Mehmet ALTAN
Oxford Üniversitesi ve Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü tarafından hazırlanan 2023 Dijital Rapora geçen hafta yayınlandı. Rapora göre Türkiye'de haberlere güven oranı sürekli düşüyor.
2015 yılında gazete ve dergi gibi matbu haber kaynaklarına güven yüzde 50’iymiş…
Bu yıl yüzde 21’e düşmüş.
xxxxxxx
Aynı dönemde televizyonlara olan güven ise yüzde 75'ten yüzde 56'ya gerilemiş.
Rapor Türkiye’de medyanın büyük kısmının hükümet kontrolü altında olduğu, eleştirel seslerin dijital ve sosyal medyada da kısıtlandığı vurgulamakta.
xxxxxxx
Aslında basılı ve görsel medyayı izleyen ve dinleyenlerde “algı operasyonu” farkındalığına dair daha yoğun bir bilinç olsa, medyaya toplumsal güven oranı çok daha fazla düşer…
İki örnek vereyim…
Korkunç bir olay yaşadık… 12 yaşındaki Abdülbaki Dakak zorla gönderildiği kaçak Kuran kursunun yanındaki ahırda asılı bulundu.
Denk geldiğim bir TV Kanalı, “kaçak Kuran kursu” demek yerine “gittiği kurstan” söz ediyordu.
xxxxxxx
Benzer bir perdelemeye gazeteci Sinan Aygül’ün Tatvan Belediye Başkanı Mehmet Emin Geylani'nin biri sivil, diğeri resmi koruması tarafından öldüresiye dövülmesi olayında rastladım.
Saldırganlar ortada iken haber, “gazetecinin bir grubun saldırısına” uğradığı biçiminde sunulmaktaydı.
Özgür mecralar olsa, bu saptırmalar kitlelere anlatılabilse, ortalıkta güven mi kalır?
xxxxxxx
Bu hafta o deşifre edilmeyen saptırmalar birinin hedefi de ben oldum.
O nedenle basın tarihini, haber etiği ve güven üzerinden oluşturdum.
Ahlak olmayınca, güven de eriyor.
xxxxxxx
Anayasa’nın 19, 26 ve 28. maddelerini katlederek benim de içine zorla dahil edildiğim “Sübliminal mesajla darbecilik” gibi “utanç verici bir palavracılığa” dayalı sefil bir dava kamuoyunun malumu…
Türkiye’nin ve Avrupa’nın en yüksek mahkemeleri “anayasa ihlal edilerek” bana hukuk dışı davranıldığını karar altına aldı.
Yargıtay 16. Ceza Dairesi de “Anayasaya göre AİHS ve AİHM kararlarının bağlayıcılığını” hatırlatarak beni akladı.
Beraatım çoktan kesinleşti.
xxxxxxx
Ancak bu dava vicdanlarda ağır yaralar açarak “eksik bir sanıkla” devam ediyor… Kalp ameliyatı olan ve hapiste tutulursa öleceğini söyleyen bir sanık kalp krizi geçirerek Silivri’de öldü.
AYM ve AİHM kararlarını yok sayan, anayasal suç işlemekten çekinmeyen bir mahkemeden söz ediyorum.
Mahkemenin verdiği akıl ve hukuk dışı kararların hepsi Yargıtay tarafından bozuldu.
Bu hafta davanın yeni duruşması yapıldı.
xxxxxxx
Anadolu Ajansı’nın verdiği duruşma haberinin benimle ilgili kısmını görünce yazılı medyaya güvenin yüzde 21’e düşmüş olmasına rağmen hala çok yüksek olduğuna karar verdim.
Haberde kendimle ilgili rastladığım garip cümle şöyleydi:
“Anayasa Mahkemesinin ‘kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğine’ ilişkin kararı üzerine adli kontrol hükümleri kapsamında tahliye edilen Mehmet Altan'ın yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar verilmesini isteyen yüksek mahkeme…”
xxxxxxx
Anadolu Ajansı haberinin neresini düzelteyim?
1-Anayasa Mahkemesi benimle ilgili sadece "kişi hürriyeti ve güvenliğinin ihlal edildiğine" değil, 26. maddedeki “fikir özgürlüğü” ve 28 maddedeki “basın özgürlüğü”nün ihlal edildiğine de karar verdi.
2- AYM’nin verdiği kararın aynısını AİHM de verdi. Nedense AA’nın haberinde bundan tek satır bile söz edilmiyordu.
3-“Mehmet Altan'ın yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatine karar verilmesini isteyen yüksek mahkeme…” cümlesindeki “yüksek mahkeme” kim?
AYM mi, Yargıtay mı?
xxxxxxx
Eğer “yüksek mahkeme” AYM ise, Anayasa Mahkemesi bırakın “yeterli ve inandırıcı” delili, bu dosya ile benim karakola bile çağrılamayacağımı, beni tutuklayan ve yargılayanların anayasayı ihlal ettiğini söylüyor.
Ayrıca eğer AA’nın yüksek mahkemeden kastı Anayasa Mahkemesi ise bu mahkeme bireysel başvuruları incelerken “anayasa ihlalinin” olup olmadığını inceler, “beraat” istemez…
xxxxxxx
Söz edilen eğer Yargıtay ise orada da bir gariplik var…
Avukatımız Figen Çalıkuşu’nun son duruşmada mahkemeye verdiği dilekçesi üzerinden o garipliği deşifre edelim:
“Bu dava dosyasının ilk hükmünün incelemesi sonrasında verilen Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin 2019/521-4769 sayılı ilamını tekrar hatırlatmak istiyoruz. Yargıtay ilamının 30.sayfasından itibaren AİHM ve AYM kararlarının bağlayıcılığı, Anayasa, AİHS ve AİHM kararlarına atfen yer almaktadır.
Bu durumda ilgili bölümde yer verilen hukuki düzenleme, görüş ve açıklamalar ile sanığın bireysel başvurusu üzerine AYM ve AİHM tarafından verilen ve Anayasanın 90/5,153/6.,AİHS'nin 46/1.maddesi, Anayasa Mahkemesi’nin 15.3.2018 tarih.2018/3007 sayılı, AİHM'in yukarda yer verilen kararı ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 28/4/2015 tarihli ve E.2013/9-464, K.2015/132 sayılı kararları gereğince derece mahkemelerini ve Daireyi de bağlayan kararlarda yer alan tespit ve değerlendirmeler muvacehesinde.......... ispat edilemeyen müsnet suçlardan beraatine" karar verildiği görülmektedir.”
xxxxxxx
Neymiş?
Benim beraatım AYM ve AİHM kararlarına dayanıyormuş… “Yeterli delil bulunmamasına” değil.
O kararlarda da anayasa ihlalleri tespit ediliyor ve “delil” diye savcının uydurduğu, mahkemenin de gözü kapalı onayladığı yazı ve konuşmaların suç delili olamayacağı vurgulanıyor.
xxxxxxx
Ayrıca AA bu çarpıtılmış cümleyi haberin içinde aynı kelimelerle özellikle tekrarlıyor.
Bunu sadece cehaletle ve bilgisizlikle izah etmek yeterli değil…
Bu, başka bir görev...
xxxxxxx
İşin hazin tarafı gerçek habercilik peşinde olanlar da dahil Anadolu Ajansı haberini kullanan tüm abonelerin de bu algı operasyonunun parçası haline gelmesi…
Bu haberi yayınlayan tüm mecralar AA'nın avı oldu.Yazılı basına güven 2015’den 2023’e yüzde 50’den yüzde 21’e düşmüş…
Abonelerin gözü kapalı kullandığı böyle bir Anadolu Ajansı Haberciliği var iken yüzde 21 de çok yüksek değil mi?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.06.2025
29.05.2025
23.05.2025
10.05.2025
25.04.2025
4.04.2025
20.03.2025
15.03.2025
6.03.2025
27.02.2025