Mahmut ÖVÜR
Türkiye nihayet sürekli kriz üreten ve siyaseti sınırlayan ucube "parlamenter sistem"i değiştirme iradesini gösterdi ve ilk adımı attı. Badireleri atlatabilirse siyasal sistem değişikliği Meclis'ten geçip, halkın önüne gelecek. Ama hâlâ mesele "Meclis yok ediliyor,diktatörlük geliyor" gibi temelsiz iddialarla ele alınıyor ve gerilim yaratılıyor.
Bu noktada dünyada siyasal sistem meselesine nasıl bakıldığına dair bazı tespitleri aktarmak istiyorum. Daha önce de yazdım, Arend Lijphart'ın 'Demokrasi Modelleri, Otuz Altı Ülkede Yönetim Biçimleri ve Performansları' kitabında önemli tespitler var. Yazar, objektif olarak iki sisteme dair dünya deneyimlerini, uzmanların görüşlerini ayrıntılı inceliyor. İşin özü ise demokrasinin eksiksiz tanımında saklı. Abraham Lincoln daha 250 yıl önce bunu şöyle formüle etmiş: "Demokrasi yalnız halk tarafından, halk için ve halkın isteklerine cevap verebilen, halkın yönetimi..."
Bizde bu gerçekleşmediği için derin bir sancı yaşanıyor. Halk, her darbeden sonrasandıkta siyasetin önünü açmasına rağmen vesayetçi kurumlar devreden çıkartılamadı. Sonucu Hüseyin Yayman, 'Türkiye'de Devlet Reformu ve Başkanlık Sistemi' kitabında şöyle özetliyor: "Türkiye'de mevcut sistem, on yılda bir darbe olan, 70 sente muhtaç hale gelinen, IMF ile 19 defa stand-by anlaşması yapılan, bir buçuk yılda bir hükümetin değiştiği, politik, ekonomik ve toplumsal krizlerin hüküm sürdüğü bir düzendir. Bu çarpıkdüzenin değişmesi gerekmektedir."
Birçok ülkede "millet egemenliği" kolay hayata geçirilmedi. Bugün hem parlamenter hem de başkanlık sistemiyle yönetilen çok ülke var. Bu konuda son günlerde inanılmaz yalanlar piyasaya sürülüyor. Mesela tek demokratik başkanlık sistemi ABD'de var gibi... Ya da G. Amerika'da Brezilya, Arjantin, Şili, Uruguay, Kosta Rika veya G. Kore gibi ülkelerde hâlâ diktatörlük varmış gibi anlatılıyor. Bunlar doğru değil.
Sözünü ettiğim Lijphart'ın kitabında 36 ülke inceleniyor. 6'sı başkanlık, 29'u parlamenter sistem... Bir de İsviçre gibi "melez"ler var. Hepsi de demokratik. Ama öyle ilginç ülkeler var ki, parlamenter görünmesine rağmen "başkanlık" statüsünde sayılıyor. Çünkü hepsinin özgün yanları var, yani "Türk Tipi" denilen şey her ülke için geçerli. Şu satırlar o kitaptan: "İncelediğimiz 36 demokrasiden altısı yarı-başkanlık sistemine dahil edilebilir. Avusturya, Finlandiya, Fransa, İzlanda, İrlanda ve Portekiz."
Oysa Fransa hariç hepsi parlamenter sistem olarak biliniyor. Önemli tartışmalardan biri de başkanın veya Meclis'in feshetme yetkisi... Dünyada örneği yokmuş gibi anlatılıyor. Bu doğru değil, Fransa ve İsrail'de var. Lijphart, feshetme konusunda parlamenter sistemlerde de çok sayıda farklı uygulamadan söz ediyor.
Önemli bir tartışma konusu da partili başkan veya cumhurbaşkanı. Şu tespit işin mantığını anlatmaya yetiyor: "Başkan gücünü üç kaynaktan alır. İlki, başkanın anayasalarda tanımlanan yetkileri. Veto veya kanun hükmünde kararname çıkarma.İkincisi, başkanların partilerinin yasama organındaki gücü ile birlik ve beraberliği. Üçüncüsü ise doğrudan halk tarafından seçilmesi yani gücünü halktan alması..."
Görüldüğü gibi birçok yerde partili başkan var. Türkiye'de muhalefetin meselesi daha iyibir sistem arayışı değil. Öyle olsaydı ve sürece dünyada olup bitenler ışığında bakılsaydıbu gerginlikler yaşanmazdı. Tabii sorun sadece gerginlik de değil; asıl vahimi dünyayı izlemeyen bir muhalefet olması. Bu çok daha derin bir sorun.
Yazarlar
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları








































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2020
28.05.2019
6.05.2019
3.05.2019
2.05.2019
28.04.2019
21.04.2019
19.04.2019
18.04.2019
13.04.2019