Mümtazer TÜRKÖNE
Olur ya, yanlış bir zan olabilir, Cumhurbaşkanı’nın açılış töreni kamuflajlı mitinglerde oy istemesine bakıp, oyunu ona vermeyi düşünenler çıkabilir.
Bu oylar ne yazık ki geçersiz sayılır, çünkü Erdoğan ismi oy pusulasında yok. AK Parti kurmaylarının bu seçimde anlamakta ve anlatmakta zorlandıkları ve bir türlü aşamadıkları temel problem de işte bu. Erdoğan’ın ısrarla sürdürdüğü seçim kampanyası ile AK Parti’ninki arasında iflah olmaz bir çelişki var. Biraz da seçime müdahil olmak için Erdoğan başkanlık sistemini referanduma götürüyor; ancak AK Parti ve Davutoğlu parlamenter sistemin anlı şanlı iktidar aktörü olarak seçmenden oy istiyor. Mesele halefle selef arasında bir boyölçüşme değil; Davutoğlu’nun partisinin kampanyasını başkanlık sistemine hasretmesi ile ayağına taş bağlayıp denize atlaması arasında hiçbir fark yok. Erdoğan’ın kampanyasını yarıda kesmesi, liderlik iddiasından vazgeçmesi ve karizmasını terk etmesi demek. Gelin de çıkın işin içinden. Nitekim Davutoğlu’nun kurmaylarının bu çelişkiyi aşamadıkları o kadar bariz ki, seçim yaklaştıkça eriyen oyları toparlayabilmeleri için büyük bir mucize lâzım. Bu mucize, sadece Erdoğan’ın eline mikrofon almaktan vazgeçmesine ve seçime kadar bütün zamanını Vahdettin Köşkü’nde veya Ak Saray’da büyükelçilerin niyet mektuplarını kabul etmek faslından protokol işlerine ayırması ön şartına bağlı. Bugünlerde AK Parti’nin önünü açacak, Anayasa’daki cumhurbaşkanının tarafsızlığı prensibi kadar katkıda bulunacak başka sihirli bir formül yok. Olmaz ya, Davutoğlu çıksa: “Ey Cumhurbaşkanı, benim partim için bile olsa tarafsızlığına gölge düşüremezsin, seçim için oy isteyemezsin” dese, sizce AK Parti oyları ne kadar artar?
Ancak iş işten geçmiş görünüyor. Ayrı ayrı bütün muhalefet partileri Erdoğan’ın seçim atmosferinde yol açtığı anaforu kendi yelkenlerini dolduracak çapta elverişli bir rüzgâra dönüştürmüş vaziyetteler. HDP barajı geçerse, Demirtaş’ın “seni başkan yaptırmayacağız” sözü sayesinde geçmiş olacak. Ak Saray olmasaydı Kılıçdaroğlu’nun yoksul kesimleri hedef alan vaatleri ne kadar inandırıcı olabilirdi? Bahçeli’nin keskin ve tok eleştirilerinin bu açık hedefi ıskalaması mümkün mü?
Cumhurbaşkanı’nın öncelikleri ile seçime giren AK Parti’nin öncelikleri çok farklı. Manisa’da Tek Parti dönemini mumla aratan polis operasyonları, nobranlığından önce İktidar’ın seçim önceliğine aykırı. Yılların politikacısı Arınç bu aykırılığı “Ben şimdi Manisa’ya nasıl oy verin diyeceğim?” diye ifade ediyor. Denetimsiz ve hukuksuz iktidar gücüyle girişilen zulmün sandıktaki karşılığını hesap eden birileri yok mu? Seçim kaybetmeyi istemeyeceklerine göre elbette vardır; ancak öyle anlaşılıyor ki güçleri bu nahoş halkla ilişkiler tarzını engellemeye yetmiyor.
İki hakimin ardından dört savcının tutuklanması, AK Parti’yi sandığa gömmeye azmetmiş olan birilerinin operasyonu olabilir mi? Aklı başında seçim stratejisyenleri bu soruyu sorup, cevabı komplo teorilerinde arayabilir. Hukuk katlediliyor. Toplumu dehşete düşürmek için bu katliam göstere göstere yapılıyor. Savcı, -eski tabirle müddeiumumi- bizim adımıza iddiada bulunan kişi, MİT TIR’larını durdururken geçerli kanunları uyguladılar ve kamu adına suçu kovaladılar. Hakim-savcı tutuklayan gücün keyfiliği aşikâr iken, 7 Haziran’da seçmen bu despotluğa teslim olan ve “gel beni de tutukla” anlamına gelen bir oyu neden kullansın? Hukuk yok edildi, yargıçlar-savcılar hapse atıldı, geride iktidarı millet adına denetleyecek yargı erki kalmadı. Vatandaşı kendisine eziyet edilmesinden haz duyan, bu zulme boyun eğmeye mütemayil zannedenlerin haklı çıkması mümkün mü? Güç gösterisinin, herkesin yüreğini ağzına getiren baskı ve sindirmelerin zamanı mı? Hangi iktidar aklı, seçime giden partisini böyle dişleri dökülen zincirinden boşanmış bir canavar misali seçime sürükler?
İktidar sınıfı içinde Erdoğan’a oy vermeyi düşünenler var. 7 Haziran’da oy kullanmaya gittikleri zaman, hatta belki de sandıklar açıldıktan sonra gerçek durumu kavrayacaklar.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.08.2025
3.08.2025
31.07.2025
21.07.2025
19.07.2025
16.07.2025
10.07.2025
4.07.2025
1.07.2025
24.06.2025