Mustafa ARMAGAN
Teâli-i İslâm Cemiyeti yönetiminin, yayınladıkları söylenen bildirinin Yunan uçaklarından Anadolu şehirlerine atıldığı iddiasını, sadece iki gün sonra resmî ‘tekzibname’yle yalanladığını tarihin karanlık mahzenlerine itmeyi başarmışız.
Nicedir bir hafiye gibi o gazetenin peşindeydim. İskilipli Atıf Hoca’nın İstiklal Mahkemesi’ne sunduğu ama hakimler heyetince kabul edilmeyen belge nerede olabilirdi? Araştırmalarım sonunda 1920 Ekim’ine ait bir gazetenin 3. sayfasının en altına kısılmış vaziyette buldum onu.
Adı Nutuk’tan beri ‘Milli Mücadele’ye zararlı cemiyetler’den diye geçen Teâli-i İslâm Cemiyeti yönetiminin, haklarında çıkan gazete haberini, yayınladıkları söylenen bildirinin Yunan uçaklarından Anadolu şehirlerine atıldığı iddiasını, sadece iki gün sonra söz konusu haberin çıktığı ‘Vakit’ gazetesine gönderdiği resmî “tekzibname”yle yalanladığını, suçlamayı daha o zamandan inkâr ettiğini görüyordum.
Aradan neredeyse bir asır geçmiş ama biz İstiklâl Mahkemesi’ne bile sunulan bu resmî belgeyi tarihin karanlık mahzenlerine itmeyi başarmışız. Neşredip de toplumu aydınlatmamışız. Ne diyelim: Nasip bugüne imiş!
Burada kendisine ve silah arkadaşlarına kitaplarda yapılan envai türlü haksızlıklara isyan noktasına kadar getirilen Kâzım Karabekir Paşa’nın haklı tepkisine yer vermek istiyorum. Paşa şu her cümlesine katıldığım paragrafta meseleyi nasıl da dengeli ifade etmiş:
“Hakikatlerin, hatta hükümet kuvvetiyle örtbas edilmesine karşılık efsanelerin vakit vakit tazelenmesi milletimize karşı saygısızlık; hak sahibi olan bizlere karşı tecavüz, millî tarihimize karşı ise cürümdür. Medenî milletler halkın ve hele gençliğin fikrî ve ahlâkî terbiyesinde ve seciyelerinin kuvvetlendirilmesinde millî hadiselerin ve millî şahsiyetlerin olduğu gibi tanınmasına büyük ehemmiyet verir ve yalan yanlış neşriyatı yine serbest neşriyatla ve ilim müesseselerinin bir düziye hakikatları aramasıyla cevaplandırır. Yani yalancılık ve dalkavukluk, hususî ve resmî darbeler altında bunaltılır. Bu suretle kimse bu kirli basamaklardan çıkıp bir külâh kapamaz. Medenî camiada hız aldığımızı iddia ederken en mühim olan bu noktada, ne yazık ki, pek cılız bir haldeyiz: Yalancılık ve dalkavukluk bizde halâ rağbette ve revaçtadır.”
Aradan geçen yaklaşık üç çeyrek asra rağmen pek bir şey değişmemiş değil mi?
İskilipli Atıf Hoca mahkemeye sunuyor
Yer: Ankara İstiklal Mahkemesi.
Tarih: 26 Ocak 1926.
Başkan: Kel Ali (Çetinkaya). Üyeler: Kılıç Ali ve Dr. Reşit Galip.
Sanık: İskilipli Atıf Hoca.
Atıf Hoca daha önce Giresun’da yine İstiklal Mahkemesi’nde yargılanıp beraat etmişse de, mahkemenin elinden yakasını kurtaramamıştır. Yine gayet kendinden emin bir tarzda cevaplandırmaktadır sataşmalı soruları.
Soru, Şapka Kanunu’ndan 1,5 yıl önce bastırmış olduğu ‘Frenk Mukallidliği ve Şapka’ adlı kitabını nerelere gönderdiğidir. Atıf Hoca bütün bildiklerini teker teker açıklar. ‘Şahitleri getirin, yüzleşelim’ der, heyetten ‘Gerekirse getiririz.’ cevabını alır. ‘Getirin, söylesin, cezama razıyım.’ der. Oralı olmazlar. Yetmezmiş gibi beraat ettiği Giresun davasında sanki hüküm giymiş gibi davranırlar. Onun ‘gizli bir gayesi’ olduğunu iddia ederler. ‘Her şeyim ortada’, der, hesap veremeyeceği hiçbir şeyi olmadığını söyler rahat bir edayla.
Lakin kurt kuzuyu yemeye karar vermiştir bir kere. Davadan idam çıkarmaya azimlidir mahkeme heyeti. Nitekim Reşit Galip çıkışır Atıf Hoca’ya:
“Sen en karanlık günlerde Teâli-i İslâmcılık yap, Mustafa Sabri’nin yanında yer al da, sonra karşımızda şöyle böyle söyle. Sözleriniz hiçbir gerçeğe uygun değildir.”
Bunun üzerine Atıf Hoca öldürücü darbesini indirir: “Bunun belgesini size gösterdim.” Reşit Galip kızar: “Ne belgesi?” Atıf Hoca gayet sakin bir tonda “Mustafa Sabri ile bu beyanname meselesini görüşseydim onu tekzip etmezdim.” der.
Sizin anlayacağınız, suçlandığı beyannameyi imzalamadığı gibi imzalayan Mustafa Sabri’ye de açıkça muhalefet ettiğine dair bir gazeteden resmî bir tekzip belgesi sunmuştur mahkemeye. Onu hatırlatmaktadır. Mahkeme, belgeyi sümenaltı etmiştir besbelli.
Hakimler köşeye sıkışmıştır. Öfkeli biri “Belgeyi göster.” diye hırçınlaşır. Atıf Hoca vakur tavrını bozmadan sözlerine devam eder: “Arz ediyorum. ‘Vakit’ gazetesinin 1034. nüshasında tekzibnamem duruyor. Şimdi bu durup dururken bendenize belge sormak bilmem nasıl olur?”
Tabii bu darbeyi hazmedemeyen heyet, Atıf Hoca’nın tekzip metnini kendisini kurtarmak için yayımladığını söylemek zorunda kalır. Hoca, “Öyle olsaydı onlarla beraber olurdum.” der, imzasının bulunmadığı ve resmî mühürle mühürlenmemiş bildirinin yayımlanmasının ardından cemiyetle yollarının ayrıldığını belirtir.
Demek tekzip metni kuvvetli bir belgedir. İşte mahkeme heyetinin evlere şenlik cevabı:
“Sus! Bizi çileden çıkarma! Biz budala olmalıyız ki, bu sözlere inanalım. Bol bol atıyorsun. Çıkarın!” (Ankara İstiklal Mahkemesi Zabıtları 1926, İşaret: 1993, s. 109-115.)
İşte o belge
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.04.2017
9.02.2017
26.03.2017
19.03.2017
12.03.2017
26.02.2017
5.02.2017
29.01.2017
22.01.2017
15.01.2017