Mehmet Ocaktan
Son günlerde özellikle iktidar medyasının, etrafa İsrail korkusu yaymaya çalışan hezeyanlarını görünce üzülsem mi, endişelensem mi bir türlü bilemedim. Ve doğal olarak, “Acaba kıyıda köşede kalmış bir Afrika ülkesinde yaşıyoruz da ben mi farkın değilim” diye sormadan edemiyorum.
Biz ki yedi düvele karşı İstiklal mücadelesi vermiş ve sayısız badirelerden başarı ile çıkmış bir milletin çocuklarıyız. Hal böyleyken, insanlığın yüz karası olan 21. Yüzyılın Hitler’i Netanyahu’ya bakarak topluma ‘İsrail korkusu’ yaymak nasıl bir ruh halinin göstergesi olduğunu da düşünmeden edemiyorum.
Evet Führer Netanyahu müseccel bir katil, ‘terör çetesi’ ile birlikte Gazze’de bebekleri, kadınları, sivilleri katlediyor ve bir soykırım suçlusu. Ama bütün özelliği insan öldürmek olan bir katilin hezeyanlarına bakıp “ya bize de saldırırsa” diye bir duyguyu zihnimizden geçirmenin bile bize yakışmadığı kanaatindeyim.
Bu arada, Türkiye ile İsrail arasındaki sıkıntının konjonktürel bir durum olduğunu da unutmamak gerekiyor. Yarın işler düzeldiğinde, iktidar bu ülkeyle ticarete yine devam edecektir. Nitekim katliamların ilk 7 ayında Türkiye İsrail’e demir-çelik ürünleri dahil, her türlü ticari malzemeyi göndermeye devam etmişti.
Ancak bugün itibariyle geldiğimiz noktada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, “’Vaat edilmiş topraklar’ hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dinî bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır” sözleriyle ciddi bir tehlikeden söz ediyor. Bir cumhurbaşkanı hayali bir tehlikeden söz edemeyeceğine göre, demek ki mesele ciddi… Eğer gerçekten böyle bir tehlike var idiyse, neden yakın zamana kadar İsrail ile iyi ilişkiler içinde olmaya devam ettik, dahası katliamın ilk yedi ayı boyunca neden İsrail’e ticaret gemileri göndererek Netanyahu’ya fedakarlıkta bulunmaktan çekinmedik? Bugün, “İsrail’in hedefinde Türkiye var” diyen cumhurbaşkanı Erdoğan 27 Eylül 2023’te demişti ki: “Türkiye ve İsrail olarak birçok alanda işbirliği yapıyoruz.” Demek ki tehlikeyi o gün fark edememişiz.
İnsanlığa düşman bir deliye bakarak değil elbette ama ülkemizi dış tehditlere karşı koruyacak olan askeri ve teknolojik gücümüzü de her zaman en üst seviyede tutmak zorundayız. İnanıyoruz ki Cumhurbaşkanı Erdoğan da askeri gücümüzü daha da tahkim etme konusunda hassastır. Ama keşke toplumda endişe yaratabilecek bu tür beyanları uluorta söylemeseydi…
Kaldı ki Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Türkiye Yüzyılı’ sunumunda yaptığı konuşmada, ülke savunması konusunda önemli mesajlar vermiş ve şöyle demişti: “Savunma sanayinde, kendi ihtiyacımızı karşılamanın ötesinde, İHA’lar, SİHA’lar, Akıncı’lar, kara araçları, deniz platformları başta olmak üzere 170 ülkeye savunma sanayi ürünleri ihraç edebilen bir ülke durumuna geldik.”
Savunma teknolojileri konusunda bu kadar güçlü olduğuna inanan ve 170 ülkeye savunma sanayii ürünleri satan bir Türkiye’nin Führer Netanyahu’dan korkması da diye bir olay olabilir mi? Ayrıca biz, NATO’nun en güçlü üyelerinden birisiyiz, kısacası sıradan bir ülke değil Türkiye…
Ama gelin görün ki neredeyse bir haftadır gazetelerde, televizyonlarda sanki Türkiye sıradan bir ülkeymiş gibi, ‘savaş pazarlamacılığı’ yapılıyor, topluma adeta ‘İsrail korkusu’ enjekte ediliyor.
Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Türkiye Yüzyılı’ konuşmasında yine demişti ki: “Gelin, Türkiye Yüzyılını, korkularıyla yaşayan bir geçmişten, umutları, hayalleri, özgüveni ve cesaretiyle şahlanan bir geleceğe geçişin kapısı yapalım. Yüzümüzü hem Doğuya hem Batıya, ama asıl doğruya doğru dönelim.”
Her vesileyle ‘güçlü Türkiye’ hayalleri kuran ve Türkiye’nin dünyaya meydan okuyan lider ülke haline geldiğini savunan, uçak gemileriyle, İHA ve SİHA’larla övünen çevrelerin, şimdi İsrail’in Führer’i karşısında birden yelkenleri indirip korkuya kapılmalarını anlamak mümkün değil.
İşte tam da bu yüzden iktidar medyasının “savaş geliyor” çığlıklarını gördükçe, iç siyaset pazarında “acaba başka bir hesap mı yapılıyor” endişesine kapılmıyor da değilim. Malum son yıllarda bizzat yaşadığımız tecrübelerden de biliyoruz ki ekonomide işler yolunda gitmediğinde, alt gelir gruplarının “geçinemiyoruz” sesleri yükselmeye başladığında yeni düşmanlar icat etmekte son derece maharetliyiz.
Özellikle 2018 sonrasında ekonomik krizin en yakıcı günlerinde iktidar bize ne söylemişti hatırlayalım: “Dış güçler bizi zor durumda bırakmak için ekonomimizi çökertmeye çalışıyorlar, beka tehlikesiyle karşı karşıyayız.” Ama sonra gördük ki bütün bu ‘dış düşman’ hikayeleri, küçük siyaset mühendisliğinin bir parçasıymış…
Galiba oturup bir karar vermemiz gerekiyor, gerçekten güçlü ve büyük bir ülke miyiz, yoksa yeni düşmanlara mı ihtiyacımız var?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.05.2025
14.04.2025
9.04.2025
4.04.2025
31.03.2025
24.03.2025
10.03.2025
11.02.2025
5.02.2025
23.01.2025