Mümtazer TÜRKÖNE
– MÜMTAZ’ER TÜRKÖNE
Janus, mitolojide iki yüzü olan bir tanrı (“mürai”deki ikiyüzlü değil), sadece birbirinden faklı iki yüzü ve dolayısıyla iki farklı kişiliği olan bir tanrının ismi. Bir yüzü gülerken diğeri ağlayabiliyor, bir yanı yaz köşesi diğer yanı kış bahçesi. January (Ocak), Tanrı Janus’un ayı anlamına geliyor; Ocak ayının bir yüzü kışa, diğer yüzü yaza baktığı için.
Siyasetin her zaman en az iki yüzü vardır. Bu yüzden politikada başarıya ulaşmanın standart yöntemi birbirine zıt fikirleri veya çıkarları telif etme, yani uzlaştırmaktır. İki zıt fikri, arkadaki somut gerçekliğini dikkate alarak uzlaştırmayı denediğiniz zaman, ideoloji yaratmanın ilk aşamasına geçmiş olursunuz. Nihaî aşama, hayatın karşımıza çıkardığı her şeyi açıklamak olsa da bu ilk aşamada başarılı olamayan ideolojiler gerçekler karşısında çöker ve dağılır. Her zaman hayat karşımıza uzlaştırılması imkânsız, sizi mutlaka tercihte bulunmaya zorlayan birbirine zıt prensiplerle meydan okur. Somutlaştırmak için Fransız bayrağını düşünün. Mavi, beyaz ve kırmızı olan üç renk, hemen bütün ideolojilerin sınır hattını belirleyen üç temel prensibi temsil eder: Eşitlik, Özgürlük ve Kardeşlik (vatanseverlik-milliyetçilik). Birbirinin kanını döken ideolojiler, bu üç temel prensipten birini eksen kabul edip diğerlerini onunla uzlaştırarak kitlelerin eğilimlerini kalıplara dökmüş oldular. Sosyalist ideolojiler eşitliği, liberal ideolojiler özgürlüğü, muhafazakâr-milliyetçi ideolojiler kardeşliği esas alıp, “Üçüncü Yol” gibi hem solun hem de sağın ortak malı olan siyasî programlar peşinde koştular. Siyasî yelpazenin zıt uçlarına yerleşen radikal ideolojiler, bu sentezleme gayreti yüzünden aslında birbirine çok yakın dururlar. Genel Grev mitini icat eden Georges Sorel’in faşist mi yoksa sosyalist mi olduğuna hala karar veremiyoruz. Hitlerin faşist partisi, (Nazi kelimesi “Nasyonel Sosyalist İşçi Partisi”nin kısaltmasıdır) sosyalizmi içerdiği iddiasındadır.
Eşitlik ve Özgürlük:
Eşitlik ve özgürlük fikirleri arasındaki ölümcül paradoks, bu uzlaştırma çabalarının mantığını da gösterir. İkisi birlikte aynı anda var olamaz: İnsanları özgür bıraktığınız zaman daha yetenekli olanlar eşitliği bozar; insanları eşit tutmaya kalktığınız zaman özgürlüklerine mutlaka sınırlama getirmeniz gerekir. Mao Çin’inde herkes eşit kıyafet giyiyordu, istediği kıyafeti giyme özgürlüğüne sahip değildi. Neredeyse bütün ideolojiler çokça özgürlük, biraz eşitlik veya tersi üzerine kurulu sentezlere dayanır. Milliyetçilik veya sol versiyonu olan ulusalcılık (Batı’da sağ için nasyonalizm, sol için patriotizm-vatanseverlik) bu özgürlük ve eşitliğin farklı denge formüllerini yanlamasına bir uçtan öbür uca keserek, denklemi çok bilinmeyenli hale getirir. Bir de adalet kavramını ekleyin. Hukuk kuralları herkese eşit uygulandığı zaman adil olur. Özgürlüklerini korumak adaletin görevidir. Kamu barışını korumak için özgürlüğün sınırlanması gerektiğini söylüyorlar. Aynı kişiler ulusal çıkarlar veya toplum çıkarları söz konusu olduğu zaman bireysel özgürlüklerin askıya alınabileceğini ekliyorlar. Malı çok olanla az olandan eşit vergi alınmaz.
Bunlar, zaman zaman karşımıza teorik açmazlar veya zorluklar olarak çıkan, yaratıcı uzlaşmalara konu olan kavramlar. Bir de bu kavramların somut karşılıkları, yani pratiği var.
Bahçeli ve Öcalan’ın formülleri:
Bahçeli bütün zıtlıkları ve çelişkileri zaman kavramının izafiliğine müracaat ederek çözüyor. Bu hafta grup konuşmasında, akademik derinlikte zaman felsefesine dair aforizmalarının pratik politikada çok zengin karşılıkları vardı. Bahçeli “dün şöyle dedin, bugün böyle diyorsun” eleştirilerine “değişen ben değilim zaman” karşılığını vermiş oluyor. Zamanla ihtiyaçlar da öncelikler de değişiyor. Politikacı -yine onun gerekçesi ile- doğru zamanda yanlış adımı, yanlış zamanda doğru adımı atmak yerine “doğru zamanda doğru adım atan kişi” oluyor. Bölge dinamiklerine jeopolitiği dikkate alan ve değişimin getirdiği fırsatları yakalayan doğru adımlarla karşılık veren bir akıl. Sonunda “Süreç” devlet politikası haline geliyor ve politikacıya “doğru zaman”a göre doğru adımları atma görevi düşüyor. Bahçeli “devletin başı”nı da aynı sorumluluğu yerine getirmeye davet ediyor.
Öcalan da değişen “kurucu önder” rolünü ve belirlediği temel stratejiyi şartlara ve zamana vurgu yaparak açıklıyor. Türk Devleti Kürtlerin varlığını inkâr ettiği için, ayrı bir devletin çatısı altında bu sorunu çözmek amacıyla silahlı mücadele gündemdeydi; şimdi varlık tanınıyor, ayrı bir devlete de bu devleti kurmak için savaşmaya da gerek kalmadı, demiş oluyor. Varlığın kabulü üzerine inşa edilen barışçı siyasetin iki aksı var: Değişmeyecek temel strateji olarak demokratik siyaset ve bu strateji ile bütünleşmiş taktik adımlar olarak hukuk talepleri.
“Terörsüz Türkiye” markası ile, PKK’nın kendini feshine ve silah bırakmasına odaklanan ve meseleyi bu haliyle çözülmüş sayanlar bu strateji ve taktik hesabına takılıp boydan boya yere kapaklanabilir. Sivil siyasetin ve siyasi çözümlerin önünün açılması, demokrasinin ve hukukun egemenliğini kurması ortak geleceğin inşasının vazgeçilmez önşartları.
Üçlü bir çelişki: Devletin çıkarlarını, CHP ile savaşıp Kürtlerle barışırken nasıl koruyacaksınız?
Bahçeli’nin “Devletin Başı”nı, devlet politikasını uygulamaya davet ederken, CHP’nin uğradığı adaletsizliği görünür bir algı haline getirecek “yargılamaların canlı yayını” meselesine el atması, önümüzde duran yaman çelişki yüzünden olmalı. CHP ile savaşırken, Kürtlerle nasıl barışacaksınız? Tanrı Janus, sadece bir mitoloji figürü.
Vurgulamak zorundayız: “Devletin Başı”, ortak gelecek adına, Öcalan’ın demokratik siyaset stratejisi ve hukuk talebi istikametinde henüz adım atmadı. Kürtleri devletle barıştıracak demokratik siyaset ve hukuk düzeni adına “Terörsüz Türkiye’yi gerçekleştirmekle mükellef” olan Erdoğan, telifi gayr-ı kabil çelişkilerin ve girift muammanın içinden çıkamıyor. Size somut bir misal vereyim: AİHM kararlarının uygulanmadığı bir Türkiye’de Kürtlere hangi teminatları verebilirsiniz? AİHM ve AYM kararlarını uygulamaya başladığınız zaman CHP’li rakipleri nasıl tutuklu yargılayabilirsiniz?
Saray’ın arkasındaki halk desteği azaldı, iktidarda kalabilmek için çözümü otoriterleşmede buldu. Elindeki sınırlı araçları hukuk dışı alana sürerek muhalefeti tasfiyeye girişti.
Ama devasa bir sorunla karşılaştı.
Türkiye doludizgin otoriterleşmeye doğru giderken “Terörsüz Türkiye” duvarına tosladı. Ya bu işten vazgeçilecek, tarihî fırsat harcanacak ya da otoriterleşmeden vazgeçilecek iktidarın demokratik usullerle devrine karşı çıkılmayacak.
Üçgenin başında Devlet’in âlî menfaatleri, öbür tarafta Kürt Sorununun çözülmesiyle güvenli ve refah yüklü bir gelecek ve diğer yanda muhalefetin nefes alıp vereceği bir siyasî ortam. Hepsini eşitleyen demokrasi ve hukuk. Üçü de ancak demokrasi ve hukuk içinde var olup çözülebilir.
Başka bir çözüme Tanrı Janus’un bile gücü yetmez, hatta yanına yeni mitolojik hikâyeler ekleyerek bile bir çıkış yolu bulunamaz
Yazarlar
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.09.2025
21.09.2025
18.09.2025
14.09.2025
9.09.2025
6.09.2025
5.09.2025
2.09.2025
1.09.2025
30.08.2025