Hakan TAHMAZ
Nihayet, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek tarafından hazırlanan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Ekrem İmamoğlu hakkındaki iddianame açıklandı. Gürlek, bizzat basının karşısına çıkarak iddianameye ilişkin bilgi verdi.
Oysa bugüne dek uygulama belliydi: Hazırlanan iddianame ilgili mahkemeye sunulur, mahkeme kabul ederse dava açılır ve iddianame taraflara tebliğ edilirdi. Bizim olayımızda ise, savcının açıklamasıyla eşzamanlı olarak iddianame gayriresmî yollarla basına sızdı. Hatta cezaevlerine kadar ulaştı.
İktidara yakın medya, iddianameyi neredeyse mahkemenin gerekçeli mahkûmiyet kararıgibi servis etti. Zaten günler öncesinden iktidara yakın bir yazar, iddianamenin sayfa sayısına kadar ayrıntılı haber yapmıştı.
Binlerce sayfalık dosya ekinden oluşan iddianamede, savcı Gürlek, İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanlığı döneminde bir “sistem” kurduğunu; buradan aktarılan paralarla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildiğini, daha sonra CHP’yi bu yolla ele geçirdiğini ve cumhurbaşkanlığı adaylığına hazırlandığını ileri sürüyor.
İddianamenin tamamını okumuş değilim. Fikir sahibi olmak için doğrusu bu derece siyasallaşmış bir yargı metnini birebir okumak illaki şart değil. Medya yer alan bölümlerden bir fikir sahibi olmak bek ala mümkün. Görünen köy kılavuz istemez.
İddianamede, CHP İstanbul İl Başkanlığı Binası'nın alımı için toplanan paraların görüntüsü üzerinden başlatılan soruşturmanın bu “sistemin” uzantısı olduğu; para kuleleri görüntülerinde il başkanı yerine İmamoğlu’na yakın kişilerin görülmesinin tabloyu “netleştirdiği” belirtiliyor.
Böylelikle İBB dönemindeki tüm ihalelerden, CHP kurultayına ve aday belirleme süreçlerine kadar 2019 sonrası siyasetin bütün önemli dönemeçleri iddianameye dâhil edilmiş durumda.
Dikkat çekici bir başka unsur, iddianamede CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, İmamoğlu tarafından “tercih edilip seçilmesi sağlanan kişi” olarak vurgulanması.
Savcı Gürlek’in hedefi yalnızca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en güçlü seçim rakibini diskalifiye etmek değil; aynı zamanda CHP’yi İmamoğlu ve arkadaşlarından “kurtarmak”, partiyi dizayn etmek, siyaset üretemez, çalışmaz hale sürüklemek olduğu anlaşılıyor.
Bunun için savcı iddianame sonrası el yükseltti. Daha iddianame mahkemece kabul edilmeden alelacele Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunduğunu açıkladı.
Kapatma Davası İması
Siyasi Partiler Kanunu’nun 106. maddesi, savcılara bu tür konuları Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirme yükümlülüğü getiriyor. Ancak Gürlek’in başvurusunun gerekçesi, CHP’yi kapatma davasına zemin hazırlama niyetini açıkça belli ediyor:
“Soruşturma dosyamız kapsamında yapılan tespitler ışığında, Cumhuriyet Halk Partisi'nin ülke genelinde ve yerelde gerçekleşen seçimlerin güvenilirliğine, seçmen iradesine ve demokratik düzene sistematik biçimde müdahale ettiği anlaşılmıştır. Bu nedenle Anayasa’nın 68-69. maddeleri ile Siyasi Partiler Kanunu’nun 101. ve devamı maddeleri uyarınca gereğinin takdir ve ifası arz olunur.”
Bu ifadeler, savcının yalnızca bir “bildirim” değil, doğrudan CHP’nin kapatılmasını çağrıştıran bir suçlama seti sunduğunu gösteriyor.
Savcı, “suç gelirlerinin CHP yönetiminin bilgisi dahilinde sisteme aktarıldığı, bina alımı, kurultay etkileme, seçim çalışması yürütme, seçmen verilerini yasa dışı biçimde işleme, hatta casusluk” gibi ağır suçlamaları da Yargıtay’a iletti.
Bu tablo, CHP’nin tepesinde sallandırılan bir kapatma kılıcıyla siyaseten istenen sonucu elde etme girişimini işaret ediyor.
İddianame neredeyse her bölümde açık siyasi yorumlarla örülü. Hukuksal kaygıdan ziyade siyasi bir tutum sergilenmiş. Bu haliyle iddianame, siyasi bir yargı sürecinin işletildiğini gösteriyor.
Amaç, CHP’yi ve diğer muhalif kesimleri yargısal operasyonlarla meşgul edip dar bir alanda paslaşmaya zorlamak, böylece siyasal etki alanlarını sınırlamak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 19 Mart’ta İmamoğlu’na yönelik operasyonlar sonrasında sarf ettiği “turpun büyüğü çantada” sözü, savcının iddianamesinde tam dört kez alıntılanmış. Bu, tesadüf olamayacak kadar anlamlı.
Savcı kartlarını açık oynamış. Bundan sonrası artık duruşmadan duruşmaya koşarak harcanacak bir siyasal enerji dönemi olacak.
Türkiye’nin Yargısal Döngüsü
18 ayrı suçlama ve 142 farklı vaka… Savcı, akla gelebilecek her tür suçu tek bir sepette doldurmuş. Delil yol bol bol siyasi yorum var. Bugünkü siyasal atmosferde iddianamenin “eksik” ya da “hatalı” olduğu gerekçesiyle iade edilmesi imkânsızdır.Buna cesaret edecek bir hakimin olduğu sanmıyorum
Tüm bunlar Türkiye’yi muhalefetsiz, Erdoğan’ı rakipsiz bırakma amacına hizmet ediyor.
Yakın tarihimiz bu türden siyasal yargı operasyonlarıyla dolu. Hiçbirinde iktidar istediği sonucu alamadı, ama ülke her seferinde çok sert siyasal, toplumsal ve hukuksal olarak geriye savruldu.
Bir örnek yeter: Anayasa Mahkemesi üyelerinin önünde HDP dosyası yıllardır açılmadan duruyor. Kürt siyasetini “teslim alma” amacıyla açılan bu dava, hâlâ siyasi dengelere göre rafta bekletiliyor. Keza istinat mahkemesi önünde bekleyen Kobani dosyası gibi onlarca siyasi dosya bekletiliyor.
Türkiye’de siyasal yargı artık bir rutin: Dosyalar, siyasal ihtiyaçlara göre “uygun zaman geldiğinde” açılıyor. Yeni bir hikâye uyduruldu; ama bu kez kimsenin dinleyecek hâli yok. İktidar, bu sefer de hayal kırıklığı yaşamaya mahkûm görünüyor.
İddianamede yer alan vakaların ne kadarı gerçek ne kadar hayal ürünü bilemeyiz. Bunun içi önyargılı olmaya gerek yok. Ancak bunların bu günün siyasal ortamında yargıyla açıklığa kavuşacağı gerçekçi bir beklenti değil. Böylesi bir hak edilmiş tarihsel ve yargısal bir toplumsal güven yok.
Bugünün siyasal tablosu, yargı döngüsü radikal bir biçimde değişmeden adil yargıdan ve hukuksal yargılamadan söz edemez. İddianame bunun siyasi bir belgesi gibi görünüyor.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.11.2025
7.11.2025
4.11.2025
1.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
19.10.2025
14.10.2025
10.10.2025
8.10.2025