Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Türkiye 2000’li yıllarda çözümü için o zamana kadar el atılamayan yada el atanın elini yaktığı için uzak durulan konuların güncel siyasetin gündemini oluşturmaya başladığını gördü. İslâm ve laiklik, Kürt sorunu, asker-sivil ilişkileri bu el yakan konuların başında geldi. Bu konular siyasetin olduğu gibi entelektüel hayatımızın ve akademi dünyasının da ilgiyle üzerine gittiği, araştırma, inceleme temaları oldu. Tartışmalar hayli zengin bir düşünce ve bilgi birikimi yarattı.
Ne var ki, çok tartıştığımız bu konuların çözümüne baktığımızda, değişim yönünde ciddi bazı adımlar atılmış olsa da çözümleri derine inemedi. Özellikle son iki yılda bir duraklama, bir tıkanmanın olduğunu gözlemleyebiliriz. Oysa iktidarda bir koalisyon hükümeti yoktu, AK Parti iktidarını giderek pekiştirdi ama buna rağmen demokratik reformlar derine inemedi. Eski yapı, statüko sancılı biçimde parça parça çözülüyor ama yeni bir yapının inşası gelmiyor. Bırakalım derin çözümleri, Kürt sorununda aksine geriye gidiş var ve sorun bugün itibariyle çözümsüz görünüyor.
Bu sorun düşündürücü olmalı. Yeni anayasa yapma gündeme gelecekse eğer, yeniden yapılanmanın önündeki engelleri genel yorumlarla sınırlı kalmaksızın somut verilere dayalı görmemiz gerek. “Türkiye halkı değişim istiyor” genel söylemiyle yetinemeyiz. Değişim talebinin varlığı kuşkusuzdur ama talebin genişliği ve derinliğini anlamamıza yardım edecek sosyolojik kriterlere ihtiyacımız var. Bunları düşündüğüm sırada T24 sitesinde Ahmet Kardam’ın bir çalışmasını okudum.
“Yeni Türkiye’de Siyasi Kutuplaşmalar”
Yukarıdaki sorular açısından bu inceleme benim için aydınlatıcı oldu.
Kardam bu çalışmasında 2002 ve 2007 seçim sonuçlarını 12 Haziran 2011 sonuçlarıyla”siyasi kutuplaşma” açısından karşılaştırmış. Değişimin hız kazandığı bu yıllarda siyasette kutuplaşma olgusunu görmek zor değildi. Özellikle kısmi anayasa değişikliği sürecinde ve referandum sonrasında, evet, hayır, boykot tutumları etrafında doğan bloklaşmaların işaret ettiği kutuplaşma hali çok belirgindi. Ahmet Kardam da zaten incelemesinde bu üç siyasi tavır alışı merkeze alıyor. Bu çalışmanın önemi bize kutuplaşmanın varlığını somut verilerle göstermenin yanısıra kutuplaşmanın sosyolojik tabanını sergilemesidir. Başka deyişle gözle gördüğümüz siyasi gerilimlerin sosyal tabana yansımasını oy mekanizması aracılığıyla somut verilere dayandırmasıdır. Bu veriler incelendiğinde ise tarafların oy potansiyellerinin bir sınıra dayanmış olduğu görülüyor. Bu durumu kutuplaşmanın da bir sınıra dayandığı biçimde okuyabiliriz sanırım.
Ayrıca siyasetteki kutuplaşmaların tarihi köklerine de uzanmış Kardam, bir bakıma siyasi kutuplaşmanın tarihini vermiş bize. Ya da kutuplaşmayı cumhuriyetin kuruluşundan alıp günümüze sürüp getirmiş de denebilir. Görüyoruz ki, bugün siyasi gerilimlerin hem nedeni hem sonucu olan bloklaşmalar dünden bugüne pek fazla değişmeden gelmiş. İslam, Kürt sorunu ve asker-sivil ilişkileri etrafında dönen sorunlarda özneler zaman içinde değişmiş olsa da ( siyasi partiler) geleneksel siyasetler fazlaca değişmeden günümüze dek gelmiş.
Kardam’ın incelemesini tabandan, toplumdan kaynaklanan bir kutuplaşma olarak okumamak gerek. Toplumu kutuplaştıran etmen tepeden gelen siyasetlerdir. İncelemesini oy mekanizmasını merkeze alarak yaptığı için araştırmacımız diğer başkaca unsurları doğal olarak hesaba katmamış. Bu nedenle örneğin kutuplaşmanın genişliği, derinliği, keskinliği açısından toplum ile siyaset mekânları arasındaki fark üstünde de ayrıca durmak gerek.“Yeni Siyasi Kutuplara Yönelik Seçmen Davranışları” başlığı altında Kardam bu konuda da üstünde düşünebilmek için önemli bazı veriler sunmuş.
Sonuç: Statik denge
Benim için bu incelemeden çıkan çarpıcı sonuç, kutuplaşmanın bloklar arasında bir statik denge durumu yaratmış olmasıdır. Siyasette köklü bir değişiklik, yeni bir hava, yeni bir unsur olmazsa eğer, mevcut siyasetler Türkiye’nin demokratik yeniden yapılandırılmasında çözümsüz kalacaklar. Zira cumhuriyetin kuruluşu sonrasında oluşan geleneksel kadim devletçi otoriter zihniyet değişim yanlısı özneler içinde dahi keskin bir kırılmaya uğramış değil henüz.
Ahmet Kardam’ın incelemesini aktarmam imkânsız. Eminim ki okuduğunuzda bu çalışmayı siz de aydınlatıcı bulacaksınız (www.t24.com.tr/politika.aspx). Kardam’ın kendi özetlemesiyle yazımı bitireyim:
“Siyasi blokları yaratan temel etmen Cumhuriyet’in kuruluşundaki temel sorunlar olmaya devam etmektedir: Kürt sorunu, İslâm sorunu, Alevi sorunu, askeri ve bürokratik vesayetçilik, toplum mühendisliği, vb. Bu sorunlar demokratik yollardan, sivil siyasete, karşılıklı müzakereye ve rızaya dayalı çözümlere kavuşturulamadığı takdirde, ister bugünkü siyasi gruplaşmalar biçiminde olsun, isterse onun yerini başka gruplaşmalar alsın, varoluş nedenleri değişmeyen, birbirini “yok etmeye yeminli” siyasi kutuplaşmaların sonu gelmeyecek gibi görünüyor.”
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları











































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012