Oya BAYDAR
Öğlen haberlerinde okunan TSK açıklamasını duyduğum anda göğsüme bir yumruk oturdu. Ağrı’nın Diyadin ilçesi Yukarı Tütek Köyü’nde ağaç dikme ve bahar şenliğinde “örgüt propagandası yapılacağı, seçimde desteklenen adaylara oy vermeleri konusunda baskı uygulanacağı duyumu alınması üzerine Ağrı İl Jandarma Komutanlığı’ndan 15 timin bölgeye gönderildiği”; ateş açılması üzerine bölgeye komando birlikleri sevkedildiği, havadan IHA ve helikopter destekli operasyonun devam ettiği bildiriliyordu.
Partilerin adayları belli olmuş, genel başkanlar televizyon ekranlarında, meydanlarda boy göstermeye başlamış, tartışmalar hızlanmıştı. HDP’nin barajı aşmasının, AKP’nin milletvekili sayısını ve Erdoğan’ın başkanlık hayallerini ciddi biçimde etkileyeceği biliniyor, herkes herkesi provokasyonlara karşı uyarıyordu. “Dakka bir, gol bir!” diye geçirdim içimden. Tayyip Erdoğan’ın TSK açıklamasının hemen ardından neredeyse eş zamanlı konuşması, yakın avenesinin tweetleri, beyanları hep aynı hedefe vuruyordu: çözüm sürecini baltalayan PKK’ye ve HDP’ye…
Tendürek Dağı’nın eteklerinde neler oldu?
O gün orada neler olduğunu anlayabilmek, gerçeğe biraz yaklaşabilmek için resmî açıklamaların çarpıtma ve karartmalarını, provokasyon planının ayrıntılarını, Kürt hareketinin haklı mağduriyet psikolojisini ve bölge halkının vicdanı isyan ettiren çaresizliğini, çırpınışını, öfkesini birlikte değerlendirmek gerekiyor.
Bölgede PKK gerillalarının bulunduğu, ordunun, devletin ve de herkesin bildiği bir gerçek. Bahar şenliği de her yıl aynı mevsimde, çevre yerleşmelerden halkın katılımıyla yapılıyor. Bu yıl HDP’nin milletvekili adaylarının da şenliğe katılması bekleniyor. Tabii ki parti ve adaylar seçmenlerinden oy isteyecekler, destek isteyecekler. Tıpkı AKP adayları gibi, tıpkı AKP adına toplu açılış bahanesiyle il il dolanan ve AKP’ye 400 milletvekili isteyen Erdoğan gibi, diğer muhalefet partileri gibi. Ama “örgüt propagandası yapılacağı ve desteklenecek adaylara oy isteneceği” duyumu alınması bile -ki bu duyumu Ağrı Valiliği iletmiş- TSK’nın bölgeye özel timler göndermesi, daha sonra da ateş açıldı diye operasyon düzenlemesi için yeterli bir gerekçe. Bölgeden tanıkların iddiasına göre, PKK’lilerin bulunduğu noktaya çok sayıda asker bir gün önce indirilmiş. Herhalde bahar şenliğine, ağaç dikimine katılmak için değil.
Fiilî bir ateşkes varken, barış sürecinin herşeye rağmen devam ettiği taraflarca ifade ediliyorken, gerillanın üslendiği ne zamandır bilinen bir bölgeye, hem de tam bahar şenliği günü asker göndermenin anlamı, maksadı nedir sizce? PKK’lilerin hadi gelin bizi temizleyin demeleri, göğüslerini açıp teslim olmaları mı bekleniyordu yani?
Bölgeden tanıkların ve HDP’nin olaylara ilişkin iddiası; çatışma çıktığı, 15 askerin çatışma mahalinde bilerek bırakıldığı, bunların bir bölümünün yaralı olduğu, aralarında eski Diyadin HDP ilçe başkanının da bulunduğu yöre halkı yaralıları kurtarmaya çalışırken havadan, helikopterlerden ateş edildiği... Nitekim, ilçe başkanı ve bir PKK’li bu ateş altında ölüyor.
HDP, elinde görüntüler olduğunu ileri sürüyor. İddia çok ciddi; bir o kadar da vahim ve ürkütücü.
Provokasyon başarıya
ulaşsaydı kime yarayacaktı?
Provokasyonları kim/kimler tertiplediyse ona/onlara yarar. Şu günlerde çatışmadan, şehit cenazelerinden, savaştan, kavgadan en fazla zarar görecek olan Kürt siyasal hareketidir, HDP’dir. AKP-Erdoğan iktidarı, bu aşamada planlarını bozacak güç olarak HDP’yi görüyor ki, doğru. Bu durumda iktidar HDP’yi kitlelerin gözünde terörle, şiddetle, çatışmayla, bölücülükle özdeşleştirecek hiçbir fırsatı kaçırmayacaktır. Ağrı’dan şehit cenazelerinin gelmesinden oy devşirecek olan: tartışmasız şekilde AKP ve Tayyip Erdoğan’dır.
Ağrı olayı ülke adına, hepimiz adına ucuz atlatılmış, planlı programlı bir provokasyon denemesiydi. Belki hemen değil ama ilerdeki günlerde gerçekler mutlaka ortaya çıkacak. Ortaya çıkarılması; kendine demokratım, namusluyum, bu ülkenin esenliğini istiyorum, temiz siyaset istiyorum diyen herkesin boynunun borcudur.
Ağrı provokasyonu; çözüme gerçekten inanmış, barışa, huzura susamış Kürt halkının basiretiyle tam başarıya ulaşamadan püskürtüldü. Yine de önümüzdeki günlerde benzerlerinin denenmemesi için hiçbir neden yok. Ne var ki artık eskisi kadar inandırıcı olamayacaklar, çünkü mızrak çuvala sığmayacak kadar uzun. Biraz düşünen, olayları birbirine bağlayabilen, ilk andan itibaren TSK’dan, Hükümetten, Cumhurbaşkanı’ndan gelen açıklamaları, kimin ne söylediğini değerlendiren her aklı başında insan gerçeği bir kenarından görüyor.
Zaytung; yazmaya, anlatmaya çalıştıklarımı vurucu üslubu ve acı mizahıyla şöyle özetlemiş: “Yüksek Seçim Kurulu, 330 milletvekili için gerekli şehit sayısını belirlemek üzere toplanıyor.”
Daha kaç çocuğumuzun, kaç askerimizin, kaç insanımızın ölmesi gerekiyor iktidar hırsınızı tatmin edebilmeniz için?
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.05.2024
14.05.2024
3.05.2024
3.05.2024
22.04.2024
16.04.2024
3.04.2024
29.03.2024
22.03.2024
7.03.2024