Mithat SANCAR
10 Aralık, bütün dünyada İnsan Hakları Günü olarak kutlanır.
İnsan Hakları Günü’nün ritüellerinden biri, belki de en önemlisi, başta hak örgütleri olmak üzere çeşitli kuruluşların, önceki yıldan bu yana yaşanan gelişmelere ve özellikle ihlallere dair bilançolar çıkarmalarıdır.
Yayınlanan raporlara bakınca, Türkiye’nin son bir yıllık insan hakları karnesi hiç iyi görünmüyor.
Bunun Türkiye için yeni bir durum, bir sürpriz olduğu söylenemez. Zira uzak ve yakın geçmişi insan hakları alanında vahim ihlallerle dolu bir ülke burası.
Ne var ki, bu tablo son on yılda nispeten düzelmeye başlamıştı. AKP’nin hükümet olduğu 2002 yılından itibaren, insan hakları ve demokrasi adına önemli reformlar yapıldı. 2006 yılının başlarına kadar da ciddi mesafe kat edildi. Ondan sonra gidiş değişti. Reformlar önce yavaşladı, sonra durdu. Hatta bazı konularda geriye dönüş bile yaşandı. Arada yine bazı düzeltmeler ve iyileştirmeler gerçekleştiyse de, tablonun bütünü son altı yılda bir türlü iç açıcı hâle gelmedi. Haziran 2011 seçimlerinden bu yana ise, iç karartıcı yerler giderek çoğalıyor.
Bu durumun nedenlerine dair kaba bir bilanço çıkarmaya çalışayım:
Reformların hızlı ve yoğun olduğu dönem (2002-2006), “AB Uyum Süreci” denen zaman dilimini kapsıyor. AKP hükümeti, AB’den tam üyelik için müzakere tarihi almayı başlıca hedef olarak belirlemişti. Bunun için “Kopenhag siyasi kriterleri”ni karşılamak gerekiyordu. Hükümet de, büyük bir gayretle reformları peş peşe yaptı. Nihayet AB’den müzakere tarihi almayı başardı. AB’yle ilgili bu yakın hedefe ulaşıldıktan sonra, gerisi yıllara yayılabilecek, manevra imkânının bol olduğu bir süreçti. Bu durum, AB’nin, demokratikleşme ve insan hakları açısından Türkiye’ye referans ve müeyyide olma işlevini bayağı zayıflattı.
Biz de zaman geçirmeden içimize döndük, bir zamanlar latif amaçlarla ilân edilmiş olan “Ankara kriterleri”yle baş başa kaldık ve ne olduysa o zaman oldu.
İnsan haklarının evrensel değer ve ilkeleriyle ülkemizdeki hâkim zihniyeti karşılaştırınca, mevzu daha iyi anlaşılır.
İnsan haklarının evrensel özü, iktidarı sınırlamakta yatar. Bu özü gerçekleştirmenin temel yolu, tehdit altındaki yaşam alanlarını ve toplum kesimlerini güvencelerle donatmaktır.
Ankara’nın en köklü geleneği ise, iktidarı yüceltmek ve en güçlü iktidar aygıtı olan devleti kutsamaktır. AKP devletle bütünleştikçe, insan hakları değerlerinden ve ilkelerinden uzaklaştı; giderek bunları, bir rahatsızlık kaynağı olarak algıladı.
Çoğunlukçuluk, zaten bu ülkede, özellikle sağın neredeyse genlerine işlemiş bir yönetim anlayışıdır. Bu anlayışın taşıyıcılarından olan AKP de devletle bütünleşince, muhalefeti ve siyasal talep mücadelesini sindirme konusunda büyük bir hırsa kapıldı.
Bu hırsın bir kaynağı da, hakları bir ihsan, bir lütuf olarak görmektir. Bu zihniyet, insan haklarının tarih sahnesine çıkmasında önemli katkısı olan “tabii hukuk” anlayışıyla taban tabana zıttır. Hatırlatayım, o “tabii hukuk”tan bugüne gelen en önemli medeniyet kazanımı, her insanın doğuştan bu haklara sahip olduğu şeklindeki şiardır.
Sonuç olarak, AKP, başta Kürt sorunu olmak üzere, hak meselesine “Ankara kriterleri”yle yaklaştığı için, insan hakları tablomuz gidererek kararıyor.
İdris Naim Şahin’in İçişleri bakanı yapılması, Sedat Selim Ay vakası, Roboski katliamının yaşanması ve aydınlatılmaması, Hrant Dink’in ölüm fermanının mimarlarından Ömeroğlu’nun ombudsman seçilmesi, insafsız polis şiddeti, kitlesel gözaltı ve tutuklamalar...
Bunların hiçbiri münferit veya tesadüf değildir, tam da bu zihniyetin sonuçlarıdır. Mazeretler uydurmak, bahaneler aramak yerine, bu zihniyetle doğrudan ve açık bir şekilde hesaplaşmak lazım. Yoksa insan hakları tablomuz kara lekelerle dolu kalacak...
Yazarlar
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2015
22.03.2015
12.02.2015
5.02.2015
27.01.2015
20.01.2015
13.01.2015
6.01.2015
29.12.2014
23.12.2014