Mümtazer TÜRKÖNE
Üst üste binen yığınla sorunun göbeğinde, sorunların nasıl çözüleceğiyle değil, çözecek gücün kendisinin derin bir sorun kaynağına dönüşmesiyle meşgulüz. Bu bir denklem değil, bir bilmece. İktidar makinesi çalışmıyor. Güç AK Parti’nin veya Saray’ın elinde; ancak iktidar düzeneği işlemiyor. Tavuk kümesine girmiş ama çıkmayı başaramayan bir tilkiyle karşı karşıyayız.

MHP ne düşünüyor?
Çözümün mimarı ve lokomotifi Bahçeli olduğuna göre, bu sorunun cevabı çok önemli:
Bahçeli’nin sözleri her zaman tefsire muhtaçtı. Bu sefer ortada tefsir edilecek bir söz de yok; bir pasif eylem hâliyle tavır koydu. Yine inceliği olan bir eylem veya eylemsizlik hâli. Bahçeli, Cumhuriyet resepsiyonuna katılmadı ama Erdoğan’a kendi resminin yer aldığı bir hediye göndererek sempati köprüsünü açık tuttu. Sonra, dün Komisyon üyeleri Bahçeli’yi ziyaret ediyor ve çıkışta sürecin MHP’li aktörü Feti Yıldız sosyal medya üzerinden bir açıklama yaparak meseleyi vuzuha kavuşturuyor.
Cumhur İttifakı içindeki güç rekabeti, eylül sonunda Bahçeli’nin emniyet müdürleri atamaları üzerinden “paralel yapı” iddiasıyla tırmanmıştı. Yine İçişleri Bakanlığı kaynaklı, vali atamalarının resepsiyondaki pasif tavrın sebebi olduğu iddia edildi. Kuzey Kıbrıs seçimi de bu iddiaya eklendi. İki farklı parti, iki farklı kadro, iki farklı kimlik ve kişilik, koalisyon içinde kadrolaşma sorunları yaşayabilir. Feti Yıldız, bütün bu rekabetin ötesinde çözüm süreci konusunda bir saplamada bulunuyor. “Saplama” lafını mecazî anlamda kullanmıyorum. Kalemin veya sözün kitabın tam ortasına bıçak gibi saplanması durumu söz konusu.
Yıldız’ın açıklamasındaki kritik cümle şu: “Toplumun tamamını kucaklayan, temel hak ve özgürlük alanını genişleten, vatandaşın ülkeye aidiyetini ve devlete güvenini pekiştiren adımlara uygun şekilde bir dil inşa edelim.”
Konu çözüm süreci olduğuna göre bu cümlenin açık muhatabı Saray’dan başkası olamaz. Cümle, kamuoyuna yönelik bir tavsiye veya telkin olarak da okunabilir; ancak seçilen kalıplar çok belirleyici. “Temel hak ve özgürlük alanını” genişletmesi gereken, ancak bu konuda milim hareket etmeyen kim? “Ülkeye aidiyet ve devlete güven” problemi yaşayanlar kimler? Çözüm sürecinin muhatabı olan Kürtler değil mi? Kısa açıklamanın sonunda yer alan “Toplumsal sorunlara yaptığımız önerilerin pratik bir değer ifade etmedikçe zihin jimnastiği olmaktan öteye gidemeyeceğini bilelim.” cümlesi de muhatabı ve anlamı itibarıyla önceki hükmü takviye ediyor. Bu söz kemiksiz söylense: “Saray, çözüm süreci adına fiilen adım atmıyor, lafla top çeviriyor.” anlamına geliyor.
MHP, kurumsal bir politik mesaj şeklinde, kamuoyunun gündemini oluşturan “çatlak” iddialarına, “Doğru, bir çatlak var ama konu çözüm süreci.” cevabını vermiş oluyor.
Elbette bu benim yorumum. Bu yorumu “İktidar içinde çatlak var mı?” sorusunun cevabı olarak değil, “Çözüm süreci ne durumda?” sorusuna açıklama bulmak adına yapıyorum. Vardığım sonuç şu:
MHP’nin kanaati: Saray ayak sürüyor, çözüme yanaşmıyor.
AYM Başkanı’nın müdahalesi
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya’nın, İspanya’da düzenlenen Dünya Anayasa Yargısı Konferansı’nda yaptığı konuşma, farklı bir pencereden konuya ışık tutuyor.
AYM, sıradan bir yargı organı değil; devletin üzerine kurulu olduğu esasları korumak ve kollamakla görevli bir siyasî içtihad mercii. Orada görev yapan bir yargıç, Merih’ten gelip o koltuğa yerleşmiş olsa bile meslekî olarak bu misyona sahip çıkmak zorunda. AYM Başkanı da devlet katında devlet aklı veya devlet ruhunun hukuk esaslarını temsil etmekle mükellef. Bu yüzden sözlerini, devleti devlet kılan ve bu hâlini sürdürmekle özel olarak görevli birimler arasında ne tür bir aklın ve muhakemenin deveran ettiğine dair bir gösterge olarak görmek gerekir.
AYM Başkanı, “İnsanlığın Kültürel Mirasının Korunması” başlıklı oturumda konuşuyor ve meseleyi “insan onuru ve kimliği”ne bağlıyor. Bu bağlam, çözüm sürecinin temel bağlamı. Kürtlerin onurlu ve eşit vatandaşlık talepleri ve arkasından gelen kimliklerinin (dillerinin) korunması dışında Türkiye’de onur ve kimlik talebi olan bir kesim yok. Çok açık olmasa da ben bu ayrıntıyı, devletin zirvesinin çözüm süreci konusunda kemal mertebesine ulaştığı şeklinde yorumluyorum.
Sürece itiraz eden kurumsal bir güç yok. Cihet-i askeriyeden dolaylı bir itiraz bile gelmedi. Özel sektör, bilhassa büyük sermaye topa girmese de gelişmelerden memnun görünüyor.
İYİ Parti, Zafer Partisi gibi siyasî olarak kendilerini sürecin tam karşısına yerleştiren partiler, CHP içindeki ulusalcılar bile “bağcı dövmek” derdi dışında ölçülü ve dikkatli bir muhalefet yürütüyor.
Kısaca, İYİ Partili Erhan Usta dışında, sürece ateşli bir şekilde muhalefet etmekten öte “bağcıyı dövmekte” ısrar eden kimse yok.
AK Parti ve Saray hariç.
İktidar iradesinin pozisyonu
“Otokrasiden vazgeçmeden, demokrasiye ve hukuka bulaşmadan çözüm sürecini idare etmek”, iktidar iradesinin bir türlü çözemediği en büyük açmazı ifade ediyor. Pirinçsiz veya bulgursuz pilav olursa, demokrasisiz veya hukuksuz çözüm pekâlâ mümkün. İnce bulguru bol baharata, salçaya bulayıp çiğ köfte diye satanları örnek alabilirler; ama ruhu demokrasi ve hukuk olan çözümü, tencerede taş kaynatıp halka çorba diye servis edemezsiniz.
Devletin egemen gücüne sahip olarak ülkeyi yöneten iktidarın önüne gelen malzemeyi kullanırken başvurduğu tek ölçü, gözettiği tek hedef var: İktidarını sürdürmek. Bunun için rakiplerini yok etmesi, önüne gelen sorunları da bu gözle yönetmesi lâzım. “Bu işten benim menfaatim ne olacak?” iktidar için her gündem hakkında sorulan ilk soru. Belediye operasyonları ve casusluk ithamlarına varıncaya kadar Ekrem İmamoğlu’nu yok etme hamleleri de çözüm süreci de iktidarı korumak adına dokunulmazlık zırhı diken terzilerin kullandıkları kumaşların tersi ve yüzünden ibaret. Hepsi aynı amaca hizmet ediyor.
Çözüm süreci demek, eşit ve serbest demokratik rekabet ortamına dönmek ve hukuk dışı iktidar ayrıcalıklarından ve keyfî zorbalıklardan vazgeçmek demek. Üstelik, iktidarlarını koruyan zırhlardan sıyrılmak anlamına geliyor. Kötü ekonomik performans içinde bu hukuk dışı araçlardan vazgeçmek, doğrudan iktidardan vazgeçmek anlamına gelir. Hangi iktidar elindeki gücü kendi iradesiyle teslim eder?
Demokrasi ve hukuk olmadan çözüm süreci yürümez, yerinden kıpırdamaz. Zamanında Saddam’ın Barzani ve Talabani ile pazarlık yaparak Irak Kürtlerini idare etmesi gibi, sadece Öcalan ile görüşerek Kürt sorunu çözülemez. Nitekim Öcalan da iktidarın önüne demokrasiyi koyuyor. Daha ötesi, bağımsız olarak ele alsanız bile, hukuku askıya alan CHP’ye yönelik imha harekâtı devam ederken çözüm sürecini, ancak cehennem sıcağında küçük bir buzhaneye dondurup koyabilirsiniz; yani çözemezsiniz.
Otokrasi, kendi yeteneği ve araçlarıyla baş edemeyeceği bir sorunla yüz yüze. Kişiselleşmiş bir yönetim, bu çapta bir ulusal sorunun muhatabı bile olamaz. Kişisellikten uzak kurumların, kuralların, haklar düzeninin ve garantilerin hâkim olmadığı bir alanda elinizde kocaman bir havan, su dövmek dışında bir şey elinizden gelmez.
Feti Yıldız’ın, kitabın tam ortasına bıçakla yaptığı saplama tam olarak bu durumu ifade ediyor.
İktidarın “yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal” açmazı, hemen ülke için koskoca daha büyük bir açmaza dönüyor. Bu iktidar mimarisinin taşıyıcı kolonlarıyla çözüm sürecini yüklenip sonucuna götürmek mümkün değil. Bir çağ kapandı, yeni bir çağ başladı. Çözüm süreci bu ülkenin kaderi; hiçbir güç bu kasırganın önünde duramaz. Çözüm sürecini artık değişmez bir sabit nokta olarak görebilirsiniz.
Açmazı çözmek için elimizde tek seçenek var: İktidarın değişmesi.
Kim bilir, belki de çözüm sürecinin kalıcı ve ısrarlı rüzgârı bu iktidarın sonunu getirecek temel dinamiklerden biri olacak.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları






























































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025