Ahmet Davutoğlu koalisyon görüşmelerinin ilk turuna bugün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile randevusuyla başlıyor. Koalisyona ilişkin esas sonuçların ise ikinci turda alınması bekleniyor.

 Gerek ilk gerekse ikinci turda koalisyon görüşmelerinde sonuç çıkıp çıkmaması ise görüşmelerde Davutoğlu’nun hangi sıfatla bulunacağına bağlı. Davutoğlu o görüşmelerde   ‘Erdoğan vesayetinin temsilcisi’ olarak mı yoksa ‘AKP Genel Başkanı’ olarak bulunacak, belirleyici olan bu olacak.

 ÖZ FİKRİ RESMİ GÖRÜŞÜ OLSUN

 Nisan’dan bu yana bu köşede Davutoğlu’na yakın isimlerden aldığım bilgilere dayanarak; Davutoğlu’nun seçimlerde koalisyon çıkacağını gördüğünü ve hem kendisini ve AKP’yi Erdoğan vesayetinden kurtarmak için CHP ile koalisyonu hatta bunun için dönüşümlü başbakanlığa razı olduğunu yazdım.

En son ‘dönüşümlü başbakanlık’ da açık açık ifade edildi.

 Aldığım son bilgiler, Davutoğlu hala aynı yerde oldu. Davutoğlu’nun aynı yerde olup adım atmamasının nedeni ise siyasi cesaretinin olmaması. Bu da Davutoğlu’nun siyasette ‘alaylı’ değil ‘okullu’ olmasından kaynaklanıyor.

Davutoğlu, ‘öz fikri’ni ‘resmi görüşü’ olarak kamuoyuna sunamama sorunu daha doğrusu cesaretsizliği yaşıyor.

 SARAYIN ANKETLERİ

 Davutoğlu’nun koalisyon görüşmelerine AKP Genel Başkanı olarak gidebilmesi konusunda elini rahatlatacak –kendisinin de bildiği- bazı gelişmeler var.

 Sarayın erken seçim konusunda yaptırdığı araştırmaların bir kısmında mevcut koşullarda seçimin, mevcut tabloyu değiştirmeyeceği hatta AKP oy ve milletvekili sayısında düşme olacağı ortaya çıkmış. Kuşkusuz bu saray için yeni plan/lar anlamını taşıyor.

 Saraydan gelen ve bu bilgileri destekleyen başka bir duyum ise Erdoğan’ın mevcut koşullarda çıkış aradığı ve ister istemez belli tavizler verebileceği şeklinde.

 Bu tavizlerin ölçüsü ise siyasetin saray üzerinde kuracağı baskı ile doğru orantılı.

 KCK NE DEMEK İSTEDİ?

 Türkiye kısır koalisyon tartışmaları içindeyken; gerek Türkiye’nin çevresine gerekse dünyada yaşananların hızı baş döndürücü.

 AKP’nin yanlış Ortadoğu politikasının sonuçlarından birisi IŞİD. IŞİD’le mücadelede Batı’nın müttefiki olmayı reddeden AKP, bu rolü Kürtlere kaptırdı.

 Erdoğan da, Davutoğlu da “biz Suriye’nin Kuzeyi’nde oldubittiye izin vermeyiz” gibi hamasi tehditler savursalar da; Suriye’de 2012’de ilan edilen özerk Kürt bölgesi de facto olarak güçleniyor.

 KCK’nın son “ateşkes bitti” açıklaması, PKK’nın Türkiye’ye karşı şiddet kullanması anlamına gelmiyor. Bu açıklama,  Erdoğan’ın PYD’ye tehdidine karşı bir rest.

 Kısaca çevremizde yeni şeyler olurken biz hala Erdoğan’ın sorumlusu olduğu siyasal tıkanmayı konuşuyoruz.

 Onun için en iyi koalisyon, Erdoğan vesayetindeki AKP’li değil ona mesafe alan, onu sınırlarına itecek olandır.

 Bakalım Davutoğlu bu şansın ne kadar farkında.