugünkü CHP yönetiminin dindarlarla barışma arayışına girmesini, başörtüsü gibi konularda geçmişte gösterilen yaklaşımı terk edip özeleştiride bulunmasını bu yüzden her iki kanat da sakıncalı buluyor.
***
Burada birtakım grupların mensubu, taraftarı veya seçmeni olmadıkları bir partinin siyasi geleceğinin belirlenmesinde kendilerini söz sahibi görmeleri bu parti için “kendi tabanından daha geniş bir cephenin temsilcisi olarak görülmesi” bakımından olumlu sayılabilir. Merkezdeki ana siyasi yapılar kendi sağının veya solunun da şemsiyesi olmak durumundadırlar çünkü.
Ancak kitle partisi ideolojik partiye dönüşmekten de kaçınmak zorundadır. Bugünkü süreçten önce ilk ve son kez olmak üzere 1977’de kitle partisi görüntüsü vermiş olan CHP’nin ise çok eski ve kapanmayan yarasıdır bu.
Geçmişteki bazı sıra dışı “ittifak” ilişkilerine dayanan kötü alışkanlıkların açtığı bu yara “çağdaş bir sosyal demokrat parti” olma iddiasını havada bırakıyor, bu yoldaki çabaları da boşa çıkarıyor.
Doğruya doğru, bugünkü Kılıçdaroğlu yönetiminin geçmişte girilen bu yanlış yoldan partiyi çıkarmaya yönelik çabaları gözle görülür bir başarıya ulaştı. Özellikle bu anlayışla kazanılan İstanbul ve Ankara seçimleri CHP’deki yeni siyasetin kalıcı hale gelmesini ve parti içindeki itirazların etkisizleşmesini sağladı. Gelgelelim ana muhalefet partisi hâlâ kıldan ince kılıçtan keskince bir sırat köprüsünün üstünde.
Kılıçdaroğlu’nun “dostlarla birlikte” iktidara yürüme stratejisine yenilerle birlikte eski dostların da destek vermesi lazım. Aksi bir durum Millet İttifakının önümüzdeki seçimdeki başarısını riske atmaz ama CHP’nin siyasetin merkezinde yer alma hedefini riske atar.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.08.2025
7.08.2025
5.08.2025
2.08.2025
29.07.2025
24.07.2025
19.07.2025
15.07.2025
4.07.2025
26.06.2025