Markar ESAYAN

Sandık hiçbir zaman bu kadar değerli olmamıştı
4.12.2014
1733

 7 Haziran 2015 genel seçimleri oldukça önemli...

Önce seçimlerin neden önemli hale geldiğini bir kez daha irdeleyelim.

Nazilerle epey bir muhabbetli olan CHP (İttihatçı alışkanlığı işte) savaşın son günü Führer’e savaş ilan ederek dümeni Batı’ya kırmıştı. Bir sene sonra da çok partili rejime geçerek gelecek cezadan kurtulmak için bir hamle daha yaptı.

Tamam, oy sandıkları şeffaftı, tek parti türlü hileler ve baskılarla seçimi kazanmıştı ama, en nihayetinde halk ilk tercihte CHP ile yollarını ayıracağı sinyalini de verebilmişti. CHP bu tarihten sonra bir daha seçim kazanamayacaktı.

Bu arada savaş sonrası dünya şekilleniyordu. Almanya gizli servisini CIA kuruyor, Avrupa rejimi de antikomünizm tehdidi üzerinden formatlanıyordu. Adnan Menderes’in SSCB yakınlaşması bu manada affedilemez bulundu.

Bu formatlama, tabii “demokrasi versus komünizm” mottosu üzerinden gerçekleşti. İki kutuplu dünyada medya, sivil toplum örgütleri, SSCB tehdidinin kolaylaştırıcılığında, ciddi bir parasal kaynak ve bilgi/kültür muhasarası eşliğinde endoktrine edildi veya bizzat yerel unsurlara kurduruldu.

En nihayetinde halkın önüne sandık konmuştu. Ama bunun şekli bir durum olduğu, hükümetlerin muktedir olamayacağı kısa zamanda görüldü. Menderes’in idamından sonra on yılda bir yaşanan darbeler, hiçbir zaman antidemokratik bulunup, Türkiye bugünün yüzde biri kadar dahi eleştirilmedi.

Çünkü ülkenin (ilan edilmemiş bir yarı-müstemleke olarak) kritik siyasi kararları hegemon ülkelerin arzusu yönünde alınıyordu. Kıbrıs Harekâtı dönemindeki gibi (doğru/yanlış) gibi kendi yoluna gittiğinde ise ağır şekilde cezalandırılıyordu. Ülkede yerli hiçbir şey yok gibiydi ve halk bunun farkına varamayacak bir şiddet/yoksulluk sarmalına mahkûm edilmişti.

Aslında sivil/resmi tüm kurumlarıyla bizzat devletin kendisi darbe mekaniğine dönüşmüştü.

28 Şubat’ın klasik bir müdahale olamaması çağın değişen şartları nedeniyleydi. Küreselleşme her ne kadar neo-kapitalizmin küresel boyutta pazar iştahı ile desteklenmişse de, sivil alana hareket edebileceği boşluklar sundu. Enformasyon devrimi ile bilgi tekelinin kırılması vesayetin ve tahakkümün paradoksal olarak altını oyuyordu.

Bu çatlaktan 3 Kasım 2002’de AK Parti sızdı ve iktidara geldi. Yapılan reformlar halkın iradesini merkezi bir öneme terfi ettirdi. Halkın iradesine kapalı kapılar arkasında (sandıktan çıkan sonuç ne olursa olsun) el konma girişimlerinden sonuncusu paralel devlet üzerinden yaşandı.

Burada farklı bir şey oldu. İlki Sayın Erdoğan’ın sistemi çözecek/kavrayacak akla sahip olmasıydı. İkincisi kendisini güçleneceği doğru ana kadar kamufle etmesi, üçüncüsü güçlenebilmesi ve dördüncü olarak da bu savaşı göze almasıydı.

İşin liderlik kısmı bu... Ancak halkın desteği olmadan böyle tarihi bir mücadele verilemezdi. Geçmişte yaşanan acı tecrübeler zaten halkta bir bilinç yaratmıştı. Güç dengesindeki (abartılmaması gereken) lehte değişim, medyanın çeşitlenmesi, internet vs. sayesinde siyaset dizaynları 28 Şubat’taki gibi sonuç vermedi. Erdoğan halka olayların içyüzünü anlatma fırsatını buldu.

Böylelikle, deşifre edilebilen dizaynlar demokratik bilinci inşa ederken, yapılan reformlar halkın hayat kalitesini de yükseltti. Kesintisiz 13 yıllık iktidar, sonuçların test edilebilmesi fırsatını verdi. Halk bunu gördü ve her seçimde desteğini arttırarak siyasetin önünü açtı, onu güçlendirdi. Çünkü böyle dönüşümlerde, dönüştürücü siyasi aktörün üzerinde güç birikmesi yaşanması gerekir. Yaşanan bir devrimdir ve başarı ancak muarız kadar güçlü olmayı talep eder.

İşte, kendisine dayatılan vesayeti reddeden Erdoğan’a karşı düğmeye basarcasına bir günde başlayan diktatörlük/otoriterlik/yolsuzluk operasyonlarının hedefi bu güç birikmesini etkisizleştirmek, yerlileşmeyi boşa çıkarmak içindir.

Son baraj tartışmaları da sandığın artan etkisini kırmak için üretilmiştir.

Çünkü sandık artık son sözü söyleyebilme gücüne terfi etmiştir. “Demokraside sandık her şey değildir” kampanyası bu etkiyi hedeflemekteydi.

O ünlü sözle bitirelim: Zorlu tercihlerden kaçınmak tarafsızlıktan ziyade kötü niyetin hayata geçişidir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar