Mehmet YILDIZ

“Autoritair en corrupt, maar mateloos populair; hoe doet Erdogan dat?”
6.05.2014
1385

 Yerel seçimlerden sonra Tayyip Erdoğan, AKP Hükümeti ve Sünni (Türk ve Kürt) seçmen kitlesi hakkında bir yazı yazma isteğiyle, “Anlamsız bir iş yapma. Yüz binlerce yazı yazıldı. Yazılar bir şeye  yaramıyor” şeklinde özetlenebilecek olan içten gelen ikinci bir sese kulak verme eğilimi arasında gidip geliyorum.

Seçimlerden bir gün sonra de Volkskrant’taIrine de Zwaan’ın yukarıdaki başlıklı haber-yorum yazısını okudum. Yazının içeriğinden ziyade başlığını çok beğendim. Çok kompakt, “to thepoint” bir başlık. Söz konusu fenomen mükemmel bir biçimde tarif edilmiş:“Otoriter,yiyici, rüşvetçi, ahlaksız, yozlaşmış, bozulmuş ama aşırı derecede popüler; Erdoğan bunu nasıl beceriyor?”

Hollandalı gazeteci  bunu Türkiye muhabiri arkadaşı Arjen van der Ziel’esormuş. Ziel’egöre Erdoğan’ın inanılmaz popülerliği şundan:

1. Erdoğan dindar, muhafazakar büyük bir seçmen kitlesinin temsilcisidir. Sekülerelitist grup sıkışınca orduyu göreve, yani hükümete doğrudan müdahale etmeye çağırıyor. Erdoğan’ın seçmeni bu kesim tarafından patronize edilmek istenmiyor.

2. Erdoğan taşrayla daha yakın bağlar kuruyor.

3. Ekonomik refah var.

4. Erdoğan “Tapeler şantaj” dedi seçmeni inandı. Avrupa’da hükümetlerin devrilmesini doğuracak yolsuzlukların Türkiye’de bir etkisi olmadı. Türkiye’de başka yasalar geçerli. (31.04.2014 tarihli de Volkskrant)

Batılı gazetelerde yapılan değerlendirmeler aşağı yukarı böyle: “Otoriter, yiyici, rüşvetçi, ahlaksız, yozlaşmış, bozulmuş ama aşırı derecede popüler; Erdoğan bunu nasıl beceriyor?”

“Türkiye’de başka yasalar geçerli.” Yazının en önemli cümlesi bu.  Ne yazık ki bu çerçevede başka bir açıklama da yapılmamış. Ne demek başka yasalar geçerli?

Sünni (Türk ve Kürt) seçmen kitlesi Batı Avrupa seçmeninden 2500 yıl geridedir. Antik Yunan vatandaşları İsa’dan 500 sene önce “reason” denilen biyolojik kapasitelerini optimal biçimde kullanarak dünyayı, evreni, insanı, toplumu objektif bir biçimde anlamaya, açıklamaya çalıştılar. Bugünkü bilim, felsefe, demokrasi bu medeniyetin bir ürünüdür. Sünni Türk ve Kürt toplumu başka bir medeniyete, “İslam medeniyeti” denilen tarihsel-kültürel bir akıma aittir. Osmanlı İmparatorluğu dönemi hariç bu medeniyetin çeper bölgelerinde yer almıştır. Katkısı dini saha ile sınırlı kalmıştır.

Osmanlı döneminde reason, felsefe, bilim, hukuk, edebiyat yoktu. Cumhuriyet Batıdaki ırkçılığı ve faşizmi medeniyet olarak yutturmaya çalıştı. Üstelik dil (Osmanlıca) ve tasavvuf da güme gitti. Çorak Ankara’da TDK aracılığıyla baştan sona ırkçılık kokan, ilkel, ahenksiz, tarihsiz, köksüz, etimolojisiz suni bir dil yaratıldı. Bu dilde yazı yazmaya çalışırken bile zengin ve medeni bir dünyayı arkada bıraktığınız hissine kapılıyorsunuz. Gönüllü olarak gidip 1981 yılındaki Selimiye Kışlası eğitim çavuşunun grubuna dahil oluyorsunuz.

İslam medeniyetinde peygamber öncülüğünde ganimet savaşları yapıldığına göre, AKP seçmeni Erdoğan’ın milyarlarını niye meşru görmesin ki? Seçmenin, Erdoğan’ın oğlu Bilal’e milyarları saklama talimatını verirken telefonda kısık sesle konuşmaya zorlayanları suçlaması doğaldır. İslam medeniyeti farklı bir medeniyettir. Anadolu’daki tüm Hıristiyan halkların kökünü getirdiler. Yağma, talan olmasaydı bu ülke olmazdı.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar