Lale KEMAL

Keşke hafızanı yoklasaydın
6.02.2015
2545

 Can Dündar, kıdemli bir gazeteci olmasa, “Birlikte bu hale getirdiniz” başlığıyla, jandarma personelinin, istihbaratçı olduğu söylenen kişinin üzerine çullanıyor olmasına dair görüntüler üzerinden, bu tür olaylar sanki ilk defa oluyormuş havasında bir yazı kaleme almış olmasını yadırgasam da cahilliğine verirdim.

“Genç gazeteci, dersini iyi çalışmamış ama maalesef okuyucularını yanlış yönlendiriyor” derdim, hayıflanarak. Oysa Can, kıdemli bir gazeteci olmasının ötesinde ülke çıkarlarını heba etme pahasına ezelden beri devam eden, birbirlerini adeta düşman gibi gören kurumlararası istihbarat savaşlarını çok iyi bilen bir gazeteci. Hal böyleyken, geçen Perşembe günü kaleme aldığı yazıda, her şey sanki bugüne kadar güllük gülistanlıktı da şimdiki iktidarın, bugün kavgalı olduğu cemaat ile zamanında ele ele verip izlediği politikalarla, devleti bitirdiği gibi çok iddialı bir cümle kuruyor.

Dündar’ın eleştirdiğim yazısına konu olan gelişmelere kısaca değinmekte yarar var. Cumhuriyet Gazetesi, geçenlerde, birinci sayfadan, silah taşıdığı iddia edilen Ocak 2014’teki MİT TIR’ları olayına dair ilk kez ortaya çıkan görüntüleri Can Dündar imzasıyla yayımladı. Dündar’ın bu haberciliğinin, ağır bir cezai kovuşturmaya tabii tutulmasını, halkın basın yoluyla haber alma özgürlüğüne yeni bir darbe olarak not edip bir kenara koyalım. Cumhuriyet, önceki gün de, manşetten, “Devletin bitirildiği an” deyip, TIR olayında, jandarma görevlilerinin, MİT’ten olduğu belirtilen kişiyi tartakladıkları görüntüleri ve adeta düşman taraflar arasında geçebilecek nahoş konuşmaları yayımladı.

Can Dündar da bu haber üzerinden yazdığı yazıda, “fotoğraflar ve görüntülerdeki küfürleşmeler…..devletin kolluk güçlerinin, silahlı birimlerinin nasıl tehlikeli bir şekilde birbirine düşürüldüğünü de gösteriyor.” dedikten sonra, “Bu, ölesiye bir iktidar kavgasında (hükümet ve cemaat arasında), devletin bitirildiği anın fotoğrafıdır.” diye de ekliyor. Çok büyük laf. Devlet bitirilmedi ama zaten çoktandır sorunlu.

Kaldı ki muktedir ama atanmışlardan oluşan kimi devlet kurumları ile siyasi iradelerin, istihbarat örgütleri, jandarma ve polis üzerinden amansız bir savaş içinde olmuş olmaları -ki bu kavga sürüyor- bugün de iktidarın aynı yöntemlere başvuruyor olmasını haklı çıkartmaz.

Ne var ki yazılarımızda mümkün olduğunca hakkaniyetli ve objektif olmak zorundayız. Bu ülkede jandarma (TSK’ya bağlı), polis (hükümete bağlı) kolluk güçleri ve MİT (şimdi sivil görünümlü ama çok tartışmalı) her daim birbirlerine düşürülüp, adeta düşmanlaştırılmadılar mı? Bugün de durum ne yazık ki böyle değil mi? Birini hatırlatalım; Kasım 2005’te Şemdinli’de Umut Kitapevi’ne, Yargıtay’ın 2012’de onadığı üzere ve dönemin komutanı Büyükanıt’ın, “Tanırım iyi çocuklardır.” dediği iki astsubayın attığı kesinleşen bomba olayını soruşturmak üzere Parlamento’da bir komisyon oluşturulur. Komisyon raporunda, o dönem tutuklu astsubaylardan Özcan İldeniz’e ait olduğu belirtilen ajandadaki notların bir yerinde, bombalı saldırıyla ilgili olarak jandarmanın emniyetle ilişki kurmaması ve polislerle maç (dostluk göstergesidir hatırlatalım)  bile yapmamaları konusunda uyarıldıkları vurgulanır. 1996’daki Susurluk davasında hüküm giyen asker kökenli MİT’çi Korkut Eken’in, hapis cezası alması üzerine kaç emekli, aktif kuvvet komutanının yargı kararına rağmen kendisine kefil olduklarına dair açıklamalarını hatırlayalım. Daha önceki gün, HDP aracına yönelik saldırı ve şoförünün yakıldığı olayda JİTEM’in dahli olduğu iddiaları yer almadı mı? Yazılarımızda önyargı tuzağına düşmeyelim, hafızamızı yoklayalım.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar