İhsan DAĞI
Ekrem İmamoğlu’na hapis cezası ve siyasi yasak elbette hukuki değil siyasi bir karar. Muhalefetin bu siyasi karara siyasi bir hamleyle karşılık vermesi beklenir. Rutin bir karşılık veya hareketsizlik, muhalefetin tepkisini ve heyecanını söndürmek, iktidar cephesinin de paniğini gidermek anlamına gelir.
Yıl boyunca oyları düşen, ancak son aylarda kayıplarının bir kısmını geri aldığı söylenen AKP, muhalefetin alacağı inisiyatiflerle bu yargı kararından zarar görmekten endişeli. Siyasi yasak kararını savunmakta zorlanıyor, çareyi her zaman olduğu gibi uçuk komplo teorilerinde arıyor. Buna karşın muhalefetin, ‘Kılıçdaroğlu karar anında neden Almanya’daydı, Akşener Saraçhane’de Kılıçdaroğlu’ndan rol çaldı’ türü kısır tartışmalara kapılması abesle iştigal. Hele, İmamoğlu’nun iktidar tarafından ‘diskalifiye’ edilmesine sevinmek tam bir vizyonsuzluk.
İmamoğlu ‘sahaya sürülmeli’
İmamoğlu kararı ve ardından spontane gelişen Saraçhane mitingleri toplumda yeni bir enerji üretmiş görünüyor; öfkeyle karışık bir umut var. 6’lı Masa’nın şimdiye kadar yaratamadığı bir rüzgar oluştu muhalefetin arkasında. İki günlük birliktelik gösterilerinin ardından İmamoğlu’nun yalnız bırakılması, muhalefette dirilen heyecanı öldürür.
Peki muhalefet bu aşamada nasıl bir siyasal hamle yapmalı?
Muhalefet, İstanbul seçimlerini 10 puan farkla kazanan, o andan itibaren siyaseten güçlü bir aktör olarak ortaya çıkan, şimdi de siyaset yapma hakkı elinden alınan İmamoğlu’nu ‘sahaya sürmeli.’ Onun enerjisini, siyasal dokunuşunu ve iletişim becerisini seçimi kazanmak için kullanmalı.
İstanbul seçimlerini kazanmasından itibaren ‘hikayesi’ olan bir siyasetçi İmamoğlu. Yılların araştırmacısı Bekir Ağırdır’dan yıllardır duyarız bu ‘hikayesi olan siyaset ve siyasetçi’ sözünü. Evet, bu olmadan halkla temasınız, onlarda özdeşlik ve duygudaşlık yaratmanız zor. İmamoğlu bunu başaran ve artık hikayesi de olgunlaşan bir siyasetçi. Etki alanı, dokunduğu insanlar da 6’lı Masa’nın sınırlarını aşıyor. Laik seçmene de milliyetçi seçmene de ulaşıyor, Kürtlerle de muhafazakarlarla da konuşabiliyor. Dolayısıyla, İmamoğlu’nu İstanbul’a hapsetmek siyaseten yanlış. Bırakın Anadolu’ya açılsın, rüzgarı bütün Türkiye’ye yaysın. Bundan 6’lı Masa veya onun liderleri zarar görmez, onları da büyütür bu rüzgar. Olay, mağduriyetten bir fırsat yaratmak değil, adaletsizliği, liyakatsizliği, tek adam rejimini hikayesi olan sembol bir isim üzerinden anlatmak topluma.
Ama bu nasıl olacak? İmamoğlu, yargı yoluyla siyasetin dışına itildi. Her an siyaset yasağı kesinleşebilir. Nasıl siyaset yapacak?
Bu soruları soranlar, 12 Eylül darbesinden sonra ve siyasetten yasaklı olduğu dönemde Demirel ve Ecevit’in nasıl siyaset yaptığına bakmalı. Siyaset -hele seçimlere doğru- yasaklanabilir bir şey değildir. ‘Bir bilen’ varsa, yapar siyaseti her koşulda.
Hayal ürünü bir hikaye!
Örneğin aşağıdaki ‘hikaye’, iktidarın çizdiği sınırlar dışında siyaset yapmanın mümkün olduğuna ilişkin bir ‘hayal’in ürünüdür:
6’lı Masa, İmamoğlu’nu ortak cumhurbaşkanı adayı ilan eder. İmamoğlu arkasına aldığı rüzgarla sahaya iner. Şehir şehir bütün Anadolu’yu dolaşır. Sembolik konuşmalar yapar, kendisine yapılan haksızlığı anlatır. Bir zamanlar aynı haksızlığa uğrayanların şimdi bu haksızlığı kendisine yaptığını dillendirir. Muhalif kesimlerde heyecan ve umut, iktidar seçmeninde empati yaratır. 6’lı Masa’nın desteğiyle sahada dolaşırken halka hizmet etmesi bir yargı müdahalesiyle engellenen partiler üstü bir siyasetçi olarak konuşur, her kesime ulaşmaya çalışır. Sahaya yayılan kampanyayla 6’lı Masa’nın Anadolu örgütlerini şimdiden harekete geçirir, birlikte çalışma deneyimi kazandırır, seçim sürecine hazırlar.
İmamoğlu’nun şehir şehir yayılan kampanyası yargıyı bir karar almaya zorlar. Karar istinafta onaylanmaz, hüküm düşerse İmamoğlu seçime 6’lı Masa’nın ortak adayı olarak gider (çok düşük ihtimal). İmamoğlu, hukuka aykırı yargı kararını millet iradesinin yırtıp attığını anlatır.
Eğer karar onaylanırsa (güçlü ihtimal) İmamoğlu yasaklı bir siyasetçi olarak kampanyasına ‘gayri resmi’ devam eder. Haksızlık, adaletsizlik istinafın onayıyla yeniden büyük bir rüzgar oluşturur.
Seçim takvimi geldiğinde ve aday bildiriminde son ana varıldığında karar hala kesinleşmemiş de olabilir (en güçlü ihtimal). Böyle bir durumda kararın seçim sürecinde, seçim sonucu YSK tarafından ilan edilene dek kesinleşme ihtimali karşısında milletin oylarının son anda yargı kararıyla yok sayılmasına fırsat vermemek adına İmamoğlu adaylıktan çekilir. 6’lı Masa bu aşamada Kılıçdaroğlu’nu veya Akşener’i (veya bir başka ismi) ittifakın adayı olarak gösterir. Ancak bu ana kadar İmamoğlu üç veya dört ay sahalarda kalır, kampanyasını yapar, rüzgarı muhalefete doğru iyice çevirir. Seçim takvimi başladığında da artık kampanyanın son aşamasında süreci yeni aday götürür. Muhalefet, bütün aktörlerin sahaya sürüldüğü bu ‘topyekun siyaset’ modelinde aday kim olursa olsun seçimi rahatlıkla kazanır.
Evet, bu bir ‘hikaye’; otokrasinin kurumsallaşmaması, demokrasinin en azından minimum düzeyde işler hale gelmesi için öncelikle seçimin muhalefet tarafından kazanılması gerektiğini düşleyen bir hikaye. Siyaset arenasını ve parti oligarşisini bilenlerin ‘Bu hikaye hiç gerçekçi değil’ dediğini duyar gibiyim.
‘İmamoğlu rüzgarını iktidar mı keser, muhalefet mi?‘ demiştik başlıkta. Cevap, ikisi birlikte…
Yazarlar
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları






























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
13.01.2025
10.05.2024
11.04.2024
8.04.2024
3.01.2024
25.12.2023
13.12.2023
16.10.2023
9.10.2023
17.06.2023