Nabi YAĞCI-Taraf Yazıları
Sol olarak başarısızlıklarımızın ve demokrasimizin güdüklüğünün nedenlerine kafa patlatırken yıllar önce tarihin bir dönemi çok ilgimi çekmişti. Bugüne dair sorularımıza aradığımız yanıtların önemli ölçüde tarihin bu kesitinde gizlenmiş olduğu konusunda sezgisel bir eğilimim vardı. Sözünü ettiğim tarih 1800’lü yılların ikinci çeyreğinden 1930’lu yıllara uzanan zaman aralığını kapsamakta.
İmparatorlukların çözüldüğü ve yerini mahşeri bir kaynamanın, kargaşanın aldığı bir tarihî dönem bu. Eski yıkılıyor ama henüz yeninin ne olduğu, nereye gidileceği belli değil. Fakat hiç kuşku yok ki sıradan olmama anlamında büyük devrimci bir kabarma var. Milli uyanışlar ve milliyetçilik akımları, milli devletlerin doğuşu başat eğilimi oluşturuyor. Fakat aynı zamanda 1789 Fransız Devrimi’nin ateşlediği özgürlükçü ruh ve fikirler, sosyalist düşünce akımlarıyla birlikte iç içe geçen karmaşık bir zihniyet dünyası oluşturuyor. Başat eğilimin milliyetçilik olması nedeniyle bu çok parçalı zihniyet dünyasına ve buradan çıkan siyasetlere milliyetçi etiketini yapıştırmanın bu somutluğu kavramaya yetmeyeceğini de sezmekteydim.
Birbiriyle mahiyet farkı olsa da Troykayı çeken atlar aynı yöne koştukları gibi her birinin gücü öbürüne katılıyor ve çekimin ivmesini yükseltiyordu. “Etnisizm, Modernizm ve Sosyalizm” yönündeki bu çok güçlü üç akıma bu nedenle “Mahşerin troykası” yani “üç atlısı” diyorum. Birbirinden farklı ama birbirini etkileyen ve etkilenen, birbirine karışarak vektörel bir doğrultu yaratan bu durum beni, daha spesifik olarak değişimin dinamikleri üstüne dünden farklı düşünmeye yöneltmişti.
Sol, sosyalizm üstüne tartışmaları, geçmişin eleştirisini “bitti, bitmedi” gibi kısır bir eksende götürmek yerine düne dair bilgi ve deney birikimlerimize dayanarak bu sorular için önce aydınlık bir alan yaratmak çok daha ciddi bir yaklaşım olmaz mı? Hele bitti deniyorsa, bittiğini ispat için bu enerjik çaba niye?
Kendi adıma söylersem “Marksist solun yenilenmesi” üstüne tarihsel TKP ve TBKP sürecinde giriştiğimiz eleştirel çabaları ve devamı olarak kendi düşüncelerimi önümüzdeki günlerde daha sistematik olarak aktarmaya çalışacağım. Ama günlük bir gazete bu iş için uygun değil. Zira benim okuyucu çevrem yalnız soldan ibaret değil. Onlara karşı sorumluluğum var. Taraf’taki köşemde de değinmelerim olur elbette ama esas olarak herkesin de izleyebileceği bir biçimde internet ortamını kullanacağım. İkincisi, güncel siyasi gelişmelerin ateşi, dikkatimizi hiç gevşetmememizi gerektirecek derecede hayati.
Dün çok uzağımızda değil
“Osmanlı İmparatorluğu’nda Sosyalizm ve Milliyetçilik (1876-1923)” kitabının alt başlığı:”Türkiye’de Sosyalizmin oluşmasında ve Gelişmesinde Etnik dinsel toplulukların (Makedon, Yahudi, Rum, Bulgar ve Ermeni Anasır’ın) Rolü.”
Kitabın önsözünü tarihçi E.J. Zürcher yazmış. Makalesinin başlığı: “Osmanlı İmparatorluğu’nda Sosyalizm, Milliyetçilik ve Tarih Yazımı” Zürcher, USTE (Uluslararası Sosyal Tarih Enstitüsü) katkılarıyla bu projenin nasıl ortaya çıktığını anlattıktan sonra dikkat çekici saptamalar yapıyor:
“Bu dönemde ‘milliyet sorunu’ elbette Avrupa’daki sosyalist çevrelerde de ön plândaydı (...) Fakat Balkanlar’ın ve Anadolu’nun sosyalistleri için ‘milliyet sorunu’ yalnızca kuramsal açıdan ilginç olmakla kalmıyordu, aynı zamanda büyük bir siyasal acilliği de vardı.”
“Siyasal İslâm’ın bir model seçeneği olarak yeniden ortaya çıkışına kadar, iki ithal malı Avrupa ideolojisi, Yakın Doğu’da aydınların ruhunu kendine bağlamak için yarışmıştır: sosyalizm ve milliyetçilik (alt çizgiler bana ait –NY). Bu proje de söz konusu yarışmanın ilk evresini yansıtmaktadır. Ama bence elinizdeki araştırma kitabı, bir başka bakımdan da önem taşıyor. Proje süresince yavaş yavaş şunun farkına vardık ki, uğraştığımız konunun özellikleri bir yana yaptığımız benzersiz bir işti: araştırmacılar grubumuz, bir bakıma Osmanlı İmparatorluğu’nun etnik dinsel çeşitliliğini canlandırıyordu. İlk bakışta bu size önemsiz veya ilgisiz bir gözlem gibi gelebilir; ama geç dönem Osmanlı tarihinin hemen hemen her zaman çok-uluslu bir imparatorluğun son evresi olarak değil de, yıkıntıları üstünde yükselen ulus-devletlerin tarih öncesi olarak incelendiği kavranınca iş değişir.”
“Osmanlı tarihini, dar bir ulusçu görüş açısından her hangi bir ulusal tarihin bir aşaması olarak değil, çok-kültürlü bir çerçeve içinde incelemekte olduğumuz gerçeğini de fark ettik.”
“Komünizmin çöküşüyle birlikte Balkanlar’da yeniden yüzeye çıkan aşırı milliyetçilik biçimlerinde canice ‘etnik temizlik’lere başvurulması ile el ele tarihsel efsanelerin yeniden icadının, Türkiye’de de Türklerle Kürtler arasında milliyetçi bir husumetin sürüp gitmesinin, ortak Osmanlı geçmişi üstüne ulus-devlet sınırlarını aşan araştırmacı gurupların incelemeler yapmasını kesin bir zorunluluk haline getirdiğinden şüphe edilemez.”
Devam edeceğim.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları










































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.05.2012
3.05.2012
30.04.2012
28.04.2012
26.04.2012
23.04.2012
21.04.2012
19.04.2012
16.04.2012
14.04.2012