Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları

Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Tüm Yazıları
Zeytin dalı
2.06.2011
2888

Şu sıra pek çoğumuzun yüreği “Aman daha kötü şeyler olmadan 12 Haziran bir geçse” kaygısıyla pır pır. İşte bir tane daha geldi. Hopa’da kötü şeyler oldu.

Seçim bitsin ki, herkesin gerçek niyetlerini gerçek sözleriyle anlayalım. Seçimlerde yapılan vaatler, özellikle CHP’nin vaatlerinin ne ölçüde vaat ne ölçüde taahhüt olduğunu anlayabilelim ve ona göre de seçim sonrası muhtemel gelişmeler veya gelişme eğilimleri üstüne kafa yormaya başlayalım. Ama şimdiden şunu söyleyebilirim seçim sürecindeki aşırı ısınma yerini soğumaya değil yeni oluşumlara bırakacak.

Vücuda giren bir mikrop, bir virüs yüksek ateş yapar, ateşi müdahale ederek düşürmek yanlış. Ateş vücudun mikroba karşı direncini arttırma çabasının sonucunda çıkıyor çünkü, hemen müdahale eder düşürürseniz vücudun direnci de kırılır. Ancak ateş normal sınırının çok üstüne çıkarsa 40 dereceye mesela, o zaman ateşi düşürmek gerek. Ben doktorların yalancısıyım, öyle diyorlar. Ama bana da mantıklı geliyor.

Seçimin şu son günlerinde ateş daha yükselmezse sorun yok. Zira tahrikler olsa da herkes, tahrikçileri tahrik eden nedenler ortadan kaldırılmadan siyasetin normalleşemeyeceğini ve bu durumun da siyasetin hiçbir tarafına kâr getirmeyeceğini görüyor olmalı. Son günlerde CHP’de yeni şeyler duyuyor olmamız sanırım biraz da bu nedene bağlı.

 


Yani değişim durdurulamaz

Nihayet! Yargı 12 Eylül’ün sorumlularının yakasına yapışıyor. 12 Eylül halkoylamasıyla Anayasa’nın Geçici 15. Maddesi’nin kalkması sonucu bu mümkün olabildi. 12 Eylül mağduru 1,5 milyon imza yargıyı harekete geçirdi. Benim de imza verdiğim bu başvuruya katılım çok daha fazla olabilirdi, mağdurlar bu kadar değil elbette; fakat “öğrenilmiş çaresizlik” hastalığından yakasını bir türlü kurtaramayanlar, “bir şey çıkmaz, soruşturma açılmaz” düşüncesine saplanıp kaldılar. Üstelik bunların önemli bir çoğunluğu benden daha fazla 12 Eylül’ün zulmüne uğramışlardı. Ama bir şeyler çıkıyor işte. Kenan Evren ve şürekâsı hakkında soruşturma açıldı. Başlı başına bu dahi önemli görülmemeli mi?

Başka şeyler de olmayı sürdürüyor; Harp Akademisi Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı’nın gözaltına alınması son derece önemli bir gelişme. Çivisi yerinden çıkmış bir ülkedeyiz, çıkan çiviler tekrar aynı yere çakılamaz. Eğitim değil değişim şart. Çünkü eğiticileri de eğitecek olan değişimdir.

 


Gerekli olan ise zeytin dalıdır

Zeytin dalı uzatmak “barış eli uzatmak” anlamına kullanılır ama bu basit bir barış çağrısı değildir. Sorunları çözmek isteyenlerle çözmek istemeyenler arasında zeytin dalı bir şeye yaramaz, kurur gider. Zeytin dalının anlamı için İtalya’ya bakmak gerek.

İtalya’da öyle anlaşılıyor ki Berlusconizm’in sonuna doğru bir gidiş var. Yerel seçimlerde “Zeytin Dalı” adıyla popüler olan demokratik, sol koalisyon partisi Demokratik Parti’nin şimdiye dek sağın hiç kaybetmediği bölgelerde başarı kazandığını öğreniyoruz.


Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra Avrupa’da iki ülkede gelişmelerin nasıl olacağını çok merak ediyordum. Yıkılan Demokratik Almanya topraklarında solun ve halkın yeni eğilimleri ne olacaktı? Çünkü iki ayrı toplumsal/siyasal sistemi kendi yaşam pratikleri içinde denemiş olacaklardı. Burada kurulan sol parti PDS’i elimden geldiğince izlemeye çalışmıştım.

Merak ettiğim ikinci ülke ise İtalya idi. Merak ediyordum çünkü İtalya, demokratik ve sol hareketlerin halkla köklü bağlar kurduğu, toplumsal gelişmelerde aydınların etkisinin yüksek olduğu, sosyolojik olarak Akdeniz tipolojisi özellikleri gösteren ve gelişmekte olan ülkeler kategorisi içinde bir ülkeydi İtalya. Dahası İtalya, solda gelişkin bir teorik düşünce mirasına sahip, kendilerine özgü bir Marksizm, İtalyan Marksizmi’ni yaratabilmiş bir solun ülkesiydi.

İtalya’da Soğuk Savaş sonrası siyasette değişim rüzgârları çok güçlü oldu. Bunun sonucu ortaya Zeytin Dalı Hareketi çıkmıştı. Bu gelişmeyi o tarihlerde heyecanla karşılamış, bizim için de esinlendirici olabileceğini düşünmüş ve bu modeli tartışmıştım. Özellikle Kürt hareketi için de bu model ilgi çekici olmuştu. Ne var ki, Zeytin Dalı hareketinin özgün yanı kanımca doğru anlaşılmamış ve bu nedenle de yalnızca bir taklit olarak kalmış ve başarılı olamamıştı. Bu seçimlerde de BDP etrafında oluşan Demokratik Blok yine bu modelden çıkmadır.

Gelecek yazımda Zeytin Dalı Hareketi üstüne düşüncelerime yeniden döneceğim. Aynı zamanda Demokratik Blok fikrinin neden bu modelle uyuşmadığı, fakat buna rağmen neden bu bloku önemsediğimi anlatmaya gayret edeceğim.


[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar