Mehmet TIRAŞ
Yazının başlığı 11 Kasım 1821 yılında Moskova’da doğan 9 Şubat 1881 yılında St.Petersburg’da hayata gözlerini yuman Fyador Mikailoviç Dostoyevski’nin ölümünden önce yazdığı, 704 sayfadan oluşan tuğla büyüklündeki dünya klasiklerinin değişmez edebi eserleri içinde yer alan Romanının adı.
Dostoveski bu romanı iki yılda yazar roman yayınlandıktan dört ay sonra da ölür.
Ben de pandemi sürecinde eve kapandığımız dönemde okuduğum romanlardan biri olan ‘Karamazov Kardeşler’ romanı kitap sevenler için kaleme alarak okurlarıma tanıtayım dedim.
Ölümünün üstünden yüz kırk yıl geçmiş ama hala okunan onlarca dile çevrilen dünyada tanınan ve edebi eserler içerisinde dünya klasiklerinin değişmeyeni. Edebiyat severlerin baş ucu kitabı olarak bilinen insana edebi lezzet veren unutulmaz eserler bırakan bir yazardır, Dostoyevski.
Burada Çetin Altan’ı anmadan geçmemiz mümkün değil Çetin Altan derdi ki; bir yazarın büyüklüğü öldükten sonra da okunuyorsa o büyük bir yazardır. Dostoyevski öleli 140 yıl olmuş ama hala okunuyor bu da Çetin Altan’ı teyit ediyor.
Romanın hikâyesini geçmeden önce kısaca Dostoyevski’nin biyografisinden devam edeyim.
Doğum ve ölüm tarihinden de anlaşıldığı gibi Dostoyevski hayatının en verimli çağında 60 yaşında yakalandığı ve atlatamadığı halk arasında Sara diye biline tıpta dilinde de adı Epilepsi hastalığına yakalanır ve bu hastalıktan kurutulamayarak hayata gözlerini yumar.
Çok genç yaşta yazmaya başlar çokta çileli bir yaşamı vardır yazarın sık sık Sara nöbetine yakalanır 5 yıl cezaevinde yatar idamdan kıl payı kurtulur ama yazıdan hiç kopmadığı görülmekte ve hayatına 15 kitap sığdırır.15 kitabı da onlarca dile çevrilerek dünya klasikleri arasında yer almaktadır.
Romanın hikayesine gelince roman bir aile dramından yola çıkarak başlar,aynı kadına baba ve oğulun aşık olduğu güzeller güzeli Grunişka babaya aşık değildir oğluna aşıktır ama baba bir türlü peşini bırakmaz Grunişko’nun.Karamazov kardeşlerin üçünün de öksüz, ailesiz ve sevgisiz büyümesi bu kadar da olamaz denilecek kadar çarpıcıdır ve üç kardeşin hayat hikayeleri birbirinin zıttı içinde devam eder.İvan öksüzler herkesle akraba olur diye tanımlar.
Roman baba Fiyador Povloviç’in iki eşinden üç oğlu var birisi ilk eşinden olan Dimtri Povloviç ve ikinci eşinden olan iki oğlu Alyoşa veİvan’dır.Romanın baş karakterleri üç karamazov kardeşler ile babaları yer alırken. Romanın kadın baş karakteri ise güzelliğiyle nam salan erkekleri peşinden koşturan Grunişenka etrafında örüldüğünü görüyoruz. Grunişka o kadar güzel bir kadın ki yargılayan hakimler bile güzelliğinden etkileniyor ve Grunişka’yı dinlemekten çok ona bakmaktan gözlerini alamıyorlar.
Baba povloviç zampara bir adam her akşam içen kadınlarla eğlenen mutlaka biryolunu bulup para kazanmasını da beceren bir özeliğe sahip.
Ölünceye kadar hizmetçisi olan bir mal varlığına da sahip birisi.
Povloviç cimri mi cimri ama öldüğünde üzerinden yüz bin ruble çıkar böylesi de bilinmeyen bir kirli çıkı.
Povloviç’in ilk karısı Adelayda İvanovna çok küçük yaşta anne olan bir kadındır bu kadınla Povloviç sekiz yıl evli kalır ve Dimitre adında bir erkek çocuk verir ama genç yaşta da ölür. Povloviç kadınların duygularına hitap etmesini bilen ağzı da laf yapan birisi ilk karısının yaşı küçük olması da bir avantajdır ve kızı kendine bağlamasının bir yolunu bulur ve evlenir.
Pavloviç para düşkünü biri ve para konusunda çok ta merhametsizdir.
ilk eşi genç yaşta yakalandığı hastalıktan kurtulamaz ve ölür, Pavloviç ilk eşinden olan Dimitri’ye annesinden kalan yüklü mirası vermemek için çevirmediği dolap kalmaz.
Povloviç ilk karısından olan annesi ölen Dimitri’yi bir aile yanına alır. Pavloviç boş durmaz ve kısa bir süre sonra ikinci eşi Sofya İvanova isiminde güzel bir kıza gönlünü kaptırır kız papaz yardımcısının kızıdır. Papaz yardımcısı kızını pavloviç ile evlenmesini istemez ama kız babasını dinlemez ve Pavloviç ile evlenir.
Pavloviç’in ikinci karısı İvanovana iki erkek çocuk dünyaya getirir o da genç yaşta sinir hastalığına yakalanır sık sık havale geçirmektedir İvan bir Aleksi üç yaşında iken anneleri ölür.
Bu iki kardeşi İvan ve Aleksi’yi Annesinin evlatlık oldukları generalin karısı alıp götürür ve büyütür iki kardeşi.
İvan Feyodroviç çok genç yaşta gazetelerde yazılar yazmaya başlar.
İvan karakterindeki kişi okuduğunuzda sizde çıkartacaksınız ki bu Dostoyevski’dir.
Aleksi ise romanda adı Alyoşa olarak geçer, Alyoşa çok utangaç içine kapalı bir çocuktur.
Alyoşa okulda arkadaşları arasında seks ve kadın muhabbetlerine girmediği için arkadaşları Alyoşa’ya küçük hanım ismini takarlar.Alyoşa okulun en başarılı öğrencilerinden biri olmasına rağmen bilinmeyen bir nedenle liseyi son sınıfta bırakır.
Okulu bıraktıktan sonra Alyoşa babası Fiyoda Povloviç’in yanına döner, annesinin mezarını bulup ziyaret eder ve sonra Manastıra katılmaya karar verir. Hayalinde Papaz olmak vardır.
Manastıra gitmesiyle Manastırın baş papazı rahip Styaretz’e hayran kalır ve sürekli onu dinlemeye gider öğütlerini nerdeyse bire bir uygulamaya çalışır.
Alyoşa din ile sosyalizm arasında düşüncelerini karşılaştırır.
Sosyalizmi sadece işçilerin yada dördüncü sınıf halk yığınlarının gögü yere indirmek amacıyla yapılmış bir Babil kulesi olarak görür.
Manastır papazı Alyoşa’ya öfkesini kontrol edemeyen hem kendisini hem de düşüncesini küçük düşürür der.
Bu romanda da görüyoruz ki bilimin gelişmediği ve toplumların sosyalleşmediği yerde din her zaman her yerde etkili oluyor. Askerdeki oğlundan haber alamayandan tutun da engelli çocuğunun iyi olması için papazın duası ile çocuğunun sağlığına kavuşacağına inanan, binlerce insanlar var ve hem de sıraya girerek uzun kuyruklar oluşur kilisenin önünde.
Papaz Styaretz hastaları için dua isteyenlerin dualarını yapar ama hasta olanları da hekime götürmeleri konusunda da uyarır.
Papazın Alyoşa’ya tavsiyesi: ”kendine yalan söyleyen bunu da ciddiye alan insan, sonunda kendi gerçeklerini ve dışarıdaki gerçek hayatı göremez; böylece hem kendisine hem de başkalarına saygısızlık eder. Saygının olmadığı yerde sevgi de olmaz diye öğüt verir.”
Rahip gerçekten hayatı çok yönlü anlatan bir kişiliğe sahip. İnsan sadece sevdiğine değil nefret ettiğine de aşık olabilir. Şeytan Tanrıyla boy ölçüşmek ve savaşmak için insan kalbini arena olarak seçmiş diye sohbetlerinde anlatır.
Romanın en etkili geçen bir bölüm.
Dokuz yaşındaki çocuk İlyuşa’nın yaşlı babasını genç Dimitri tarafından gözlerinin önünde dövülmesi ve bir şey yapamaması çocuğun asabileştirir ve yataklara düşürür.İlyuşa babasına baba ben büyüyünce seni döveni aynı yerde döveceğim ve intikamını alacağım der ama İlyuşa kısa bir süre yatalak hasta olur sonra yaşamının son günlerinde babasına baba senden bir şey istiyorum benim mezarımın üzerine ekmek kabuğu ufala .Ekmek kırıntılarına serçeler gelir ben de seslerini duyar .Yalnız olmadığıma sevinirim der. Kitaptan S.238.
Roman İvan ile papaza adayı kardeşi Alyoşa arasında Din, Tanrı, felsefe ve kadın üzerine tartışmalarla geçer.Alyoşa kardeşi İvan ile saygı duyduğu rahibin düşünceleri arasında kalır.
İvan Alyoşa’ya bir kadının kadınlar hakkında söylediği bir sözle başlar sohbetine ’Kadınlar ağlarken ben erkekler tarafına geçerim’ sözüne dikkat çeker.kadınlara dikkat et mesajı verir.
İvan Alyoşa’ya Oklid geometrisinden bahseder. Oklid Geometrisini yaratan MÖ yaşamış Yunan matematikçi Oklid tarafından ortaya atılan bir geometri sınıfıdır.
Oklid iki doğrunun kesişmesidir.
İvan, ben Tanrıyı olduğu gib ,bütün çıplaklığıyla kabul ediyorum. Şuna da dikkat etmeliyiz: Tanrı varsa ve yeryüzünü gerçekten yaratmışsa, bunları Oklid geometrisi üzerine kurmuş ve insan zekasına ancak üç boyutlu kavrayabilme yeteneği vermiştir. Aklınla kavrayamadığını Tanrıyla nasıl anlayacaksın sevgili Alyoşa. Yeryüzünde mevcut dinlerin temeli isteğe bağlıdır. Cehennem yaptıkları kötülükleri ve yok ettikleri hayatı getirebilir mi? Tanrıyı inkar etmiyorum Alyoşa, sadece giriş biletini yüksek saygılarımla iade ediyorum. İnsan Tanrıyı yaratmasaydı insan vahşiliğine Tanrı seyirci kalamazdı. İnsan anlayacağın kendi Tanrısını yarattı ve vahşileşti. Din üzerinden topluma yön verenler her olayı Tanrıya itikatsızlık olarak görüyor ve Tanrıya inanmakla biteceğini söylüyorlar. Dinciler başkalarına yargıçlık etme görevine üstlenirler. Voltaire, Tanrıya inanmadan insanları severdi.
İnsanın kendi Tanrısını yarattığı vahşi bir olayı anlatır İvan. Köleciliğin sürdüğü dönemde bir emekli generalin üç yüz kadar köpeği vardır bu köpeklere bakan onlarca kölesi çalışır. Kölelerden birinin dokuz yaşındaki erkek çocuğu generalin çok sevdiği zaarin ayağını kırar. General köpeklerini arasında gezerken o sevdiği zaarin topalladığını görür ve kölelere bu zaarin ayağına ne oldu diye sorar, kölelerden biri de falanca kölenin çocuğu kırdı deyince general o çocuğu getirmelerini emreder ve çocuğa bakar bu çocuğu götürün bir odaya kapatın ve sabah çocuğu bana getirin diye talimat verir. Çocuğun annesi de gelsin der sabah köleler toplanır. General kölelere çocuğu soyun çırılçıplak olduktan sonra şimdi koş diye çocuğa bağırmalarını söyler, çocuk koşmaya başlayınca general köpeklerine yakala diye köpekleri çocuğun peşine salar ve köpekler çocuğu yakalamasıyla birlikte paramparça ederler annesinin gözünün önünde. İşte görüyorsun Alyoşa insan Tanrıya inansa bunu yapamaz. İnsan kendi Tanrısını yarattığı için bu vahşete ortak oluyor ve seyrediyor der İvan.
Özgürlükleri yok sayanlar köleliği kabul ediyor. İnsanoğlunun asıl sorunu kendilerine doğuştan bağışlanan özgürlükten sıyrılarak bunu biran önce başkalarına devretmeleridir. İnsanoğlunun hayatında verdiği en büyük mücadele ekmek uğruna verdiği çabadır. İvan Rahip adayı kardeşi Alyoşa’ya hayatın görünen ve görünmeyen yanları üzerine rasyonel bir konuşma yapar din ve Tanrı tartışmaları romanda insan ilişkisinde psikoloji önemli bir yer tutmaktadır.
İvan babasını kardeşi Dimtiri’nin öldürmediğini, babasını öldüren hizmetçisinin öldürdüğünü hizmetçiye itiraf etti ama duruşmaya çıkmadan hizmetçi intihar eder. Bu arada İvan ve Alyoşa kardeşleri Dimtiri’inin babalarını öldürdüklerine inanmıyorlardı ama bütün deliller Dimtiri’nin öldürdüğünün işaretlerini veriyordu. Kardeşlerini kurtarmak için çabalarken İvan’ın da sara nöbetleri sıklaşır kendi kendine hayal görür kardeşi Alyoşa’da İvanı yalnız bırakmaz, İvan’ın başına sürekli sirkeli havlu sarar ama hiç bir çaba yeterli olmaz.
Roman’da gördüğüm eksikler Dimtiri’nin babasını hizmetçisinin öldürdüğünü öğrenmişimdir burası bilinmemekte.
Grunişka’nın Dimitri’nin babasını öldürmediği haberini öğrenip öğrenmediği konusunda bir bilgi yok..Yalnız Grunişka Dimitri babasını öldürdüyse para için değil kendisi hakkında bir kötülük düşündüğü için öldürmüş olabilir, çünkü Dimtir beni o kadar seviyor ki ölümü bile göze alacağındna hiç şüphe duymadığını, kendini sorgulayan hakimlere de söyler.Grunişka Dimitri’nin her duruşmasına geldiği gibi sık sık cezaevinde ziyaretine de gider. Dimitri tutuklandığında Grunişka ölene kadar yanındayım aşkım diye bağırır Dimtiri’nin en zor günde yanında yer alır.
Karamazov kardeşler Romanı üç kardeşin ve bir babanın serüveniyle yaşamın bütün olumlu ve olumsuzluğu etrafında örülür.
Kitaba başladığınızda biran önce bitirmek için elinizden bırakmayacak kadar önemli bir eser olduğunu aldığınız, edebi lezzette sizde fark edeceksiniz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
2.06.2025
26.05.2025
19.05.2025
16.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
28.04.2025