İhsan DAĞI

İhsan DAĞI
İhsan DAĞI
DİKEN Tüm Yazıları
Bu parti mi seçim kazanacak!
8.02.2013
2326

 Seçim kazanmak zor iştir. CHP’nin tarihi boyunca başaramadığı bir iş... Başaramadı, çünkü halkın değil devletin partisi oldu. Üstelik başarması da gerekmiyordu.

 

Seçimi kazansa da kazanmasa da zaten iktidardaydı. Ordu, yargı, yüksek bürokrasi zaten CHP demekti. Devletin partisi olunca hep iktidardınız...

    Bu konfor demokrasi içinde ‘devletin el değiştirmesi’yle çoktan bitti. Devlet içindeki müttefiklerini kaybeden CHP artık bir ‘azınlık’ partisi; Kemalist, ulusalcı ve laikçi kesimlerden aldığı yüzde 20-25 civarında bir oyla ‘kalıcı bir azınlık’ partisi.

    Çıkış yok değil, ama bir tercih meselesi; ya bu azınlık ‘statüsü’ne razı olup onu korumaya çalışacaksınız, ya da daha geniş kitlelere açılacaksınız kadrolarınız, söyleminiz, program ve politikalarınızla.

    Mevcut CHP yönetimi bu ikisi arasında gidip geliyor. Kararsızlığın nedeni CHP’nin kuruluş felsefesinde ve tarihsel işlevinde gizli. CHP halkın devleti yöneteceği, denetleyeceği bir parti olarak değil, devletin halkı yöneteceği ve hatta adam edeceği bir parti olarak kuruldu. Halktan devlete taleplerin iletileceği bir araç olmak yerine CHP devletten halka bir yaşam biçiminin, değerler skalasının ve itaat kültürünün dayatıldığı bir mekanizma işlevi gördü. Merkezden kasaba ve köylere CHP halkın kafasına inen devletin demirden eliydi.

    Dolayısıyla CHP tek parti rejiminin partisiydi; çok partili, yarışmaya dayanan bir sisteme göre tasarlanmamıştı. Genetik kodlarında ‘iktidarı serbest rekabete dayalı seçimlerle almak’ diye bir kavram yoktu. Daha doğrusu, iktidarı belirleyici ve denetleyici otonom bir özne olarak ‘halk’ fikri CHP’ye çok uzaktı.

    Buna en çok yaklaştığı dönem 1970’lerde Bülent Ecevit liderliğinde oldu. ‘Devletin değil halkın partisi’ yaklaşımıyla ve ‘bu düzen değişmeli’ diyerek yüzde 43 oy aldı. Toplumun taleplerine, sorunlarına ve beklentilerine CHP’nin en çok yaklaştığı dönemdir bu... Ama aynı Ecevit 1980 darbesinin ardından yasaklar kalkınca eski CHP’lilerin kurduğu partilere ısrarla gitmek istemedi, kendi partisini kurdu. 28 Şubat sürecinde yeniden bildik CHP çizgisine savrulsa da Ecevit CHP’nin kurucu felsefesindeki ve tarihsel işlevindeki sorunları sanırım fark etmişti. CHP’den ve CHP’li kadrolardan kaçtı, Demokratik Sol Parti’yi kurdu.

     Ama CHP yoluna devam etti. SODEP çizgisiyle birleşerek onu yuttu. 12 Eylül darbesinin ardından devletle-askerle daha mesafeli bir duruş sergileyen, hatta güçlü sosyal demokrat bir damar oluşturan SODEP çizgisi Baykal’a ve CHP geleneğine yenildi.

     AK Parti iktidarı Baykal’ın CHP’sini daha da devletçi, otoriter ve laikçi yaptı. Daha doğrusu CHP siyaseti bıraktı ordu, yargı ve yüksek bürokrasi marifetiyle AK Parti’yi bitirmek ve iktidara konmak istedi. Onu da başaramadılar; Türkiye toplumu, ekonomisi ve uluslararası konjonktür buna izin vermedi.

    Darbe planlayanlar yargılandı, kapatma tezgahlayanlar etkisizleştirildi. Sonuç; arkasında geniş bir toplum desteği alamayan CHP devlet içindeki müttefiklerini kaybedince ortada kaldı. Baykal yerine Kılıçdaroğlu getirildi, ama CHP çoktan yerinden kımıldayamayan bir mevtaya dönüşmüştü.

    Şimdi bir CHP milletvekili söylemiş: “Eskiden ihtilaller olurdu. Arada bir iktidar değişirdi. Şimdi o ihtilali yapacak olan komutan da kalmadı. Hepsini tasfiye ettiler. Şimdi öyle bir kurtuluş yok. Tek kurtuluş var sandık.”

    ‘Günaydın’ demek lazım, ama hâlâ uyanmış görünmüyorlar. ‘Tek kurtuluş’ elbette sandık ama hâlâ darbe yapacak askerlerin tasfiye edildiğinden şikayetçiler. En iyisi Berat Bekir Özipek’in dediğini yapmak ve CHP’yi bir ‘garnizon kapısı’na terk etmek! Korkarım artık orada da sahipsiz kalır... [email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar