Mehmet YILDIZ
Anwar Congo 1965 yılında Endonezya’da bir yıl gibi kısa bir süre zarfında bir milyondan fazla insanı “komünist” olmakla suçlayarak öldüren PancasilaYouth adlı paramiliter örgütün üyelerinden biridir. Kendi ifadesine göre tek başına binden fazla insanı öldürmüştür.
Anwar Congo’ya göre “komünist” olmak sorgusuz sualsiz öldürülmek için yeterli bir sebeptir. Darbecilere muhalefet eden herkesin, topraksız köylülerin, entelektüellerin, Çinli azınlığın kategorik olarak “komünist” sayılması gerekir.
PancasilaYouthörgütünün yahut hükümetin “komünistler”i karalamak için yaptıkları propaganda filmlerinde anlatılanların hiçbirinin doğru olmaması sorun değildir. AnwarCongobu filmler sayesinde en azından PancasilaYouth mensubu katillerin kendilerini iyi hissettiklerine inanıyor. Katillerin kendilerini iyi hissedecekleri bir hikayeye, filme, ideolojiye, uyuşturucuya, dansa, müziğe ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaç mutlaktır.
Anwar Congo 2012 yılında işlediği cinayetleri gurur duyarak anlatıyor. Aslında o bir Hollywood aktörüdür; yakışıklıdır, gençliğinde kolonya kullandığında sokakta rastladığı kadınlar “Adam ne güzel kokuyor” diyorlarmış. Çocukluğundan beri hep western filmlerinde oynamak istiyor. Genre olarak western filmler birinci tercihini oluşturmasına rağmen mafya filmlerini de kendisine uygun görüyor. Hollywood dünyası ona kapılarını açmadığı için tüm aktörlük yeteneklerini 1965 katliamlarında sergilemiş. Katliamlar başlar başlamaz kendisi için bir at, kovboy kıyafetleri ve malzemeleri satın almış. Kurbanlarını canı istediğinde ormanlık bir alana götürerek olmadık işkenceler yaptıktan sonra at sırtında kovboyların sığırları boyunlarından kementle yakalamaları gibi yakalıyormuş. Tıpkı John Wayne gibi. Bir yıl boyunca John Wayne’ı oynamış. Endonezya ormanlarında senaryosunu yazdığı, yönettiği ve başrolde oynadığı sayısız film yapmış.Endonezya ormanları AnwarCongo’nun tüm hayallerini gerçekleştirdiği bir yerdir. Bu ormanların başka bir benzeri yoktur. “Endonezya ormanları” denilince akla hemen PancasilaYouth ve AnwarCongo geliyor.AnwarCongo bundan gurur duyuyor.
2012 yılında Danimarkalı bir belgesel yapımcısı 1965 yılında yapılan kitle katliamını anlatan bir filmde işlediği cinayetleri canlandırmak isteyip istemediğini sorunca bir filmde rol alacağı için çok heyecanlanmış ve hemen “evet” demiş.
Çekim aşamasında göründüğü sahneleri yakından izliyor, bölümleri evde izledikten sonra çoğu sahnenin yeniden çekilmesini istiyor. Bulduğu öldürme tekniğiyle özellikle gurur duyuyor; çok temiz ve pratik bir teknik. Bıçaklayarak, boğazlarını keserek, sopalarla kafalarını parçalayarak insanları öldürmeyi çok yorucu ve pis buluyor. Cesetlerin yarattığı kirliliği temizlemek çok yorucuymuş. Her toplu infazdan sonra ecstasy alarak müzik eşliğinde dans ediyormuş.
Torununa ısrarla “theact of killing” filminden bir sahne göstermek istiyor. Çocuk dedesini dinlemiyor ağlayarak kaçıp gidiyor. AnwarCongo büyük bir hayal kırıklığına uğruyor.
AnwarCongo söz konusu film nedeniyle bir televizyon stüdyosuna davet ediliyor. Endonezyalılar başarılı bir film yıldızını onurlandırmak istiyorlar. Program sunucusu kadın AnwarCongo’yu sahneye davet ettiğinde stüdyodaki seyircilerden güçlü bir alkış istiyor. Stüdyo alkışlarla yıkılıyor. AnwarCongo oturmuş kahkahalar atarak işlediği cinayetleri, yaptığı işkenceleri, tecavüzlerini anlatıyor. Sunucu kadın affedersiniz fahişelere özgü şuh kahkahalar atıyor. Stüdyo seyircileri neşeden, heyecandan, eğlenmekten mest oluyorlar...
AnwarCongobebext, bemezg, befam, bevijdan... AnwarCongo vicdansız, unscrupulous,gewetenloos...
PancasilaYouthörgütünün en az üç milyon en çok on milyon üyesi varmış. 1965 katliamı yüzünden hiç kimse yargılanmamış. Öldürülen bir milyonun üstündeki insanın yakınları arasından bir tek kişi dahi bugüne kadar intikam almaya yeltenmemiş.
1937-38 Soykırımı’ndan sonra devlet terörü Dersim’de hiç eksik olmadı. 1970’li yıllarda devlet terörüne TİKKO ve PKK’nın terörü eklendi. 1990’lı yılların başında ise devlet güçleri PKK ile anlaşmalı bir biçimde tüm Dersim köylerini imha ettiler.
2002 yılından itibaren devlet teröründe AKP hükümeti sayesinde ciddi bir düşüş yaşandı. Devlet terörü gerilerken PKK ve TİKKO terörü bölgede hiç kesintiye uğramadı.
PKK son barış görüşmeleri nedeniyle her yerden silahlı güçlerini çekerken Dersim’den çekmedi. Çekilmek yerine uzun yıllardır taşeron örgüt olarak kullandığı TİKKO kılığına büründü. Barış sürecinde PKK eylemlerine hiçbir yerde rastlanılmadığı halde Dersim’de saldırılarını sürdürüyorlar. Köyleri basarak rastgele ateş ediyorlar, işçileri ve taksicileri kaçırıyorlar vb. En son Cemal Beyazgül adındaki bir taksiciyi kaçırarak öldürdüler.
TİKKO’cular taksicinin kaçırılmasını üstlendi ve kalp hastası adamı ilaçlarını vermemek suretiyle öldürdüklerini web sayfalarındagururla ilan ettiler.
TİKKO’cuların devlet kuvvetleriyle şimdiye kadar ciddi bir çatışması olmadı. Çoğunlukla pusuya düşürülerek veya uykuda topluca öldürüldüler. Topluca öldürülmeleri her zaman şaibeli oldu. Zaman zaman birbirlerinin ajan olmalarından şüphelendiler. 14 arkadaşlarını feci işkenceler yaparak öldürdüler. En çok sıradan Dersimli köylüleri işkence ederek öldürdüler. Kurbanları arasında yaşlılar, kadınlar, çocuklar ve kötürümler de vardır. Felçli bir köylüyü sırtlarına alarak ormana götürüp öldürmeleri AnwarCongo’yu kıskandıracak bir hayal gücüne sahip olduklarını ortaya koyuyor. TİKKO’yuDersim’de bir dönem “Bozo” lakaplı Yusuf Geyik adındaki bir MİT görevlisi yönetti.
TİKKO Maocu bir örgüttür. Maoculara göre devrim kırlardan başlayarak şehirlere yayılır. Kır Dersim’dir, onun için 40 yıldan beri Dersimli köylüleri öldürüp duruyorlar fakat Dersim’in dışına adım atamıyorlar. Başka şehirlere gittiklerinde sokakta nasıl gezeceklerini bile bilemedikleri için kısa sürede yakalanıyorlar.
TİKKO Çorumlu olan İbrahim Kaypakkaya tarafından kuruldu ancak örgüt bir Dersim örgütü sayılır. Yurtdışındaki ve yurt içindeki Dersimlilerin desteği olmasaydıTİKKO’nun bölgedeki varlığını koruması olanaksız olacaktı. TİKKO’nun bölgede işlediği cinayetler şimdiye kadar bir kez olsun kitlesel olarak protesto edilmedi.
Dersimliler bu gruba mensup insanlarla her yerde iç içeler; gecelerine, festivallerine, pikniklerine, tatil kamplarına katılıyorlar, yayınlarını okuyorlar, bağış veriyorlar vb. Sokakta karşılaştıklarında “Kewra ne haber?” diyerek hal hatır soruyorlar, yarenlik ediyorlar. “Kewra” (kirve) burada kullanılan özel bir şifredir. Dersimliler bununla “Senin TİKKO’cu olduğunu biliyorum ve size sempati duyuyorum” mesajını veriyorlar. Tüm yapılanları, cinayetleri, terörü normalize ediyorlar.
Örgüt çevresi sanata, müziğe, şiire, edebiyata ve tiyatroya da el atıyor. Tüketicileri her zaman Dersimliler. Bazen “yerel dilde yerel sokak tiyatroları” bile yapıyorlar. Adamın biri kadın kılığına girmiş bir başka oyuncuyu “Nere Xece tu oncia sona kot?” (Nere Hatice yine nereye gidiyorsun) dediğinde seyirci çocuklar kahkahadan kırılıyorlar. Anne babalarının gönüllü olarak kendilerine öğretmedikleri dede dilinden bir şeyler duymaları hoşlarına gidiyor. Yaşı kemale ermiş eski tüfekler “Devrimciliğin Dersimi bir karaktere bürünmesinden gurur duyduğumu söylemem gerekir” diyorlar.
Dersim’de “devrimci sanat”, “devrimci müzik” gerçekten Endonez bir karakter taşıyor; talihsiz taksici Cemal Beyazgül’ün cenaze törenine yalnızca çocuklar ve kadınlar katılırken, Grup Yorum’un aynı tarihteki konserineçok sayıda Dersimli katıldı. Eski değerlere göre düşmanının cenazesi kaldırılırken gülmek, eğlenmek, düğün yapmak aşağılık bir davranış sayılırmış.
Cinayetler karşısında zaman zaman birkaç insan “Yeter artık!” deme cesaretini gösteriyor. Bu gibi cılız tepkilere ne yazık ki sevinemiyorsunuz çünkü yazılanları dikkatle okuduğunuzda yazarların katillere yalvardığını, devrimciliğe ve sosyalizme asla bir itirazlarının olmadığını dile getirdiklerini fark ediyorsunuz.
Katillerin sözcülerine de söz veriyorlar. Katillerin sözcüleri tıpkı film yıldızı AnwarCongo gibi konuşuyorlar: “Kadın garson çalıştırılan birahanelere, uyuşturucu satışına, beş kuruş için kesilen güzelim ormanımıza karşı çıkmıyorsunuz, Cemal Beyazgül adlı ajanın öldürülmesine karşı çıkıyorsunuz. Sizin yaptığınız resmen devrim düşmanlığı.”
Dersim’e kötülük tarih boyunca dışarıdan geldi. Yalnız benim kanaatim odur ki Dersim’in içteki kötülüğü hiçbir zaman açık yüreklilikle tartışılmadı. Soykırım mağduru olmak bunu özellikle imkansız kıldı. Bugünkü çirkinlik, kötülük, gewetenloosheid bu iç kötülüğün ürünüdür.
“Yeter artık!” diyen iyi niyetli insanlar yazılarında Cemal Beyazgül cinayeti arkasındaki PKK-TİKKO ittifakının aslında bir yerel seçim ittifakı olduğunu keşfettiklerini söylüyorlar. Nitekim TİKKO yerel seçimlerde PKK ve EMEP ile ittifak yapacaklarını gururla ilan etti.
Peki bu seçim ittifakı Dersim toplumunun karakteri-duruşu hakkında bir şey söylemiyor mu? Bence çok şey söylüyor. Eğer bir toplumda cinayet şebekeleri cinayet şebekesi olmayan marjinal grupları da yanlarına alarak demokratik bir seçimde başarılı olabiliyorsa dönüp bu topluma daha dikkatlice bakmak gerekir. Bu nasıl bir toplumdur? Medeni, demokrat, hukuka ve insan haklarına saygılı bir toplumda cinayet şebekeleri böyle bir şey yapmaya cesaret eder mi?
Dersim toplumundan neden ŞafiîKürtlere aşık olup da “Şah İsmail zalimdi, Yavuz Sultan Selim merhametli ve cömertti” diyen binlerce insan çıktı? A. Öcalan Dersim’de o kadar müridi nasıl buldu? M. Bedri Gültekin Alanlıdır, 1937-38 Soykırımı’nı alenen savunur. Seyit Rıza’nın feodal bir eşkıya M. Kemal’in ise büyük bir devrimci olduğunu söyler.
Kemere Duzgın’da, Ana Fatma’da neden bugün gönül rahatlığı içinde kurban kesmek bile mümkün değildir?
Dersim minyatür bir Endonezya sayılır; AnwarCongo’ları çoktur. Her yaz yapılan Bodrum-Dersim kıyaslamalarıyla boş yere övünüp durmayın. Kendinizi daha fazla aldatmayın, aynayı biraz da kendinize tutun.
AnwarCongobebext, bemezg, befam, bevijdan... AnwarCongo vicdansız, unscrupulous,gewetenloos...
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2014
26.08.2014
15.08.2014
6.08.2014
15.07.2014
22.06.2014
12.06.2014
9.06.2014
7.06.2014
20.05.2014