Osman CAN
Ankara 11 Ağır Ceza Mahkemesi’nin Sivas Katliamıyla ilgili verdiği karar Türkiye anayasal düzenini ilk defa yargısal yolla ve farkında olmadan doğru bir şekilde teşhis ediyor! Tartışmalar zamanaşımı süresi ve kamu görevlilerinin yargılanıp yargılanamayacakları noktasına kilitlenmiş olsa dahi zihniyet devriminin yapı taşlarından birini döşüyor.
Hatırlayalım, dava “Laik Anayasal Düzeni değiştirip din devleti kurmaya kalkışma” suçlamasıyla açıldı. 33 idam cezası çıktı. Yargılama ile bize dikte edilen gerçeklik şuydu: Sivas’ta şeriatçı bir kalkışma gerçekleştirilmiştir. Eylem devlet düzenine karşı işlenmiştir. Yargı gereğini yapmıştır!
Alevi yurttaşlarımızın, aydınlarımızın, yazarlar, şair ve ozanlarımızın cinayete kurban gitmesi kararın esasında etkili değildir. Sivas davasını “Alevilik” üzerinden okuma çabası haklı bir çaba olmakla birlikte, devletin okumasına bakıldığında, bu eylemler ve yargılamalarla devletin kendini restore ettiği görülüyor.
Ve mahkeme bu suçun vasfını yeniden değiştiriyor ve suçu “insanlığa karşı işlenmiş suç” olarak tanımlıyor.
Bu ne anlama geliyor?
Yeni Ceza Kanunu’nun 77. Maddesine göre kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, eziyet, köleleştirme, zorla fuhşa teşvik etme, cinsel istismar ve sayılı birçok suçun siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi insanlığa karşı suçu oluşturur.
Suçun niteliğine bakıldığında ilk olarak saik öne çıkmaktadır. Yani söz konusu suçlarınsiyasi, felsefi, ırki veya dini saiklerle işlenmesi gerekiyor. İkinci olarak bunun bir plan doğrultusunda, üçüncü olarak da sistemli bir şekilde işlenmesi gerekiyor.
Yani bireylerin tek başına veya toplu bir şekilde gerçekleştirdiği eylemler bu kapsama girmiyor. İlla ki siyasi bir hedef olacak, plan doğrultusunda gerçekleşecek ve sistemli bir icra söz konusu olacak! Yani bireylerin yapacağı şey değil.
Peki bu basit analizi yaptıktan sonra aklımızda bir resim netleşmiyor mu? Dersim’i geçtik. 6-7 Eylül olayları, 27 Mayıs ve sonrasındaki yargılamalar, 12 Eylül öncesinde ve sonrasında gerçekleştirilen katliamlar ve faili meçhullerin hepsi sistemden doğan, sistemin iradesinin açık veya örtülü olarak kontrol ettiği veya planladığı olaylar değil mi? Yine tüm bu suçların işlenmesinin ardından faillerin yargıdan kurtarılması veya yargı eliyle kurtarılması da sistematik, plan dahilinde ve siyasi saiklerle gerçekleşmedi mi? Başka türlü 17 bin faili meçhul olabilir mi? Ya da 31 Mart ve Menemen Vakalarından sonra sistemin toplumsal muhalefeti yok edip anayasal düzeni nasıl tahkim ettiğini unutmak mümkün mü?
Sivas katliamının yapıldığı 1993 yılından başlayarak Türkiye’nin hangi sürece girdiğini artık çok iyi biliyoruz.
Suçun siyasi saikle, “planlı” ve “sistematik” biçimde işlendiğini artık kabul ettiğimize göre, Sivas Katliamına yol açan irade hangisidir? Madımak Oteli’nin önünde toplanmış binlerce insan mı? Yoksa başka bir güç mü?
İşte mahkeme bu katliamı insanlığa karşı suç olarak tas-nif etmekle aslında bir şeriat kalkışmasının bulunmadığını belirtiyor, insanlığa karşı suç olduğunu kabul ediyor ve tabii ki Anayasal düzeni teşhis ediyor.
Zamanaşımı konusunda örnek gösterilen AİHM kararlarının tamamı otoriter/totaliter rejim sonrası, eski yönetici ve karar verici aktörler ile ilgilidir. Yani “insanlığa karşı suç” ile suçlananlar “fiili yada hukuki” egemenlik kullanan aktörler, dolayısıyla Anayasal düzenle ilgilidir.
İşte Mahkeme farkında olmadan bu tespiti yapmış oluyor.
O halde yeniden oturup düşünmemiz gerekiyor: Bu anayasal düzen içinde yaşarken, zamanaşımı üzerinden yapılacak teknik bir tartışma sistemin kendini restore etmesi amacına hizmet eder. Sivas Katliamı da amacına ulaşmış olur.
Alevileri Sünnileri suçlar, Sünniler Başbağları hatırlatır. Sivas davasından kaynaklanan duyarlılık, “sistemli” ve “plan dahilinde” hareket eden iradenin hedeflerini gerçekleştirilmesi için yeniden araçsallaştırılır. En iyi ihtimalle anayasal düzen içinde birileri ötekinin kafasını kırar, ama oyun devam eder.
Oysa Sivas’ta ve Türkiye’de ağıtlar bu sonuç için yakılmadı.
İnsanlığa karşı işlenen suçları zamanaşımı zırhından kurtarmanın barışçı ve makul yolu, cari antidemokratik anayasal düzeni tüm referanslarıyla tasfiye etmektir. Şimdi duyarlılıkların ötekini “katil” ilan etmenin yerine Yeni Anayasal düzenin inşasına aktarılmasının zamanıdır. Bu şekilde yapılacak olan toplumsal sözleşme mahiyetindeki Anayasaya da geçici bir hüküm eklenerek süreçler yeniden başlatılabilir.
Bu hem toplum vicdanını rahatlatır, hem barışı sağlar, hem de uluslararası hukuka uygun olur. AİHM Türkiye’yi haklı görür.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.03.2021
9.01.2021
20.07.2020
12.07.2020
23.06.2020
20.06.2020
20.06.2020
24.04.2019
18.01.2017
1.02.2015