Mehmet YILDIZ
Geçtiğimiz hafta sonu ilk kongresini yapan HDP (Halkların Demokratik Partisi) ciddi bir parti değildir. A. Öcalan’ın talimatlarıyla kurulan bu partinin A. Öcalan’ın kaprislerinden başka bir varlık nedeni yoktur. Tüm öncelleri gibi HDP’ninde asla bağımsız bir kişiliği, programı, rolü, hukuku, ciddiyeti olmayacaktır.
Öcalan Kürtler üzerindeki esrarengiz büyük gücünü kullanarak daha da aktif bir aktör olmak istiyor. İmralı mahkumu MİT görüşmeleriyle, yol haritalarıyla, Kandil mektuplarıyla,haftalık görüşmelerle, görüşme notlarıyla yetinmek istemiyor. Kendi başına, hükümetin inayetiyle elbette, kurumlar oluşturuyor, kurumları tasfiye ediyor. Sosyal bir tanrıdır o. Sayısız parti, ordu, cephe, konsey kurdu. Kurdu ve kapattı.
Sosyal, siyasal kurumlar A. Öcalan’ın oyuncaklarıdır. Oyuncakları gerekli kılan oyun oynayan adamın arzularıdır. Bunun dışında bir varlık nedeni yoktur.
Öcalan sayısız parti, ordu, cephe, konsey kuruyor köşe yazarları, siyaset bilimcileri PKK uzmanları, Kürt sorunu uzmanları, Ortadoğu uzmanları kurumları “analiz” ediyorlar. Kısa bir süre sonra A. Öcalan kurduğu kurumları tasfiye ediyor. Geriye uzmanların çarşaf çarşaf yazdıkları yazılar kalıyor. Bu durum yıllardır böyle devam ediyor. Analizler bir süre sonra 12 Eylül öncesi “devrimci” yayın organlarında yazılan yazılara dönüşüyor: okunmaya değmez gülünç yazılar.
İki ay sonra HDPÖcalan tarafından kapatılırsa ne olacak? KCK’yı hatırlayan var mı?
A. Öcalan ve uzmanları insanları aptal yerine koyuyorlar. Sağduyu ayaklar altına alınıyor. İnsan zekası ancak bu kadar küçümsenebilir.
Öcalan yaptıklarıyla gurur duyuyor. Büyüklük hastalığı daha da ilerliyor. Hastalık artık hastalık olarak görülmüyor, çünkü oyuna bir dizi insan katılıyor. Katılma kolektif kabul, kolektif tanıma anlamına gelir. Tüm sağlıklı veya sağlıksız, demokratik veya anti-demokratik sosyal kurumların temelini teşkil eden de budur. A. Öcalan rahatsızlığını kabul etmemekte haklıdır.
Öcalan ile birlikte bu oyunu oynayan şahısların siyasi hiçbir önemi yoktur. Kendi başlarına bir ağırlık sahibi değildirler. Tüm önemleri Öcalan’ın bu oyunda kendilerine bir rol veriyor olmasından ibarettir. Bu nedenle söz konusu şahıslar Incitatus’a benziyorlar.
Incitatus Roma İmparatoru Caligula’nın atıdır; İmparator tarafındanseçimle oluşan en yüksek organa “konsül” olarak atanmıştır. Incitatus ne seçildiğini ne de atandığını biliyordu. Sırrı Süreyya Önder, Ertuğrul Kürkçü, Sabahat Tuncel, Aysel Tuğluk, Gülten Kışanak ve onlarca başka milletvekilleri seçmen tarafından seçildiklerini sanıyorlar.
Nereye giderlerse büyük kalabalıklar tarafından karşılanıyorlar. Büyük kalabalıklara hitap ediyorlar. Büyük bir dinleyici kitlesi karşısında en devrimci, en sosyalist, en proleter, en ateist, en teorik, en derin, en felsefi, en soyut, en akademik konuşmalarını yapıyorlar. Bir anda yaptıkları her şey marjinal olmaktan çıkıyor. Hayalleri gerçek oluyor.
Öcalan tarafından unutulduklarında yapayalnız kalıyorlar. Kalabalıklar bir anda buharlaşıyor. Filmlerde, televizyon dizilerinde uzun zamandır rol verilmeyen Yeşilçam yıldızlarına dönüşüyorlar; realite tüm çirkinliğiyle ortaya çıkıyor.
HDP’nin yönetiminde Aleviler varmış. Uzmanların gözünden kaçmadı bu durum. Muhteşem analizler yapıldı. Analizler derin, analizler teferruatlı...
Öcalan’ı piri olarak kabul eden insanların Aleviliği nasıl bir şey acaba?
Öcalan’ı evliya olarak kabul edenŞafiler Ömerli köyünde toprak bırakmadılar, Öcalan’ı piri olarak kabul eden Aleviler(Aysel Tuğluk, Gülten Kışanak, Ferhat Tunç) Dersim’de tarihin en sahte, en içeriksiz, en yabancı, en samimiyetsiz, en kirli semahını döndüler.
Prensip olarak bir inanç grubuna mensup insanların“İnançlarınızda samimi değilsiniz” diyerek eleştirilmesini rasyonel bir tartışmanın konusu olarak kabul etmek mümkün değildir. Ancak Öcalan’ı pirleri olarak kabul eden insanların Aleviliği insanoğlunun vicdanını yaralayan, aklını küçümseyen bir mahiyet taşıyor. Çünkü Öcalan insanlığa karşı feci suçlar işlemiş bir suçludur.
Sonuç olarak ha Öcalan’ın Alevileri, ha Caligula’nın atları. Van’da Alevilerin milletvekili seçilmesinin sırrı bu benzerliğin içinde saklıdır.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.09.2014
26.08.2014
15.08.2014
6.08.2014
15.07.2014
22.06.2014
12.06.2014
9.06.2014
7.06.2014
20.05.2014