Mümtazer TÜRKÖNE
İddianamenin amacı bu.
Peki başarabilir mi?
Başaramaz. Zaten niyeti başarmak değil. Önünüzde tam 3741 adet pösteki var. Her bir pöstekideki yünleri, en az on düzüne kişi tek tek sayacak. Pöstekiyi önümüze koyanlar “yanlış saydın” diyecek, tekrar saydıracak. Bu arada köprünün altından sular seller geçecek. Zaman kendi hükmünü yürütecek. Yargılananlar Arafta tutulacak, yıpratılacak. Güya atı alan Üsküdar’a geçmiş olacak.
Bu davanın hitama erdiği çok ama çok uzun bir zaman sonra İmamoğlu bir örgüt lideri olarak mahkûm olmayacak. Maksat davanın ağırlığı, 3741 sayfanın labirentleri arasında muhalefetin ezilip kaybolmasını sağlamak.
Mesele bundan ibaret.
Tarihte çok sayıda örneğin gösterdiği üzere böyle davalar mahkeme salonlarında değil miting meydanlarında görülür. Hükmü hakimler değil halk verir.
Bu dava İktidarın yargı eliyle rakibini tasfiye taarruzu olarak yürüyecek.
Hükmü, egemenliğin ve yargı erkinin de asıl sahibi halk verecek.
Siyasî Parti Sosyolojisini yargılamak:
İddianamedeki suçların ana sevk maddesi olan TCK 220, suç işlemek amacı ile örgüt kurma fiilini düzenliyor.
İddianameyi kaleme alanlar seçime hazırlanmak, iktidara talip olmak, hiyerarşi ve disiplin içinde organize olmak, gizlilik kurallarına riayet etmek, siyasi faaliyetleri ve seçimleri finanse etmek gibi siyasî amaç ve araçları toplu halde “örgütlü suç” kapsamına sokuyor. İddianamenin birçok yerinde “Cumhurbaşkanlığı seçiminde örgüt liderinin aday gösterilmesi”, suç örgütünün amacı olarak zikrediliyor. “İmamoğlu Çıkar Amaçlı Suç Örgütü” adı verilen bu örgütlenmenin, bütün örgütler için geçerli olan gizlilik, devamlılık, çeşitlilik, hızla değişime ayak uydurma, hiyerarşik, sürekli ve düzenli işbirliği gibi prensipleri suç örgütünün varlığının delili olarak gösteriliyor.
Bu kalıplar içinde bakarsanız bütün siyasî oluşumlar, hareketler, parti içi hizipler ve klikler, hatta partiler suç örgütü olarak görülebilir. Meselâ, gizlilik kuralına riayet etmeyen, bu konuda hassasiyeti olmayan bir siyasî örgütlenme rakiplerinin müdahalesine açık hale gelmez mi? İddianamede Örgüt ile Suç Örgütü arasında sınırlar belirsizleşiyor.
İddianamenin bir çok yerinde “örgüt” kelimesinin tek başına kriminal anlamda kullanılması, bu sınırların bilinçli olarak belirsiz bırakıldığını gösteriyor.
Ülkemizde siyasî parti sosyolojisinin, evrensel olarak dünyadaki benzerleri gibi açmazları var. Hepsinde oligarşik eğilimler egemen. Hizipler bile oligarşik yapıdalar. Siyasetin finansmanı meselesi, 23 yıllık AK Parti iktidarının ilk döneminde çözmeyi vaadettiği, sonra vazgeçtiği siyasetin kara deliği olarak varlığını sürdürüyor. Hangi siyasî parti, şeffaf ve meşru şekilde finanse ediliyor? Siyasetin finansmanı nasıl sağlanıyor? Siyasî partilerin seçim harcamalarını tek tek toplasanız, yekun olarak açıklanamayan çok yüklü para kaynakları açığa çıkar. İktidar partisinin seçim harcamaları her zaman sorunludur. İktidar gücü ile seçmene dağıtılan rüşvetle oy satın almalar, kamu kaynaklarının usulsüz kullanımı cabası.
İBB Soruşturması, siyasetin finansmanı davası:
En basit kural: Siyaset para ile yapılır. Parası çok olan rakipleri karşısında avantaj kazanır. Politikacılar bunun için ellerindeki kamu gücünü, bilhassa özel sektöre siyaseti finanse ettirmek için kullanır.
Siyaseti usulsüz bir şekilde finanse etmenin de yasa ve ahlâk kuralları karşısında farklı yolları ve yöntemleri var. Kamu gücünü kullanarak yapılacak bir iş karşılığı rüşvet almak ve siyaseti bu rüşvet paraları ile finanse etmek açıkça bir suç. Fakat siyasetin finansmanın daha masum ve alenen suç kabul edilmeyen çok sayıda yolu var: Kamu gücüyle yapılacak işin karşılığı olarak, politikacıya halk nezdinde avantaj ve prestij kazandıracak bazı işlerin yapılmasını iş sahiplerinden talep etmek. İktidar kanadına cami, imam hatip, kurs ve yurt binası yapımı, gıda kolileri, kömür yardımı, CHP’li belediyelerde ise kreş, yurt ve market kartları dağıtmak şeklinde kullanılan bu yöntem suç teşkil eder mi? Bugüne kadar yargılanan olmadığına göre demek ki bu yol ve yöntem suç kabul edilmiyor.
AK Parti’nin birkaç cilt kitabını yazdığı Kent Rantı konusuna geliyoruz.
Adama verdiğiniz ruhsat ile malını üç kat değerli hale getiriyorsunuz. Eskiden şerefiye adıyla, kamusal yatırımlarla değerlenen gayrımenkullerden ilave para alınırdı. Şimdi bu usul, kamuya hizmet eden bir yatırım talebiyle keyfi olarak karşılanıyor. Kamu erkini kullanan haraç kesmiş oluyor, ama bunu güya kamu yararına kullanıyor; gerçekte ise seçilmiş politikacı popülarite, prestij kazanmış, kendi siyasetini finanse etmiş oluyor. İddianamede bu kapsamdaki somut olaylar sık sık “Sosyal içerikli hizmetlere kaynak sağlanması” olarak geçiyor.
İBB iddianamesinin ağırlıklı kısmı kreş, yurt yapımı ve market kartı gibi, doğrudan rüşvet kapsamına alınamayacak bu tür pazarlıklardan veya iddialardan oluşuyor. Bunlar çıkartılırsa iddianame büyük oranda hacim kaybeder.
Dava en yalın haliyle, siyasetin finanse edilmesi hakkında. Amaçları ve araçları yerli yerine yerleştirdiğiniz zaman somut durumu bir suç örgütü davası olarak kabul edemezsiniz. Amaç iktidara gelmek. Araç ise iddiaya göre rüşvet almak. Örgüt, rüşvet almak amacıyla değil iktidara gelmek için ortaya çıkmış. Bu durumda her rüşvet iddiasının kendi kapsamı içinde ayrı ayrı ele alınması gerekir. Aksi taktirde bu dava muhalefeti imha operasyonu olarak kamuoyuna yerleşir. Yargı, siyasileşme töhmeti altında kalır. Daha ötesi, rakibini kural dışı yenmeye kalktığı için İktidar yıpranır.
Parti sosyolojisi ancak bilimsel araştırmalara konu edilebilir, suç örgütü olarak yargılama konusu yapılamaz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları









































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025